Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Soma'daki maden faciasına ilişkin 8'i tutuklu 45 sanıklı davaya devam ediliyor. Davayı takip edilen ve verilen arada gazetecilere açıklamada bulunan maden şehidi Arif Demir'in eşi Ayşegül Demir, tutuklu sanıkların hepsinin, suçu faciada şehit olan iş güvenliği uzmanı mühendis Mehmet Efe'ye attığını söyledi. Efe'nin babası Resul Efe de tutuklu sanıkların, oğlunun cesedine basarak kendilerini aklamaya çalıştığını, bu durumun kendisini çok üzdüğünü kaydetti.

Ayşegül Demir, sanıkların hepsinin, ifadelerinde Mehmet Efe'nin suçlu olduğunu söylediğine dikkat çekti. Ramazan Doğru'nun aldığı maaş 37 bin lirayken 12 bin TL aldığını söylediğini vurgulayan Demir, "Mehmet Efe'nin aldığı parayı çok merak ediyoruz. Keşke onların aldığı parayı Mehmet Efe alsaydı. Adamın söyledikleri, insanın ruhunu sıkıyor. Devlet nerede? Hani arkamızda duran insanlar nerede? Bunlar da suçlu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı da suçlu. Kendisi gelsin, kendi savunmalarını kendileri yapsın. Beş altı tane avukat tutmuşlar kendi paralarıyla, haram paralarıyla. Tuttukları avukatlar da belli. Hepsinin üç tane avukatı var. Biz Allah'a şükür bir avukatımıza güveniyoruz. Avukatlarımızın da savunmalarımızı iyi yapacağına inanıyoruz." dedi.

Demir, şöyle devam etti: "Ölenleri suçlu buldukları için kendilerinde utanma diye bir şey yok. Utanma kapasiteleri de yok. Önlerine bakma kapasitesi zaten yok. Boğazlarından geçen de belli. İnsanların ne yediği de belli. Sadece beslenmişler, kurbanlık dana gibi. İnsanları sinir krizine boğdular içeride. Ölenler suçlanıyor. Zaten İsmail Adalı, işçiyle dalga geçmeden sorumlu. Benim eşime, Arif Demir'e işyerinde terlediği zaman arkasını dönüp de, 'Lan Arif, altına kaçırmışsın.' deyip de dalga geçen bir insan. Söz bana geldiğinde bunları bir bir söyleyeceğim. İşçiyle dalga geçilmez, küfür edilmez. İşçiyi hamal gibi kullandılar. Hakkımızı helâl etmiyoruz."

Faciada şehit olanlardan Mustafa Kaya'nın eşi Naciye Kaya ise şöyle konuştu: "Mehmet Efe ölmeseydi ne yapacaklardı bilmiyorum. Suçu hep ölenlerin üzerine atıyorlar. Başka bir tane sorumlu yok. Dün dinamitçilerle ilgili konuşuldu. Benim eşim de dinamitçiydi. Şimdi hiç kimse suçu kabul etmiyor. Hep ölenleri suçlayıp kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Mahkeme başkanını tebrik ediyorum, iyi bastırıyor, ne diyeceklerini bilemiyorlar. Benim yargılamadan umudum yok. Ben yıllar önce ağabeyimi kaybettiğimde kaybetmiştim. Ağabeyimin ölümünde de maden sorumluydu. Şu anda yargılanan hiç kimse yok. Şimdi 301 kişi hayatını kaybettiği için belki bir ümit var, oa belki."

Resul Efe de ölen oğlunun suçlu gösterilmesine tepki gösterdi. İsmail Adalı'nın bu şirketin her şeyini bilen kişi olduğunu dile getiren Efe, "Mehmet Efe öldüğü için, olayı kapatmak için, ölünün üzerine basıp olayı örtmek istiyorlar. Baba olarak, suçu benim oğlumun üzerine bırakmak istemelerine üzülüyorum. Arkadaşlarının bu şekilde ithamda bulunmasına ben üzülüyorum. Eğer Mehmet Efe ölmeseydi, herkes eteğini öperdi. Mehmet Efe'nin, aldığı kararların arkasında durduğunu ben çok iyi biliyorum. Dürüst birisiydi. İnandığı davada sonuna kadar giden birisiydi ama şimdi bakıyoruz, mesai arkadaşlarının hepsi onun üzerine basıp bir yerlere varmak istiyorlar ama İş Güvenliği Yasası'nın nelere malolduğunu gözlerimizle gördük. Dandik bir yasa. Yetkileri alınmış, maaşını A.Ş.'den, şirketten alan bir kişi nasıl bağımsız çalışır? Eğer bir noksanı olsa o gün o işte durabilir mi? Ertesi gün kapının önüne koyulur ve sonuçta da çalışmak zorunda. Ölen kişi savunmasız olduğu için suçlamak çok basit. Herkesin yetkisi var burada. Bu ocağı bir kişi yönetmiyor. Herkes suçluyor, kendilerinin suçsuz olduğunu söylüyorlar. Ölünün üzerine basıp kendilerini suçsuz ilan etmek istiyorlar. Oğlumu suçlamaları içimi acıtıyor." dedi.

Faciada oğlu Adem Çetiner'i kaybeden Veli Çetiner ise duygularını söyle dile getirdi: "38 yaşındaki oğlum, evli ve üç çocuk babasıydı. Tutuklu sanıkların hepsi, Mehmet Efe'ye suç atıyorlar. Sıra bize gelince biz de konuşacağız. Sıranın bize gelmesini bekliyoruz. Bunların hepsinin müebbet hapsini bekliyoruz ama zengin, her gün birileri tarafından korunuyor. Olan bizim çocuklarımıza oldu."