Terör örgütü propagandası yapmakla suçlanan Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink, kendisi hakkında “Yat kalk, dua et ki Türkiye’desin” diye yazan Akif Beki’ye cevap geldi. Ne PKK’yı alkışladığını ne de Abdullah Öcalan’ı yazılarında yücelttiğini ifade eden Geerdink, “Ben bağımsız bir gazeteciyim sense kudretli bir adamın sözcüsüsün” diye seslendi.

Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki, sosyal medya paylaşımları yüzünden terör örgütü propagandası yapmaktan hakkında dava açılan Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink’in haline şükretmesini istemiş “İyi tarafından bak. ‘Terör örgütünün propagandasını yapmak’la suçlanıyorsun. Yat kalk dua et ki Türkiye’desin” demişti. Diyarbakır’da yaşayan tek yabancı gazeteci Frederike Geerdink ise bugün diken.com.tr sitesindeki yazısında Akif Beki’ye “Ben bağımsız bir gazeteciyim sense kudretli bir adamın sözcüsüsün” diye seslendi. Akif Beki’ye hitaben yazdığı köşesinde Geerdink şu ifadelere yer verdi: “Kürt meselesine dair yazdığım onca yazıyı doğru dürüst okumamışsın. Bu, öteden beri asabımı bozar; ben yazılarımı yazarken sözcükleri özenle seçerim, gelgelelim bazı okurlar önyargılı zihniyetleriyle ne anlamak isterlerse onu anlar. Örneğin, sen benim ‘Silahlar Kürtlerin güvencesidir’ diye yazdığımı sanıyorsun. Halbuki bu, benim değil, yıllar önce Leyla Zana’nın söylediği bir söz. Ben, Öcalan’ın kısa zaman içerisinde kalıcı ateşkes ilan edeceği söylentisi üzerine yazdığım bir analizde alıntıladım sadece bu sözü. Kürtlerin artık bir güvenceye gerek duyup duymadığını irdeliyordum o analizde. Aynı analizde, Gültan Kışanak’ın benim de katıldığım bir basın toplantısında söylediği şu sözü de ele almıştım: 'Hayatınızda hiç silahlı bir hareketin karşı taraf herhangi bir tavizde bulunmadan silah bıraktığını gördünüz mü?' Düşüncem şuydu: PKK daha Kürt sorunu çözülmeden kalıcı bir kalıcı ateşkes ilan ederse ‘onurlu bir barış’ elde etme hedefinden vazgeçmiş olmaz mıydı? Bu benim için hayal kırıklığı olurdu, çünkü ben tüm kalbimle Türkiye’de ‘onurlu bir barış’tan yanayım.

'NE PKK’YI ALKIŞLADIM, NE ÖCALAN’I YÜCELTTİM'

Dieudonné örneğine dönersek, söyler misin lütfen, benimle ne alakası var? O bir komedyen; ben ise bir gazeteceyim. O, 'Kendimi Charlie Coulibaly gibi hissediyorum' dedi. Ben Öcalan ya da başka biri için hiçbir zaman böyle bir ifade kullanmadım. Hiçbir zaman ne PKK’yi alkışladım, ne Öcalan’ı yücelttim. Söylemek bile gereksiz ama hiçbir zaman şiddet çağrısında ya da PKK’ye insan öldürmeyi sürdürme çağrısında da bulunmadım. Böyle bir şey tahayyül dahi edilemez. Tam aksine: Ben Diyarbakır’a 2012’de vaat edilen barış üzerine gazetecilik yapmak için geldim. İsteyeceğim en son şey yeniden Türkiye’de şiddet üzerine haber yapmaktır.

'AVRUPA’DA YAZILIP ÇİZİLENLERDEN BİHABERSİN'

Demişsin ki, eğer Avrupa’da IŞİD ya da El Kaide hakkında Türkiye’de PKK’yle ilgili yazdığım gibi yazsam hapsi boylarmışım. Bir kere Avrupa’da IŞİD’ı desteklersen hapse gireceğin doğru değil (hatta IŞİD lehine gösteri yapılmasına bile izin veriliyor Avrupa’da, çünkü demokrasilerde gösteri hakkına değer verilir). Dahası, bunu öne sürmen, benim yazdıklarımdan ve Avrupa gazetelerinde yazılıp çizilenlerden ne kadar bihaber olduğunu gösteriyor. Türkçe dışında bir dil bilip bilmediğini merak ediyorum doğrusu Akif. Avrupa’daki gazeteler IŞİD hakkında, benim PKK ve daha geniş ölçekte Kürt politik hareketi hakkında yazdığım yazılarla kıyaslanabilecek yazılarla dolu. Bu yazılarda IŞİD’in nasıl doğduğu, askeri açıdan nasıl bu kadar kuvvetlendiği ve mesela Avrupalı Müslümanları neyin IŞİD’e çektiğini irdeliyor. Buna ‘analiz’ diyoruz; dünyada olup biteni anlama çabası yani. Mesleğimin en sevdiğim yanlarından biri bu. Ve bugüne kadar Avrupa’da haber analiz yazdığı için hapse atılmış tek bir gazeteci yok.

'NEDEN KORKUYORSUNUZ?'

Benim gazeteciliğimi niye propaganda olarak değerlendirdiğini de anlamış değilim. Yoksa benim yapmaya çalıştığım gibi, ne olup olmadığı doğru dürüst anlatılırsa insanların PKK ve Kürt hareketini, destekçilerini, hedeflerini tam olarak anlaması, hatta belki de en azından hedeflerine anlayışla yaklaşması mı mesele? Senin ve uğruna kalem oynattığın hükümetin korkusu bu mu yoksa?
Dediğim gibi bu hatana girmek istemiyorum, çünkü PKK’nin hiçbir biçimde IŞİD’le kıyaslanamayacağını sen de pekala biliyorsun. Ama tabii bu kıyaslamayı yapmaya mecbursun. Ne de olsa akla gelebilecek her türlü bağla bağlı bulunduğun o kudretli adam ve o kudretli parti de yapıyor bunu. Ve sen tam da onların sözcüsüsün. O yüzden de yazarken özgür değilsin, bağımsız değilsin. Ben ise hiç kimseye bağlı bulunmamaktan, bağımsız bir gazeteci olmaktan ve paramı sadece ve sadece, gazetecilikten başka bir derdi bulunmayan medya organlarından kazanmaktan öyle memnunum ki…”