Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şiddetin bu kadar yaygınlaştığı bir ortamda dünyanın hiçbir ülkesinin güvende olamayacağını söyledi. “Fransa’daki saldırılar sürpriz değil.” diyen Erdoğan, “Ve sonunda bir Fransız vatandaşı ve vatandaşları olarak bu eylem işlenmiştir. Bir Müslüman'dan böyle bir eylemi görmek bizim arzumuz olamaz. Fakat bunun bütün sebeplerini araştırmak, bulmak, ortaya çıkarmak Fransa yönetiminin görevidir.” ifadelerini kullandı.

TBMM'nin ev sahipliğinde Hilton Bomonti Otel’de gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) 10. Konferansı'na katılan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’daki saldırılar ve İslamofobi konusuna değindi. Erdoğan, Şu anda İslam ülkeleri içinde hem de Müslümanlara yönelik acımasızca katliamlar işleyen canilerin ya da İslam ülkeleri dışında cinayet işleyenlerin İslam dini ve Müslümanlarla uzaktan ve yakından alakası olamaz.” dedi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Terörist saldırıların ardından İslam coğrafyasını ve Müslümanları özeleştiriye davet edenler asıl özeleştiri yapmak, kendisini sorguya çekme durumunda olanların ta kendileridir. Son zamanlarda İslamofobi olayı Batı’da nasıl gelişiyor? Ta 11 Eylül olaylarından başlayın, bugünlere gelelim. Batı’da camilerimize Nazi topluluğunun son dönemdeki temsilcileri gamalı haçlarla değişik hayvan resimleri çizmek suretiyle oralarda Müslümanlara hakaret ediyorlar. Buralar bizim mabedimiz. Mabetlerimize yönelik saldırı bununla kalmıyor, bir de kundaklıyorlar. Bunlar tahrik değil de nedir? Tabii ki bu bir netice oluyor. Ama bunun bir de sebebi var. Şimdi aynı sebep diğer dinler için de ortaya çıkmaya başlıyor. E ne oluyor? Yine ‘biz Müslümanız’ diyenler aynı şekilde gidip bu defa kiliseleri yakmaya başlıyor. Biz İspanya ile bir medeniyetler ittifakı projesi başlattık. Ve dedik ki ‘eğer medeniyetler ittifakında başarılı olamazsak -şu ana kadar 150’ye yakın ülke ve uluslararası kuruluş buraya üye olmuştur- dünya medeniyetler çatışmasına gider ki bu bizim için bir felaket olur. Biz medeniyetler ittifakında başarılı olmaya mecburuz.”

FRANSA’DAKİ SALDIRILAR

Fransa’daki saldırılara değinen Erdoğan, “Şimdi Fransa’daki olay; -ki bu malum dergi bizim sevgili Peygamberimize yönelik hakaret içeren bu karikatürleri yapmak suretiyle bir tahrik unsuru oluşturmuştur. Bunu kimse fikir özgürlüğü kapsamında ifade edemez. Kalkıp da bir dinin önderine rehberine kimsenin saldırma hakkı yoktur ve bunun fikir özgürlüğünde de yeri yoktur. Özgürlük, eğer bireyler arasında ise bir bireyin diğer birey karşısında onun özgürlük alanın sınırına kadardır. Bundan öteye geçemezsin. Bunlar kaldı ki bireyden öte, bir dinin önderine, rehberine bu tür karikatürlerle defalarca bu saldırıyı yapmışlar. Peki öldürülenler kim? Fransız vatandaşı ama Müslüman olduğu söyleniyor. Peki bunlar 16-17 ay hapishanenizde yattı. Hapishaneden çıktıktan sonra siz bu insanları neden takip etmediniz? Sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu? Önce bu ülkelerin kendilerini de çek etmeleri lazım. Ve sonunda bir Fransız vatandaşı ve vatandaşları olarak bu eylem işlenmiştir. Bir Müslümandan böyle bir eylemi görmek bizim arzumuz olamaz. Fakat bunun bütün sebeplerini araştırmak, bulmak, ortaya çıkarmak Fransa yönetiminin görevidir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin 30 yıldır sınırları dışından yönelen terör faaliyetleriyle mücadele ettiğini söyleyen Erdoğan, “Uluslararası toplumu, komşularımızı, AB’yi bu teröre destek olmamaları, göz yummamaları kol kanat germemeleri yönünde defalarca uyardık. 40 bine yakın insan kaybettik. Terör ateşinin belli sınırlar içinde kalmayacağını bu ateşe karşı uluslararası bir dayanışma sergilememiz gerektiğini hep söyledik. Şu anda bizdeki terör örgütünün ilişki halinde olduğu teröristlerin Avrupa tarafından beslendiğini, korunduğunu hatta AB Parlamentosunda konuşturulduklarını, oralarda toplantılar yaptıklarını görüyoruz. Oralarda para kaynakları olduğunu görüyoruz. Bunların hepsini belgeleri ile dosyaları ile kendi devlet başkanlarına teslim ettiğimiz halde en ufak bir gelişme yok.” şeklinde konuştu.

