Eğitim Sen Malatya Şube Eş Başkanı Tarık Kaya, eğitim öğretim yılının ilk sezonuna ilişkin değerlendirmesinde, Eğitim Bir Sen'e iktidarın memur kolları gibi çalıştığı eleştirisinde bulundu. Kaya, "AKP il ve ilçe başkanları ile kurulduğu ilk günden bu yana iktidarın memur kolları gibi çalışan Eğitim Bir Sen’in ortak mesaisi ile yapılan değerlendirmeler sonucunda Türkiye’deki her 10 müdürden 8 tanesi artık Eğitim Bir Sen üyesi olmuş, müdür yardımcıları da benzer bir mantık üzerinden görevlendirilmeye başlanmıştır." dedi.

Tarık Kaya, yaptığı açıklamada, 2014-2015 eğitim-öğretim yılının ilk yarısının sona erdiğini belirtti. 17 milyon 397 bin öğrenci ve 896 bin 222 öğretmenin yarıyıl tatiline girdiğini kaydeden Kaya, "2014-2015 eğitim öğretim yılının ilk yarısı eğitimin acil çözüm bekleyen sorunlarının arttığı, kamu kaynaklarının özel okullara aktarıldığı, TEOG yerleştirmelerinin işkenceye dönüştüğü, eğitimde bilimden çok dini referanslara göre düzenlemelerin hayata geçirildiği, siyasi iktidarın eğitime ve topluma yönelik dayatmacı ve baskıcı uygulamalarının zirve yaptığı bir dönem olmuştur." ifadelerini kullandı.

'EĞİTİMDE TİCARİLEŞTİRME VE DİNSELLEŞTİRME ADIMLARI ARTMIŞTIR'

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 12 yıldır öncelikli gündemleri arasında yer alan eğitimin ticarileştirilmesi ve eğitimi dini kurallara göre düzenleme adımlarının ilk sezona damgasını vurduğunu ifade eden Kaya, "Devlet okulları sorunlar ile baş başa bırakılırken, özel okullara yönelik doğrudan teşvik politikaları uygulamaları geçtiğimiz dönemde de hız kesmemiştir. AKP, kendi döneminde iki kat artan özel dershaneleri kapatıp özel okullara dönüştürmeye zorlarken, özel okula gidecek öğrencilerin okullarına öğrenci başına 2 bin 500 TL ile 5 bin 500 TL arasında değişen ve toplamda 1 milyar TL’yi aşan miktarlarda kamu kaynağını aktarmıştır. Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasının somut bir sonucu olarak 2002’de sadece yüzde 1 olan özel okul oranı, 2014 itibariyle yüzde 5’i geçmiştir. Eğitimde 4+4+4 uygulaması sonrasında özel okul sayısı 10 kat, özel okula giden öğrenci sayısı ise 12 kat artmıştır." diye konuştu.

"2014’te öğretmen ve derslik açıkları, atama bekleyen öğretmenler, laik-demokratik eğitim anlayışıyla temelden çelişen uygulamalar, anadilinde eğitim taleplerinin yok sayılması, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, okulların altyapı eksiklikleri ve bütçe yetersizliği gibi acil çözüm bekleyen çok sayıda sorun yine çözümsüz bırakıldı" diyen Kaya, okulların imam hatibe dönüştürülmesinde istediği sonucu alamayan MEB’in, yeni bir hamle yaparak, itirazlara rağmen normal okullar içinde imam hatip sınıfları açtığını dile getirdi.

Devlet okullarında çoğu taşeron şirket personeli binlerce yardımcı hizmetli çalıştırıldığını anlatan Kaya, velilerden temizlik, spor gibi adlarla birçok kalemde para toplandığını, her bir velinin cebinden 4 bin TL’ye yakın eğitim harcaması çıktığının altını çizdi.
Tarık Kaya, 2014-2015 eğitim öğretim yılının ilk yarısında da çocukların işkence gördüğünü, cezaevine atıldığını, fişlendiğini savundu.

'EĞİTİMDE HÜKÜMET MEMURLUĞU YANDAŞ EĞİTİM YÖNETİCİLERİ İLE BAŞLAMIŞTIR'

Okul müdürü tasfiyelerine de değinen Kaya, şöyle devam etti: "Milli Eğitim Bakanlığı’nın piyasacı, bireyci, her adımda din ve inanç istismarına dayanan, dayatmacı politikalarının okullardaki en önemli uygulayıcıları olan yeni okul müdürleri, bir süredir tartışılan hükümet memurluğu uygulamasının en stratejik aktörleri olarak göreve başlamıştır. AKP il ve ilçe başkanları ile kurulduğu ilk günden bu yana iktidarın memur kolları gibi çalışan Eğitim Bir Sen’in ortak mesaisi ile yapılan değerlendirmeler sonucunda Türkiye’deki her 10 müdürden 8 tanesi artık Eğitim Bir Sen üyesi olmuş, müdür yardımcıları da benzer bir mantık üzerinden görevlendirilmeye başlanmıştır. Göreve başlar başlamaz iktidarın askeri gibi hareket eden eğitim yöneticileri, okullarda 'kışla düzeni' oluşturmaya başlamıştır. Son dönemde okullarda özellikle kız öğrencilerin nasıl giyineceğine yönelik dayatmacı ve hiçbir dayanağı olmayan uygulamalara itiraz eden Eğitim Sen’li öğretmenler, keyfi olarak sürgüne gönderilmeye, fiilen cezalandırılmaya başlanmıştır."

'EĞİTİMDE TEMEL İSTATİSTİKLER VE ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER SORUNU'

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, atama bekleyen öğretmen sayısının 215 bin olduğu, ihtiyaç duydukları öğretmen sayısının ise 127 bin olduğu yönündeki ifadesini hatırlatan Tarık Kaya, "Eğitim sendikalarının verilerine göre ataması yapılmayan öğretmen sayısı 300 binin üzerindedir." dedi.

Derslik sayısının yetersiz olduğunu vurgulayan Kaya, şu bilgileri verdi: "OECD ülkelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokullarda ortalama 15,9; ortaokulda 13,7; liselerde 13,8'dir. Bu ortalamalar temel alındığında, ülkemizde ilkokulda 62 bin 179, ortaokulda 119 bin 79, liselerde 114 bin 125 olmak üzere Türkiye'nin 295 bin 383 öğretmene ihtiyacı vardır. OECD ülkelerinde derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 20’dir. Bizde ise bu rakam 32’dir. OECD ülkelerinin ortalamasına göre Türkiye’de derslik açığı 315 bin 51’dir. Normal öğretime (tekli öğretime) geçilip öğrenci sayılarının da 20 olarak belirlendiği durumda yaklaşık 300 bin derslik inşa edilmesi gerekmektedir. Bir dersliğin devlete maliyetinin ortalama 80 bin TL olduğu dikkate alındığında derslik açığını kapatmak için 24 milyar TL’lik bir bütçeye ihtiyaç vardır. Branş öğretmenlerini ve okul tür ve gereksinimlerini göz önüne aldığımızda bir derslikte ortalama birden fazla öğretmenin görev yapabileceği de hesaba katıldığında atama bekleyen ve ihtiyaç duyulan 300 bin öğretmenin ataması çok rahat bir şekilde yapılabilir. Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde güvencesiz, geçici istihdam uygulamalarına son vermeli, ataması yapılmayan öğretmenlerin tamamının ataması, somut bir planlama eşliğinde en kısa sürede yapılmalıdır."