Son yıllarda artan göç, hızlı büyüme ve plansız şehirleşme ile betonlaşan Bursa’nın göbeğinde iki kardeşin tarımsal direnişi takdir topluyor. Etrafını saran binalar ve yapılan uçuk tekliflere aldırış etmeden baba toprağı arazide domates, biber gibi tarımsal ürünler yetiştiren Ergün ve Bekir Koyuncular kardeşler güçlerinin yettiğince ziraat yapacaklarını söylüyor. 70 yaşına merdiven dayamış kardeşler 30 dönümlük tarlayı traktörle bizzat kendileri sürüyor.

Her geçen gün binlerce insanın göç ettiği büyük şehirlerde insanlar stres, yorgunluk ve trafikten bunalıyor. Özellikle kaçak yapılarla plansız şehirleşmeye sıkışan vatandaşlar, stresten uzaklaşmak için hobi bahçeleri başta olmak üzere çeşitli yollara başvuruyor. Şehir merkezindeki gürültü kirliliğinden uzaklaşmak için yollar arayan vatandaşlardan bazıları doğa ile baş başa kalabilmek için kırsal kesimlere yerleşirken, bir kısmı ise köy hayatını yaşamak için şehirde yeni alanlar oluşturmaya çalışıyor.

Bursa'nın Osmangazi ilçesi Başaran Mahallesi'nde bulunan 30 dönümlük babadan kalma tarlada çiftçilik yapan iki kardeş, kendilerine yapılan uçuk tekliflere rağmen topraktan vazgeçmemiş. Güçlerinin yettiğince tarımla uğraşacaklarını belirten Koyuncular, “Biz gücümüz yettiğince devam edeceğiz ama bizden sonra gelenler ne yapar bilemeyiz.” diyor.

GÜCÜMÜZ YETTİĞİNCE DEVAM EDECEĞİZ

Nasırlı ellerine rağmen toprakla uğraşmanın verdiği sağlıkla yüzünden mutluluk akan Ergün Koyuncular, baba malı tarlayı sürüp ziraat yaptıklarını belirterek, “Baba malımız, senelerce bu toprakları zevkle, huzurla çalıştırıp bu günlere getirdik. Doğa ile mücadele çok zevkli bir şey. Bunu herkesin tatmasını, yaşamasını isteriz. Ama şehir içinde her geçen gün güçlüklerle karşılaşıyoruz.” dedi.

Yönetenlerin “Kaçak yapılaşmayı durdurduk, şunu yaptık bunu yaptık” demesine rağmen betonlaşmaya duyarsız kaldıklarından yakınan Koyuncular, şunları söyledi: “Yönetenlerde bu gibi olaylara biraz daha dikkatli olup, bu örnekleri muhafaza etmek ve korumak için yardımcı olsalar daha güzel olur. Mesleğimiz olduğu için ve toprağı da sevdiğimiz için beceriyoruz. Çeşitli güçlükleri var ama biz bu güçlükleri zevkle taşıyoruz, sırtlıyoruz, huzurluyuz.”

Topraklarından istenirse yılda üç ürün alınabileceğini anlatan Ergün Koyuncular, “Buranın üçte ikisi yonca, diğer taraflarda ne arzu edersen ekilebilir. Birinci sınıf toprak, domates, biber her türlü sebze çalışması yapılabilir. İki ürün alınabilir, yonca dört beş defa biçilir. Zorlanırsa üç ürün de alınabilir. Şimdi sürüm yapıp bahar ekimlerine hazırlanıyoruz. Bu sene mısır domates, biber patlıcan her türlü sebzeyi ekebiliyoruz.” şeklinde konuşuyor.

Kentin göbeğinde kalan tarlaları için kendilerine gelen uçuk tekliflere rağmen topraklarında tarım yapmaya kararlı olduklarını belirten Ergün Koyuncular, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Tabii ki bize teklifler geliyor ama bu toprak sevgisi, doğa sevgisi, kolay şeyler değil, bunu muhafaza etmek kolay olmuyor ama biz bunu yapıyoruz ve gücümüz yettikçe yapmaya çalışacağız. Bizden sonra gelenler ne yapar bilemiyoruz.”

Bütün güçlüklere karşı mücadele ettiklerini belirten kardeşi Bekir Koyuncular ise, şunları söylüyor: “Şimdi tarlayı sürüp bahar ekimi için hazırlıyoruz. Mısır, kabak, sebze ekilebiliyor, onlara hazırlık yapıyoruz. Bu iş çok zevkli bir iş. Zevkini almak lazım. Ama pekte son yıllarda millet betona meyletmiş, ille de bir şeyler yapacak, betonlaşacak, idarecilerde o yönde gidiyor. Bizde böyle mücadele ediyoruz.”