Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Binali Yıldırım, Zaman gazetesi Başbakanlık muhabiri Ahmet Dönmez’in kaleme aldığı ‘Yüzde On-Adil Düzenden Havuz Düzenine’ kitabı için savcılığa başvurarak, Dönmez’in ‘muhtemel bütün adreslerine’ baskın yapılmasını istedi. Başvuruda kitabın toplatılması, muhabirin ise bilgisayar ve akıllı telefon başta olmak üzere bütün dijital materyallerine el konulması da talep ediliyor.

Zaman’da yer alan habere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Binali Yıldırım, savcılığa başvurarak ‘Yüzde On-Adil Düzenden Havuz Düzenine’ kitabını kaleme alan muhabir Ahmet Dönmez’in ‘muhtemel bütün adreslerine’ baskın yapılmasını istedi. Mahkeme talebi onayladığı takdirde, bu muğlak ifadeye dayanılarak sadece muhabirin evi değil, akrabaları ve hatta arkadaşlarına kadar her yere baskın düzenlenebileceği belirtiliyor. Aynı zamanda baskınlarda gazeteciye ait bilgisayar, akıllı telefon ve dijital bütün materyallere el konulması talep ediliyor. Bunun yanı sıra kitabın toplatılması, tekrar basılması ve dağıtımının engellenmesi isteniyor.

Binali Yıldırım’ın talimatıyla avukat Serkan Bayram imzasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu’na verilen dilekçede şöyle deniyor: “Öncelikle şüpheli şahıs tarafından yazılmış ‘Yüzde On Adil Düzenden Havuz Düzenine’ adlı kitabının sayın müvekkilin daha fazla zarar görmesinin engellenmesi amacıyla yayınlanan kitapların toplattırılmasını ve tekrardan basım ve yayınının engellenmesi kararları alınması için Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurulmasını... Şüphelinin eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 125’inci ve 267’nci maddeleri ve TCK’nın ilgili maddelerine göre tecziyesini temin zımnında gerekli tahkikatın ve CMK gereğince arama, el koyma işlemlerinin yapılarak kamu davası açılmasını... Şüphelinin muhtemel olan adreslerinde CMK 116. maddesi gereğince arama izni alınarak arama yapılmasını, bulunan her türlü bilgisayar, akıllı telefon, dijital materyale CMK 134. maddesi gereğince el konulmasını, CMK 134. maddesinin uygulanmasını, Türk Ceza Kanunu’nun eylemine uyan maddeleri gereğince tecziyesi amacıyla kamu davası açılmasını talep zarureti doğmuştur.”

MATBAALARA GÖZDAĞI

Binali Yıldırım’ın Dönmez’e açtığı tek dava bu değil. İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne de hem gazeteci hem de kitabı basan matbaa Ana Basın Yayın aleyhine 20’şer bin liralık tazminat davaları açıldı. Ana Basın, bu nedenle kitabın ikinci baskısını da Dönmez’in yeni kitabı ‘17 Aralık-Sıfır Noktası’nı da basmaktan vazgeçti. Uzun süre yeni bir matbaa arayan yayınevi, tek tek olumsuz cevap alınca ikinci baskının piyasaya sürülmesi gecikti. Son olarak ocak ayı içerisinde sol bir yayınevinin matbaası kitapları basmayı kabul etti.

Habere göre, gazeteci Dönmez’in kitabı, ihalelerden alınan paylarla kurulan havuz düzeninin 20 yıllık geçmişini anlatıyor. Havuz düzeninin 1994 yılında belediyelerin kazanılmasıyla kurulduğu tezini işleyen kitapta, İstanbul Büyükşehir Belediyesi üst düzey bürokratlarının ‘yolsuzluk’ itirafları da yer alıyor. AKP iktidarları döneminde yapılan yolsuzlukları da kronolojik olarak derleyen çalışma, iktidar partisi ile cemaat ayrışmasının ipuçlarını da barındırıyor. İlk baskısı tükenen kitap şu an ikinci baskıda, fakat henüz piyasaya çıkmış değil. Dönmez’in ayrıca gazeteci Ufuk Köroğlu ile birlikte kaleme aldığı ‘17 Aralık-Sıfır Noktası’ isimli bir kitabı da bugünlerde piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor.

‘Yüzde On’ isimli kitapta Binali Yıldırım’ın isminin geçtiği bütün bölümler, kamuoyuna mal olmuş ve aleniyet kazanmış bilgiler. Yıldırım’ın şikayet konusu yaptığı ilk konu, 25 Aralık soruşturma dosyasına girmiş olan ‘Sabah-ATV havuzu’ iddiaları ile ilgili. Dosyada, mahkeme kararı ile yapılan dinlemeler neticesinde devletten ihale alan bazı işadamlarının para vermeye zorlandığı ve bir havuzda toplanan bu paralarla da Sabah - ATV’nin el değiştirdiği ileri sürülüyordu. İddiaya göre işadamları arasında koordinasyonu da dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım sağlıyordu.

Cumhurbaşkanı başdanışmanının mahkemeye başvurmasına yol açan ikinci konu, oğlu Erkan Yıldırım’ın 2003 yılında aldığı gemi. O dönem Vatan gazetesinde ‘Harika Çocuk’ manşeti ile kamuoyuna duyurulan Yıldırım’ın gemisi, dönemin AK Parti yöneticilerini dahi rahatsız etmiş ve istifa etmesi gerektiğine dair basın açıklamaları gazetelere yansımıştı. Binali Yıldırım’ın, oğluna gemi alması için borç veren firmaya da kıyak yaptığı ve ihalesiz bir şekilde feribot verdiği ileri sürülüyordu. Bu iddialar da o dönem medyada geniş şekilde değerlendirilmişti.
Yıldırım’ı rahatsız eden bir diğer konu da Siemens’in dağıttığı iddia edilen rüşvetlerle ilgili. Ünlü Alman teknoloji firmasının bütün dünyada rüşvetler dağıttığının ortaya çıktığı, bu çerçevede Münih Savcılığı’nın da soruşturma başlattığı ve burada ifade veren üst düzey bir Siemens yöneticisinin, Türkiye’de de ‘komünikasyon bakanına’ rüşvet verildiğini itiraf ettiği öne sürülüyordu. Bu gelişmeler, 2006 yılında medyaya yansımıştı. Başta Metin Münir olmak üzere bazı gazeteciler de o bakanın Binali Yıldırım olduğunu iddia etmişti. Ahmet Dönmez, kitabında bu haberleri kaynak göstererek iddialara yer vermişti