Aktif Eğitimciler Sendikası Adana Şube Başkanı Ömer Yılmaz, dershanelerin eğitim sisteminin alternatifi değil; bir sonucu olduğunu ifade etti. Eğitim–öğretimi destekleyen özel teşebbüs kuruluşları olan dershanelerin Milli Eğitim Bakanlığı’nca herhangi bir araştırma yapılmadan ‘siyasi’ bir kararla dönüştürüleceğini veya kapatılacağını gündeme getirildiğini vurgulayan Yılmaz, bunu yaparken de hiçbir kurumu ya da kişiyi mağdur etmeyeceğini dile getirdiğini hatırlattı. Güneş Işığı Oteli’nde düzenlenen organizasyonda sendika yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla basın mensuplarıyla bir araya gelen Yılmaz, “Ancak maalesef bugün bırakınız tarafların mağdur edilmemesini tam bir kaos hakimdir. LYS’yi kazanamayan 1 milyonun üstünde öğrenci ne yapacağını bilememekte. Veliler acaba nasıl bir çıkış bulabilirimin derdindedir.” dedi.

'40 BİN EĞİTİM ÇALIŞANI İŞSİZ KALACAK'
Dershane öğretmenlerinden sadece 3 bin 211’nin devlete atanabileceğini; bu işlemin çerçevesi tam belli olmayan sözlü sınavla yapılacağını belirten Yılmaz, bu durumun ayrı mağduriyetlere ve şaibelere sebep olacağını kaydetti. Geriye kalan 40 bin eğitim çalışanının ise işsiz kalıp geçim derdine düşeceğinin altını çizen Yılmaz şöyle devam etti: “300 bin atanamamış öğretmen ordumuza 40 bin daha eklenecek. Vergi veren, ekonomiye katkı sunan bu insanlar sistemin dışına devlet eliyle itilmiş olacaklar. Ayrıca dershanelerin kapatılması ile fırsatçılara gün doğmuş ve merdiven altı diyebileceğimiz kayıt dışı, vergi vermeyen bir sektör ortaya çıkmış; özel dersler patlamıştır. 2 bin 500 TL gibi rakamlarla dershanelere gidebilen ve üniversite okuma şansı elde edebilen orta sınıfın bu şansı elinden alınmış olacak. Çünkü çocuklarını okutabilmek için özel derslerle yaklaşık 9 bin TL vermeleri gerekir. Bu rakamların ülkemiz ekonomisinde zor olduğu aşikârdır. Diğer bir mağduriyet ise dönüşmek için başvuran dershanelerin durumudur ki tam bir muammadır. Kendilerine sebebi belli olmaksızın ya dönüşüm onayı verilmemekte ya da yeni bir düzenleme ile onay süresi bir aya çıkartılarak oyalanmakta. Bu durumda öğrencilerden kayıt alamıyorlar ve önlerini görememektedirler. Bakanlık bu hususta ilk düğmeyi yanlış iliklemiş ve şuan kaosa dönmüş olan tablodan çıkamamaktadır. Vermiş olduğu sözleri yerine getirememiş. Neredeyse tarafların tamamını mağdur etmiştir. Sendika olarak 13 Temmuz’da idareci atamalarını da barındıran dershanelere ilişkin kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesini bekliyoruz.”

ANAYASA MAHKEMESİ RAPORTÖRÜNE TEPKİ

Anayasa Mahkemesi Raportörünün eğitim kurumları olan dershaneleri düz bir mantıkla kumarhanelere eşdeğer görmesinin eğitimcileri derinden yaraladığını anlatan Ömer Yılmaz, “Devletin üst kurumlarının eğitime ve eğitimcilere bu bakış açısıyla bakmaları ciddi bir sorundur. Sadece özel teşebbüs olmaları yönünden dershanelerin kumarhanelere benzetilmesini şiddetle kınıyor ve sadece bu açıklama bile dershaneleri kapatmanın haklı gerekçelerinin olmadığını ifade etmektir. Çünkü gerekçenin ‘kumarhaneler de özel teşebbüstü kapatıldı bir şey olmadı, dershaneler de özel teşebbüs kapatılsa bir şey olmaz denmesi’ ellerinde kapatılmasını gerektiren bilimsel ya da eğitim açısından donelerini olamadığını göstermektedir.” şeklinde konuştu.

‘HUKUK HERKESE LAZIM’

Bakanlığın idareci atamalarında yargı kararlarını tanımayarak Bölge İdare Mahkemeleri’nin okul müdürlerini görevlerine iade edilmeleri gerektiğine ilişkin kararlarını uygulamadığını açıklayan Yılmaz, şunları söyledi: “Bu duruma bir yenisini daha eklendi. Sendikal ve siyasal referanslarla atamaları yapılan ve kadrolaşma olan idareci atamalarının önünü açan yönetmeliğin ilgili maddeleri Danıştay tarafından iptal edildi. Buna rağmen Bakanlık bu kararı da uygulamama yönünde tavır aldığını görmekteyiz. Hukuk herkes için adaleti tesis etme adına kurulmuş bir yapıdır. Bugün ‘yargı kararları uygulanmasa da olur’ algısının başkalarına da göstererek yanlış yapıldığını söylüyoruz. Bir an önce yargı kararlarının uygulanmasını bekliyor ve bir gün hukuk herkese gerekli olabilir, diyoruz.”