“Fransa’daki saldırılar takdir edersiniz ki bir sürpriz değildir.” diyen Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi: “Şiddetin bu kadar yaygınlaştığı, şiddetin içeriden ya da dışarıdan bu kadar taraftar, bu kadar sempatizan bulduğunu bir ortamda dünyanın hiçbir ülkesi güvende olamaz. İslam dünyasında her gün onlarca masum insanın katledilmesine seyirci kalınırken, hatta bu katliamlar desteklenirken hiçbir ülkede hiçbir şehirde güvenlikten söz edilemez. Bakın sadece 2014 yılında Gazze’de çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yaklaşık 2 bin 500 insan alçakça katledildi. BM ses çıkardı mı? Çıkarmadı. Bunu görmezden geldiler, AB bunu duymazdan geldi. İnsanlık bu devlet terörü karşısında bu çocuk katilleri karşısında maalesef susmayı tercih etti.”

‘İSRAİL BAŞBAKANI HİÇ UTANMADAN PARİS’TEKİ YÜRÜYÜŞE KATILIYOR’

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Paris’te yürüyüşe katılmasını eleştiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “2014 yılında 2 bin 500 kişiyi acımasızca katleden İsrail Başbakanı hiç utanmadan, sıkılmadan, ar, haya etmeden Paris’teki terör karşıtı yürüyüşe katılıyor. Bir de en ön safa geçiyor. Hatta insanlara da el sallıyor. Bu mudur terörle mücadele? Teröre karşı ortak duruş, ortak akıl bu mudur? Eğer Batı, 2 bin 500 insanı, çocukları, kadınları İsrail terörünün kurbanı olarak görmüyorsa onlara illa gazeteci, sanatçı karikatürist lazımsa işte burada söylüyorum; İsrail’in katlettiği gazetecileri nereye koyacaksınız?

Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerini basın özgürlüğü konusunda yargılayan uluslararası örgütler bu gazeteci katliamı ile ilgili çıtlarını dahi çıkarmadılar. Eğer onlar sadece karikatüristleri terör mağduru olarak kabul ediyorlarsa, onlara da bir örmek vereceğim: Navci El Ali. Hanzala’nın çizeri. Önce ülkesinden, Filistin topraklarından kovuldu. Mülteci kamplarında yaşadı. İngiltere’ye gitti ama orada da rahat bırakmadılar. Sadece karikatür çizen Naci El Ali, Londra’nın ortasında suikastla katledildi. Hiç kimse çıkıp da buna İsrail terörü demedi. Hiç kimse çıkıp da sanata kurşun, basına kurşun, özgür düşünceye, ifade özgürlüğüne kurşun demedi. Naci EL Ali’nin katillerini koruyanlar, o katillerin sırtını sıvazlayanlar şimdi çıkmışlar Paris’te katledilenler için yürüyüş yapıyorlar. El insaf biz bunu görüyoruz. Yapılsın ama adil olalım.”