Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Balyoz darbe planı belgesini temin ettiği gerekçesiyle tutuklanan gazeteci Mehmet Baransu’ya destek için adliyeye geldi. Dumanlı, "Hem Mehmet Baransu’nun bu şekilde tutuklanması, hem Hidayet Karaca’nın neredeyse 3 aydır tutuklu kalması Türkiye’de demokrasiye vurulmuş, basın özgürlüğüne vurulmuş ağır bir darbedir. Bazı gazeteciler ve basın kuruluşları meselenin vahametini fark edemiyor.” dedi.

Metris Cezaevi’ne gönderilen Mehmet Baransu’nun meslektaşları, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne gelerek destek verdi. Gazeteciler, ‘Baransu’ya özgürlük’ slogan attı.

Medyayı hedef alan 14 Aralık operasyonunda gözaltına alınıp serbest bırakılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı da, Baransu’ya destek verenler arasında yer aldı. Baransu’nun haksız yere tutuklandığını söyleyen Dumanlı, “14 Aralık’la başlayan süreç tamamen gazetecileri yıldırma, sindirme, bıktırma yazma ve konuşma gibi en temel vazifesi olan gazetecilerin görevlerini yapamamalarına yönelik bir operasyon. Mehmet Baransu’nun neyle tutuklandığına da baktığımızda görüyoruz ki maalesef devletin gizli addettiği veya tırnak içinde söylüyorum darbe planı olduğu iddia edilen bu konuyla ilgili mahkemesi yapılmış hatta cezası verilmiş hatta onanmış. Ama Anayasa Mahkemesi’nin usulen bir hata görüp itiraz ettiği, hak ihlali görüldüğü ama davanın özünün yine kabul edildiği bir konuda bilgi belge ki o bilgi ve belgeyi yayınlamış ardından da götürüp o bilgi ve belgeyi Cumhuriyet savcılığına teslim etmiş. Eğer burası bir içtihada dönüşecek şekilde -üstatlar hukukçular kusura bakmasınlar- ben gazeteci gözüyle söylüyorum.” diye konuştu.

'DARBE PLANINI YAYINLAMAK SUÇSA ‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VAR’ DEMEK İMKANSIZ'

Mehmet Baransu’ya isnat edilen suçları hatırlatan Dumanlı, “Devletin gizli belgesi denilen darbe planının gazetede yayınlanması ve savcılığa teslim edilmesi bir suçtur dediğiniz yerde basın özgürlüğü var demek imkansız hale gelir. Hem Mehmet Baransu’nun bu şekilde tutuklanması, hem Hidayet Karaca’nın neredeyse 3 aydır tutuklu kalması Türkiye’de demokrasiye vurulmuş, basın özgürlüğüne vurulmuş ağır bir darbedir. Bazı gazeteciler ve basın kuruluşları meselenin vahametini fark edemiyor.” şeklinde konuştu.

Dünya basın tarihini örnek gösteren Dumanlı, “Pentegon Paper’dan Watergate skandalına kadar gazeteci bulduğu belgeyi basar kardeşim. Gizli ise, gizli olan devletin birimi neyse o gizli belgesine sahip çıkacak. İşin içinde darbe, alavere, dalavere varsa, siyasi kumpas varsa, gazeteci de bunu yakalarsa, bulursa bunu yayınlar. Cumhuriyet Başsavcılığı’na da teslim etmiş. Daha ne yapacak? Eğer Baransu’nun yaptığı suçsa, tutuklanmayı gerektirecek bir suçsa bundan sonra hiçbir gazetenin, hiçbir şekilde darbeyle ilgili, demokrasiyi tehdit eden plan ve kumpaslarla ilgili herhangi bir haber yapması mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.

Devletin basın üzerinde baskısını anlatan bir fıkrayı hatırlatan Dumanlı, şöyle devam etti: “Memleketi oraya mı götüreceğiz? Bütün gazeteleri devletin ajansına bağlayalım, bütün televizyonları da devletin televizyonlarına bağlayalım. Hiç kimse bir şey yazmasın. Aynen bazılarının özlediği üçüncü sınıf Ortadoğu demokrasisinde olduğu gibi bütün gazeteleri bir gazeteye bağlasınlar bir ajansa bağlasınlar. Kendileri söylesin, kendileri yazsın, kendileri konuşsun. Türkiye'de demokrasi tehdit altında, basın özgürlüğü tehdit altında.”

'AVUKATLARIN GÖREMEDİĞİ BELGELERİ BAZI GAZETELER NASIL YAYINLAYABİLİYOR'

Baransu’yu kişisel olarak da çok tanımadığını söyleyen Dumanlı, “Uzaktan saydığım sevdiğim, bazı şeylerde de atıştığımız, tutuştuğumuz oldu. Tweet üzerinden vesaire. Fakat bugün o gün değil. Baransu'nun bazı yazdığı şeylere ben de karşı çıktım, karşılaştığımız yerlerde de söyledim. Ama bugün öyle bir gün değil. ‘Ben bu Baransu'ya gıcıktım, dolayısıyla ben bu meseleye sahip çıkmayayım' Ben çok insani bulmuyorum. İnsani de değil, İslami de değil, hukuki de değil. Gazetecilik mesleğinin önüne bir baraj kuruluyor. Bu baraj ‘Arkadaş bizi rahatsız edecek haber yapamazsın' Televizyonculuğun önüne bir baraj kuruluyor. ‘Arkadaş bizi rahatsız edecek, senaryoda bile, kurgusal şeyde bile bir diyalog yapamazsın. Yaparsan seni kodeslerde çürütürüm' bu doğru değil. Bu mantık Doğan Grubu’nu da tehdit etmektedir, Sabah grubunu da tehdit etmektedir. Sabah grubu şu an Sabahçıların yaptığı, damat kontenjanıyla gazetelerin yaptığı şey o da açıktan açığa başka bir şeydir. Sanıkların bile okuyamadığı, avukatların bile göremediği belgeler bazı gazetelerde nasıl yayımlanabiliyor? Bazı televizyonlarda nasıl yayımlanabiliyor? Benim avukatım alamıyor, avukatımın alamadığı belgeler bazı gazetelere şu adliye binasından servis edilebiliyorsa, o zaman mesele vahimdir.” şeklinde konuştu.

Meselenin Mehmet Baransu ya da Hidayet Karaca olmadığını belirten Dumanlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Basın özgürlüğü ciddi bir tehdit altındadır. Bu tehdidin dur durak bileceğini düşünmek, buraya kadar gelir buradan sonra gitmez diye düşünmek, bize bu işler ağır bir faturayla dönüşmez demek hatadır, yanlıştır. Çok büyük bir yanlıştır.”