BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Gürhan, baskıcı uygulamalarla demokrasinin dışına çıkıldığını belirterek, “Fikirler üzerine baskı yapılmamalı. Siz basın özgürlüğünü kısıtlayarak, insanların fikirlerini değiştiremezsiniz. Fikirler üzerine baskı yaparsanız, 'kinli fikir' olarak döner.” dedi.

Gürhan, Twitter fenomeni Fuat Avni'nin, aralarında gazeteci, polis ve adli tıp uzmanlarının da bulunduğu 200 kişinin gözaltına alınacağı ve muhalif medya organlarına el koyulacağına ilişkin iddialarını değerlendirdi. Gürhan, “Demokrasi, hukuk ve sosyal bir devletin bu tip uygulamaları, demokrasi parantezi açıp dışına çıkmak oluyor. Yani eğer siz demokrasiyle yönetiliyorsanız, sizin özgürlükleriniz vardır. Bunun içinde de basın özgürlüğü, bilgi alma özgürlüğüdür. Dolayısıyla siz basın özgürlüğünü kısıtlayarak insanların fikirlerini değiştiremezsiniz. İnsanlar fikirlerini değiştiriyormuş gibi gösterirler ama hiçbir zaman fikirlerini değiştirmezler, hattâ fikirler üzerinde baskı yaparsanız, 'kinli fikir' olarak döner. Bir bölücülük, bir ayrımcılık olur. Yani bir fikri desteklersiniz, bir fikir üzerinde baskı oluşturmak, bu demokrasinin kurum ve kurallarına, bizim bin yıllık, yani Türk tarihinin geçmişten gelen bizim birikimlerimizin üzerinde bir uzlaşmacılık var. İmparatorluk dönemlerimize baktığımızda herkesle biz uzlaşarak birtakım şeyleri çözmüşüz. Kimsenin üzerine baskı kurarak gitmemişiz. Hiçbir fikri yok etmeye çalışmamışız. O nedenle bu demokrasinin kural ve kaideleri içerisinde olmakta yarar var.” dedi.

Ahmet Gürhan, sözlerine şöyle devam etti: “Bunlar ileriki zamanlarda size 'kinci' olarak dönerler, o da ülkenin bölünmesi demektir, ikiye üçe ayrılması demektir. Demokrasinin önünü açın. Fikir alma özgürlüğü olsun, insanlar bilgilensin. Siz bunların üzerinde baskı kuracağınıza bunları teşvik etmelisiniz, bunları korumalısınız. Nasıl bir milletvekilini güvence altına alıyorsanız, basında bilgi veren insanlarımızın, binbir güçlükle karşılaşan, bu işi yapan ve mağduriyet yaşayan bu insanların desteklenip önü açılmalı. Demokratik ülkelerde bu tip şeylerin önünü açmak zorundayız. Eğer ülkemiz gelişecekse, yarın dünyaya, 'gelişmiş demokrasi ülkesiyiz' dediğimiz zaman bize gülerler. Alacakları kararlarda da hep sizin demokrasi olmadığından üzerinize baskı yaparak döner. Onun için uzlaşmacı olmak zorundalar.”