Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şahsen ‘paralel yapı’nın tabanı ile üst kademesini hep ayrı tuttuğunu savundu. Erdoğan, “Paralel yapının tabanındaki samimi insanlar, bu yapının kimlerle iş birliği yaptığını, kimlerle yan yana geldiğini, kimlerle aynı karede fotoğraf verdiğini lütfen görsünler ve bu gidişi sorgulasınlar. Hala bu yapının MOSSAD ile işbirliği tuttuğunu göremiyorlarsa yazıklar olsun!” ifadelerini kullandı.

Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜMSİAD) Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılan genel kurulunda konuşan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Paralel yapı’ iddialarını yineledi. Erdoğan, “Başbakanın, bakanların, Anayasa Mahkemesi’nin , Genelkurmay’ın, bütün kuvvet komutanlarının telefonlarını dinlemek ne demek? Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir sivil toplum örgütü veya onun içinde barınanlar böyle bir şeyi nasıl yapabilirler? Bu vatana ihanet değil de nedir? Bu bir ajanlık değil de nedir? Dışişleri Bakanlığı’ndaki çok gizli toplantıyı dinleyip uluslararası şebekelere servis etmek ne demek? MİT’in Suriye’de Türkmenlere yardım götüren TIR’larının önünü kesmek, oradan fotoğraflar almak, o fotoğrafları da büyük bir ahlaksızlık içinde iftira ile dünyaya servis etmek ne demek? 'Bu TIR’lar terör örgütlerine silah götürüyordu’ diyorlar. Bayırbucak Türkmenlerine değil. Böyle de yalan söyleyebiliyorlar.” şeklinde konuştu.

‘YALAN, SEVGİLİLER SEVGİLİSİ’NİN EN ÇOK NEFRET ETTİĞİ ŞEYDİR’

“Yalan, Sevgililer Sevgilisi O Nebi’nin en çok nefret ettiği şeydi.” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Birçok suçu işleyebilirsin. Ama Nebi’ye dediler ki ‘yalan’ orada ayağa fırladı. ‘Asla’ dedi. Bunların yerli olduğunu, bu ülkenin evladı olduğunu, bu yaptıklarına rağmen hala düşünen varsa çok büyük bir gaflet ve dalalet içindedirler. Bu yapı, bu milletin dini hassasiyetlerine apaçık suikast düzenlemek istemiştir. Kendilerine her yolun meşru kabul edildiği bir sapkın yol çizdiler. Bunlar elimizde artık var. İfade şu ‘amaç için her yol meşrudur’ Maalesef dini hassasiyetlere çok ağır zulmettiler. Milletimizin yardımlaşma, dayanışma hasletlerini kendilerine hedef yapmıştır. Başka cemaatlere, derneklere, vakıflara hayat hakkı tanımadılar. Başka yardım kuruluşlarına burs veren, yurt veren teşkilatlara hayat hakkı tanımadılar.”

‘TAHŞİYE OPERASYONU’NUN ALTINDA KİMLER YATIYORDU?

Medyayı hedef alan 14 Aralık operasyonuna da değinen Erdoğan, “Şimdi ‘özgür basın’ diye feryat ediyorlar değil mi? İşte ‘Tahşiye operasyonu’ diyerek kitaplara el koyan, kitapları suç delili olarak kullanan bizzat bunların kendisiydi. Basın özgürlüğünden bahsediyorsunuz, ‘Tahşiye operasyonu’ diye yaptığınız operasyonun altında kimler yatıyordu? Yazarlar, çizerler, birçok insan vardı. Bunlar gidip 16-17 ay içeride yattılar. Bunu neyle izah edeceksiniz? Niye onlara yalanla iftira ile saldırdınız?” Bunlar yerli değiller. Buna rağmen bugün hala bunlarla iş tutanlar, bunlarla yol arkadaşlığı yapanlar, bunlarla işbirliğine girenler inanın çok yakında büyük bir mahcubiyet yaşayacaklar. Bunu söylemek zorundayım. Biz yandık, onlar yanmasın! Siyasi partilere, STK’lara, derneklere, vakıflara söylüyorum. Hatta ve hatta içimizde, yanı başımızda gizlendiğini zannedenlere söylüyorum; kim ki bunlara karşı tavır almazsa Türkiye’ye haksızlık etmiştir. Milletine, dinine, ahlakına, vicdanına haksızlık etmiştir.” diye konuştu.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şahsen bu yapının tabanı ile üst kademesini hep ayrı değerlendirdim. Üst kademe çok bariz şekilde başka odakların, başka çevrelerin maşası, kuklası olmuş durumda. Hatta bir üst akıl olarak ifade ettiğim uluslararası egemen güçler bunları gayet iyi kullandılar ve hala kullanıyorlar. Ama tabandakilerin artık bazı soruları kendilerine sorması, bazı şeyleri sorgulamaları kaçınılmaz bir hal almıştır. Bütün bu ortaya çıkan gerçeklerden, ortaya dökülen pisliklerden sonra samimi insanların hala o çatı altında durmasının hiçbir mazereti olamaz. Acaba bu devlet, hükümet neden bu denli açık ve net olarak bu tavrı koyuyor diye kendi kendilerine sormaları lazım. ‘Paralel yapı’nın tabanındaki samimi insanlar bu yapının kimlerle iş birliği yaptığını, kimlerle yan yana geldiğini, kimlerle aynı karede fotoğraf verdiğini lütfen görsünler ve bu gidişi sorgulasınlar. Hala bu yapının MOSSAD ile işbirliği tuttuğunu göremiyorlarsa yazıklar olsun!”