Küresel Doktorlar Konfederasyonu Başkanı Doç. Dr. Osman Abalı, kolay ulaşılan ve ucuz olan kimyasal sentetik uyuşturucuları kullanım yaşının 12’ye kadar düştüğünü açıkladı. Abalı, okul önlerinde satılan kimyasal sentetik uyuşturucuları 12 yaşındaki çocukların kullanması gibi ibret verici olayların yaşandığını belirtti.

en Abalı, “Bu durumda aileler ve eğitimciler gerçekten çaresiz kalıyor, hatta uzmanlar bile çaresiz kalıyor ve gün geçtikçe bu durumun önemi daha da fark ediliyor. Geçen yıl yaklaşık 250 bin kişi uyuşturucu sebebiyle tedavi merkezlerine başvurdu. Bu çok ciddi bir rakam ve bunların çok azı maalesef tedavi olabiliyor. ” diye konuştu.

Küresel Doktorlar ‘1. Zararlı Alışkanlıklar Birey ve Toplum Sempozyumu’ Ankara Crowne Plaza’da gerçekleştirildi. Sempozyumun açılış konuşmasını Küresel Doktorlar Konfederasyonu Başkanı Doç. Dr. Osman Abalı yaptı. Uyuşturucu ile ilgili ülkemizde hemen hemen her gün farklı haberlerin duyulduğunu belirten Abalı, “Okul önlerinde satılan uyuşturucular kadar, kolay ulaşılan ve ucuz olan kimyasal sentetik uyuşturuculara kadar hatta 12 yaşındaki çocukların bile kullandığı farklı maddelere kadar ibret verici olaylar var. Bu durumda aileler ve eğitimciler gerçekten çaresiz kalıyor hatta uzmanlar bile çaresiz kalıyor ve gün geçtikçe bu durumun önemi daha da fark ediliyor.” diye konuştu. Küresel Doktorlar olarak bu farkındalığı arttırmak istediklerini belirten Abalı, “Okul önlerinde satılan uyuşturucularla konunun önemi biraz daha devlet gündemine geliyor. Bazı rakamlar vermek istiyorum. Geçen yıl yaklaşık 250 bin kişi uyuşturucu sebebiyle tedaviye merkezlerine başvurdu. Bu çok ciddi bir rakam ve bunların çok azı maalesef tedavi olabiliyor. Son zamanlarda bazı okullarda -özellikle bu okullar İstanbul’da güzide semlerde olan liseler- madde kullanımı yüzde 10-15’lere kadar çıktı, sigara kullanımı yüzde 40’lara kadar çıktı. Bu rakamlar bizi maalesef ürkütüyor.” diye konuştu.

Sempozyumun ‘Zararlı Alışkanlıklara Genel Bakış’ başlıklı birinci oturumunun başkanlığını Prof. Dr. Osman Tunç yaptı. Bağımlılığı kolaylaştıran psikolojik faktörlerin, düşük benlik saygısı, yenilik arayışı, gözü karalık, hazza düşkünlük, agresiflik ve baş etme becerilerinin azlığı olarak sıralanabileceğini belirten Tunç, “Bunlarla birlikte stresli ya da travmatik olaylar, problemli bir aile içinde yetişmek ve psikiyatrik bozukluklarla bağımlılığı kolaylaştıran faktörler arasında yer alıyor.” dedi.

DEPRESYON, DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE, ŞİZOFRENİ

İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Yargıç da bağımlı olunduğunda kişide dürtüsellik, duygu kontrolünde zorluk, zevk almada azalma, duygusal dalgalanmalar ve benlik fonksiyonlarında bozulma gibi değişikliklerin yaşandığını belirtti. Yargıç, şöyle konuştu. “Kişide davranış bozuklukları yaşanıyor ve ot için ot gibi oluyor. Kişinin zamanla hayata karşı isteği azalıyor. Motivasyon kaybı yaşanıyor. Bu kafadaki kişiler bunu tercih ediyor, bir kısır döngü oluyor. Kişilik problemleri ortaya çıkıyor. Erken yaşlardan itibaren madde kullanılmaya başlandığında sağlıklı bir kişilik gelişiminden söz edilemiyor. Muhakeme bozuklukları, unutkanlık ve öğrenme güçlükleri yaşıyor bağımlı kişiler. Ailevi problemler, iş kaybı ve boşanmalara kadar gider sıkıntılar yaşanıyor. Kazalar ve yaralanmalar, şiddet, saldırı ya da tacize maruz kalma durumları ile karşılaşılabiliyor. Bağımlı kişiler toplum dışına itilme ve izolasyonla karşılaşıyor. Bu kişiler toplum dışına itiliyor.”

