Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir anayasayı inşa edebilecek sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı durum bugün çok daha farklı olurdu. Her şeyden önce bir 'yeni Türkiye' adımını atmak için böyle bir şey çok önemliydi" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında, Dağlıca'daki saldırıda şehit ve yaralı askerlerin olduğu bilgisini değerlendirdi. Erdoğan, şunları söyledi: "Her şeyden önce, tabii, üzüntülüyüz. Şu anda silahlı kuvvetlerimiz, Genelkurmay, Dağlıca'yla, Hakkari ile gerek valimiz, gerekse oradaki kolordu komutanı, kendileriyle görüşmeler devam ediyor. Öyle zannediyorum ki kesin netice an be an alınabilir. Şu anda Sayın Başbakan'ın da Ankara'ya dönüşüyle birlikte Ankara'da bir güvenlik toplantısını yapacaklar. O ana kadar da herhalde kesin neticeleri almış olurlar. Bu kesin neticeyi aldıktan sonra durumu açıklayacaklar. Tabii şu anda orada hava şartları vesaire, o da çok çok kötüymüş ve bu kötü hava şartları altında orada böyle bir mücadele var. Ve Dağlıca'da yapılan bir temizlik neticesinde böyle bir olay gerçekleşiyor. Oradaki zırhlı araçlarla, ifade edildiği kadarıyla, mayınlarla kurulmuş olan tuzaklar neticesinde bir olay burada art ardına oluşuyor. Tabii şu anda bu konuyla ilgili Genelkurmay Başkanımızın izahatları hakikaten üzücü. Temennim odur ki, şu anda yapılacak açıklama ve onun ardından da orada devam edecek olan mücadele, çok daha farklı, çok daha kararlı olacaktır. Hepimizin başı sağolsun. Milletimizin başı sağolsun, Allah sabırlar versin."

"400 MİLLETVEKİLİ ALACAK BİR SİYASİ PARTİ OLSAYDI DURUM ÇOK FARKLI OLURDU"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "400 vekil verin, bu iş huzur içinde çözülsün" sözlerinin bugünkü çatışmalı ortama geçilmesinde etkili olduğu iddialarının sorulması üzerine ise şu şekilde konuştu: "400 hedefini gösterme, aslında yeni bir anayasanın inşası noktasında, böyle bir hedefi hangi parti alırsa alsın, yeni anayasayı kurabilirsin ve bu yeni anayasayla birlikte de Türkiye'de atmak istediğimiz 'yeni Türkiye' adımını rahatlıkla atabilelim. Buna yönelik bir hedeftir bu. Buna yönelik hedefin yanında şunu da görmek lazım; Parlamento'ya girme gayreti içerisinde olanların Parlamento'ya 80 milletvekili ile girdikleri halde, Parlamento'da daha zayıf oldukları döneme kıyasla yaptıkları tahribatı ne ile izah edeceğiz? Biliyorsunuz 6-7-8 Ekim olaylarını yaşadık, ardından, bir Suruç olayını yaşadık, Diyarbakır olayını yaşadık. Bunlar hep bir dayanışmanın, bir yardımlaşmanın neticesinde ülkemizde bir terör belasının estirilmesinden başka birşey değildi. Terörü estirmek suretiyle buradan rant elde ediyorlar. Yaptıkları şey bu. Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir anayasayı inşa edebilecek sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı durum bugün çok daha farklı olurdu. Her şeyden önce bir yeni Türkiye adımını atmak için böyle bir şey çok önemliydi."

"(AYDIN DOĞAN) UTANMADAN SIKILMADAN BANA MEKTUP GÖNDERİYORLAR"

"400 milletvekili alabilseydi bir siyasi parti, bugün durum çok daha farklı olurdu" sözlerinin sosyal medyada ve başta Hürriyet gazetesi olmak üzere bazı gazetelerin internet sitelerinde çarpıtıldığını iddia eden Erdoğan, "Bu akşam böyle bir tablodan (Dağlıca'daki terör saldırısı) medet ummak, böyle bir tabloyu kalkıp o 400 milletvekili ifademle buluşturmak, bunların ne kadar insani olmaktan nasip olduğunu ortaya koyuyor, karakter yoksunu olduğunu ortaya koyuyor. Bunu hangi gazete olursa olsun, hangi medya olursa olsun. Ondan sonra utanmadan sıkılmadan bunlar bana mektup gönderiyorlar. 'En büyük grup' dediğimiz Sayın Doğan bana mektup gönderiyor. İşte 'ben şöyle yaptım, böyle yaptım. Hiçbir zaman size karşı olumsuz davranmadım. Size ahlaki noktada herhangi bir yanlış yapmadım. Şudur, budur vesaire. Geçenlerde de biliyorsunuz bunun bir tane başköşesinde yazanı var. Günlerce gazeterlerde falan da tartışıldı. Sonra 'ben böyle bir şey yapmadım, etmedim' falan filan. Her şey orada çok açık, net belli. Kalkıp ne diyor 'ben bunu söylemek istemedim'. Manevra yapıyor. 'Paralel'in başındaki o da manevra yapıyor. Bundan sonraki süreç, hepsi yargıda ortaya çıkacak. Birisi izine gitti bakın, bir ay yok. Öbürü de yakında izne giderse şaşma. Ama bunlar nereye giderse gitsin biz yargıdan bunları takip edeceğiz" ifadelerini kullandı.