Vatandaşlar, kendilerine de kanser teşhisi konulmasından korktuğu için hastaneye gidemez hale gelirken, hastalığın sebebi olarak gördükleri topraklarının denetlenmesini ve bu konuya çözüm bulunmasını istedi. Afşin ilçesine 45 kilometre mesafede bulunan ve birçok devlet olanaklarından mahrum bırakıldığı ileri sürülen beldenin muhtarlarından Mehmet Ceren, 2 bin 180 kişinin yaşadığı beldede hemen hemen her hanede bir kanser vakasına rastlandığını öne sürdü. Beldedeki insanların birçoğunun babasını, annesini veya kardeşini kanserden kaybettiğini dile getiren Ceren, şöyle konuştu: "Bu beldede toplam 600 hane var ve 2 bin 180 insan yaşıyor. Buyurun sorun hemen hemen her evde birkaç kanser hastası insan vardır. Burada yaşayan insanlar, annesini, babasını, eşini, çocuğunu kanserden kaybetmiştir. Yetim kalan, öksüz kalan çocuklar var. Bu toprakların kanserojen madde içerdiğini geçmişte dile getirmiştik ve medyada da yer almıştı. Bunun üzerine topraklarımızdan incelenmek üzere numuneler alındı. Herkesin göğüs grafiği çekildi. Sonuç ne? Hiç. O zaman buraya gelen yetkililer burada yüzde 20'den fazla kanserli hasta çıkarsa devletin burası için acil çözüm tedbiri alması gerektiğini söylüyorlardı. O gün için bize sonuçlar açıklanmadı ama bugün her evden 2 veya daha fazla aile bireyi kanserden ölüyor. Bu da o tahlil sonucunun yüzde 80 çıkması demek. Vatandaşlar, kendilerine de kanser teşhisi konulacağı korkusu ile hastaneye gitmekten çekiniyor." Mahalle muhtarlarından Ömür Ceren ise, asbestli toprakların bu hastalığa neden olduğunu savunarak, "Yoldan geçen araçların kaldırdığı bu asbestli toprak evimize, bahçemizde ürettiğimiz meyvelerimize, çocuklarımıza kadar ulaşıyor. Bizim artık Büyüktatlı beldesi sakinleri olarak devletimize ve siyasilerimize güvenimiz kalmadı. Bugün 17 yaşındaki bir genç kızımızı toprağa verdik. Bu kolay bir acı değil. Seçim zamanı buraya gelip bol keseden nutuk atan milletvekilleri, 'Bu soruna bir çözüm üreteceğiz' diyenler, ne yazık ki seçim sonuçlandıktan sonra verdikleri bu sözleri unutuyor. Bizler de muhtar olarak seçilmişler olarak, önümüzdeki ilk seçimlerde sandıkları boş çıkarmayı düşünüyoruz" şeklinde konuştu. BABASINI VE 2 KARDEŞİNİ AKCİĞER KANSERİNE KURBAN VERDİ 49 yaşındaki akciğer kanseri Cuma Boz ise babasını ve 2 kardeşini kansere kurban verdiğini söyledi. Kendisinin de şu anda aynı hastalığın pençesinde olduğuna vurgu yapan Boz, "Benim babam Yusuf Boz, ağabeylerim Kadir ve Hacı Ömer Boz, akciğer kanseri nedeniyle vefat etti. Ben de şimdi aynı hastalığın pençesindeyim. Uzun zamandır tedavi görüyorum. Bu topraklar kanser yapıyor. Artık bunun bir çaresini devlet büyüklerimiz bulmalıdır. Yoldan kalkan tozun evlere ve bahçelere gitmemesi için yolumuz asfaltlasın, altyapımız yapılsın ya da beldemizi başka bir yere taşısınlar. Bugün inanın her evde bir kanserli hasta var. Bugün birçoğunun tedavi masraflarını üstlenecek ekonomik durumu yok. Biz ne yapacağız?" ifadelerini kullandı, 1.5 yıl önce halsizlik ve yorgunluk şikayeti ile doktora giden 52 yaşındaki Zeynep Ceren de, "Ben bu kasabaya başka bir köyden gelin olarak geldim. Daha önce hiçbir rahatsızlığım yoktu. Aradan geçen zaman zarfında yorgun ve halsiz düşmeye başladım. Yaklaşık 1.5 yıl önce doktora gittim. Yapılan tahliller sonucu kanser olduğum söylendi. Ne yapacağımı bilmiyorum. İlk aylarda tedavi için Kayseri'ye gidiyorduk. Fakat maddi imkansızlıklar sonucu artık gidemiyorum. Bu odanın içinden, yatağın içerisinden dışarıya çıkamıyorum. Kanser bizim kaderimiz olmuş. İnsanlar yakınlarını kaybediyor. Genç yaşta çocuklarını kaybediyor ama yetkililer ne yazık ki kılını kıpırdatmıyor. Ben buna anlam veremiyorum" diye konuştu. [URL=http://www.haber46.com.tr/gallerydetails.asp?id=582#]BU KASABADA İNSANLAR DOKTORA GİTMEYE KORKUYOR [/URL]