Türkiye genelinde 17 ilde pilot olarak uygulanan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde avuç içi okuma uygulaması, 1 Mayıs'ta tüm illerde hayata geçiriliyor. Özel Eğitim Gerektiren Çocuk Hakları Derneği Başkanı Hüsamettin Akyıldız, yaklaşık 300 bin öğrencinin destek eğitimi aldığı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, avuç içi okuma uygulamasının birçok sıkıntıyı da beraberinde getirdiğini açıkladı.

Özel Eğitim Gerektiren Çocuk Hakları Derneği Başkanı Hüsamettin Akyıldız, 17 ilde pilot olarak hayata geçirilen avuç içi okuma uygulamasının aksayan yönleri giderilmeden, tüm ilerde uygulanmaya geçilmesinin sakıncalarını dile getirdi. Akyıldız, “Gerek rehberlik ve araştırma merkezlerindeki ve rehabilitasyon merkezlerindeki avuç içi tarama yapan cihazlarda, gerekse sistemin girişinde ve öğrencinin kendi engelinden kaynaklanan sebeplerden dolayı uygulamada sorunlar yaşanmaktadır. 3-4 defa rehberlik merkezine avuç içi taraması için giden veli, teknik nedenlerden dolayı avuç içi okuma yaptıramadan geri dönüyor. Aynı anda 20 engelliye eğitim veren bir özel eğitim merkezinde her dersin girişinde ve çıkışında cihazın başında sürekli kuyruk oluşacak, çoğu öğrencinin stresine ve gerilimine, zaman kaybına neden olacaktır.” diye konuştu.

Hüsamettin Akyıldız, engelli bireylerin ayda 8 saat bireysel, 4 saat grup destek eğitim hakkına sahip olduklarını belirtti. Akyıldız, ailelerin bu eğitimler sayesinde geleceğe daha umutlu baktığını vurguladı. Her çocuk gibi engelli çocukların da hastalandığını, okuluna, destek eğitim kurumuna gidemediği zamanlar olduğuna işaret eden Akyıldız, avuç içi tarama sistemiyle sağlık gibi sebeplerden dolayı destek eğitimine gelemeyen engellinin, alamadığı derslerin telafisini bir sonraki haftalarda alamayacağını ifade etti.

"BU SİSTEMLE ENGELLİ ÖĞRENCİLERİN EĞİTİMİNE MANİ OLUNUYOR"

Bu sistemin engeli öğrencilerin eğitimine mani olunduğunu savunan Akyıldız, şöyle konuştu: “Teknik veya biyolojik sebeplerle avuç içi okuması yapılamayan öğrenci destek eğitim kurumu tarafından rehberlik merkezine yönlendiriyor. Rehberlik merkezi durumu bakanlığa bildiriyor. Bakanlık, önceden yapılan tanımlamayı siliyor, bu aşamadan sonra öğrencinin tanımlaması yenileniyor. Bu süreçte engelli eğitim hakkından mahrum ediliyor.”

Akyıldız, avuç bütünlüğü bozulmuş, eli olmayan ya da 72 ayın altında olan engelli bireyin birinci dereceden akrabası, yoksa vekil göstereceği birinin tanımlamasının yapılması gerektiğini, eğitim alacak engelliyle birlikte birinci dereceden yakını veya vekili eğitim kurumuna gelirse engellinin eğitim alabileceğini, gelmezse eğitim alamayacağını vurguladı. Grup eğitimlerinin uygulamalarında da haksızlıkların olacağını belirten Hüsamettin Akyıldız, aynı saatte grup eğitimi alması planlanan 2 kişilik grubun 1 öğrencisi gelmediğinde diğer öğrencinin eğitimi geçersiz sayıldığına dikkat çekti.

Bu sisteme ille de geçilecekse, olumsuzlukların biran önce giderilmesi gerektiği vurgusu yapan Akyıldız, şu ifadeleri kullandı: “Eğitimin temel amaçlarından biri olan bireyin bağımsız hale getirilmesi amacını göz önünde bulundurursak; eğitime tek başına gelebilen (sadece avuç içi bütünlüğü bozulmuş) bir öğrencinin yanında sürekli velisinin de bulunma zorunluluğu anlamsız bir durum. Herhangi bir nedenden dolayı dersine gelememiş ise sonraki haftalarda telafi dersi olmalı. Avuç içi sadece derse girerken yapılması yeterli olmalı. Ulusal ve uluslararası müsabakalara katılan engelli öğrencilerin bu süre içerisindeki destek eğitim hakları kaybolmamalı. Destek eğitim veren kurumlar kalite ve başarı yönünden de değerlendirilmeli, eğitim uygulamaları ile ilgili bir takım standartlar getirilmeli. Kalite ve başarıda birbirleriyle yarışmalılar. İşlerini suiistimal eden kurum ve kişiler varsa, bu işlerden men edilmeli. Velilere de bir takım yükümlülükler getirilmelidir.”