Yargıç, bağımlılıkla birlikte görülen psikiyatrik hastalıkların depresyon, anksiyete (kaygı, endişe), sosyal fobi, travma sonrası stres, dikkat eksikliği hiperaktivite ve şizofreni olduğunu vurguladı.

Sempozyumda Turgut Özal Üniversitesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Dane ‘Sigara, Alkol, Beyin ve Kalp’ başlıklı bir sunum yaptı. Sigaranın damar sertliğine sebep olduğunu belirten Dane, “Nikotin, damarlarda yağ ve kireç birikmesine sebep olur. Damarlar zamanla daralır. Organlara akan kan azalır. Dokuların besin ve oksijen alması zorlaşır. Nikotin damarların içindeki düzgünlüğü bozar. Damarların içinde pürtüklü yapı (sarkıt-dikitler) oluşmasına sebep oluyor. Sarkıt-dikitler kanın damar içinde pıhtılaşmasına (tromboz) sebep olur. Pıhtının kopup kan ile ilerleyerek başka bir damarı tıkaması da (emboli) söz konusu olabilir. Damarların tromboz ya da emboli ile tıkanması bacaklarda kangrene ve bacağın kesilmesine sebep olur. Böbrek damarlarının tıkanması ile böbrek yetmezliği, akciğer damarlarının tıkanması ile boğulma ve ölüm ortaya çıkar. Beyin damarlarının tıkanması ile felç (hemipleji), bilinç kaybı (koma) ve ölüm ortaya çıkar.” diye konuştu.

Kalp-damar hastalığından ölenlerin yüzde 30'unun ana sebebinin damar tıkanıklıkları ve damar sertliğine yol açan sebebin de sigara olduğunu kaydeden Dane şunları söyledi: “Kanserden ölenlerin de yüzde 30'unda sigara ana sebeptir. Sigara, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve kalp krizi riskini artıran en önemli faktördür. Sigara ve doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda kalp krizi riski diğer kadınlara göre 10 kat daha fazladır. Koroner kalp hastalığı ve kalp krizine bağlı ölümler, sigara içenlerde içmeyenlere oranla 2 kat daha fazladır. Koroner kalp hastalığından ölümlerde sigara birinci sebeptir. Aort damarı tıkanıklıklarının yüzde 98'inde ve bacak damarı (femoral arter) tıkanıklığının yüzde 91'inde sigara birinci faktördür. Beyin kanaması ve felçler, sigara içenlerde içmeyenlere göre 1,5 kat daha fazladır. Doğum kontrol hapı kullanan ve sigara içen kadınlarda beyin kanaması riski 20 kat daha fazladır.”

TOPYEKÜN MİLLET OLARAK MÜCADELE ETMELİ

Sempozyumda Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Akgül de 'Zararlı Alışkanlıkları Önlemede İnancın Yeri' başlıklı bir konuşma yaptı. Özendirmenin özellikle idol olan kimselerin medyada ve sosyal medyada bu konunu yasaklanması ve bu insanların idol haline getirilmemesi gerektiğini kaydeden Akgül, “Tam tersine batıda olduğu gibi bu insanların film sektöründe ise oradan uzaklaştırılması, eğer farklı alanda ise onları insanların gözünden mümkün mertebe uzak tutmak suretiyle gençlerin özellikle idol olarak gördükleri o insanların zararından, insanlardan uzaklaştırmak bir çözüm olmalı.” açıklamasında bulundu.

İnsanın yaratılmışların en değerlisi olduğunu ifade eden Akgül, “Dolayısıyla onun değerini ihlal edecek, vücuduna zarar verecek, maddi manevi yanlarını yıpratacak her türlü zararlı madde ve kötü alışkanlık yasaklanmıştır. Vazgeçilmez ve önünde durulamaz olan bu kötü alışkanlık sahipleri canlarını hiçe saydıkları gibi mallarının da kıymetini bilemez, hızlı bir şekilde maddi bakımdan yıkımlara gider, herşeyi tüketince gerektiğinde bedenlerini bile satarlar. Geleceğimizin güven altına alınmasında özellikle büyükşehirlerde meydana gelen düşündürücü ve son derece korkunç olayların artmamasında alkol ve uyuşturucu ile mücadelenin önemli bir payı olacaktır. Bu mücadelenin sadece belli bir kurum tarafından yürütülmesi asla yeterli değildir. Topyekün millet olarak her fert ve müessese kendi imkanlarıyla bunlarla şuurlu bir şekilde mücadele etmeli.” açıklamasında bulundu.