Eskişehir Baro Başkanı Avukat Rıza Öztekin, valilerin, savcılara ait yetkileri kullanabileceğini söyledi. Öztekin, polisin silah kullanma yetkisinin de artacağını kaydetti.

Eskişehir Baro Başkanı Avukat Rıza Öztekin, baro binasında düzenlediği basın toplantısında, kamuoyunda iç güvenlik paketi olarak bilinen düzenleme yasalaştığında Anayasa’ya aykırı bir durumun ortaya çıkacağını belirtti. Öztekin, "TBMM Genel Kurulu'na gelen ve kamuoyunda İç Güvenlik Paketi olarak bilinen düzenleme yasalaştığında, Anayasa'nın başlangıç bölümündeki kuvvetler ayrılığı, 2. maddesindeki demokratik hukuk devleti, 19. maddesindeki kişi özgürlüğü ve güvenliği, 20. maddesindeki özel hayatın gizliliği, 22. maddesindeki haberleşme özgürlüğü, 25 ve 26. maddesindeki ifade özgürlüğü, 28. maddesindeki basın özgürlüğü ve en önemlisi 34. maddesindeki toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı olmak üzere bir çok hak ve özgürlük güvenlik gerekçesiyle fiilen ortadan kalkmış olacaktır.” diye konuştu.

"HERKESİN PARMAK VE DAMAR İZİ ALINACAK"

Baro Başkanı Öztekin, düzenlemeye göre valilerin, savcılara ait yetkileri kullanabileceğini ifade ederek, "Polis, savcı kararı olmaksızın arama ve gözaltı yapabilecek. Polisin silah kullanma yetkisi artırılıyor. Yargı denetimi olmadan istihbari telefon dinleme yetkisi genişliyor ve denetim tek bir hakime veriliyor. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ait cezalar artırılıyor ve tutuklamaların önü açılıyor. Herkesin parmak izi ve damar izi alınması mecburiyeti getiriliyor. Valilerin emrine uymamanın şu anki yaptırımı Kabahatler Kanunu uyarınca para cezasıdır, düzenlemede hapis cezası öngörülüyor. Bunun gibi daha pek çok düzenleme eğer yasalaşırsa toplum çok ağır bedeller ödeyecektir.”

ÖZEL GÖREVLİ MAHKEMELER GERİ Mİ GELİYOR?

Eskişehir Baro Başkanı Avukat Rıza Öztekin, Özel Görevli Mahkemelerin (ÖGM) geri geldiğine dikkat çekerek, bu konuda şunları söyledi: "Özel görevli mahkemeler kaldırıldı ama kurulan Sulh Ceza Yargıçlığı ve buralara atanan 'özel yargıçlarla' 17/25 Aralık soruşturması sonuçsuz bırakıldı. Yani ÖGM'lerin kalktığını çok da hissetmedik. Ama yeterli gelmedi. Çünkü Sulh Ceza Yargıçlığı davaya bakamıyor, yani yargılama yapamıyor. Bu durumda özellikle Anayasal düzene karşı işlenen suçlara bakacak yine 'özel' mahkemelere ihtiyaç olacaktır. Elbette isim olarak özel görevli ya da yetkili denilmiyor. 'İhtisaslaşma' adı altında HSYK büyük illerde bir ya da bir kaç ağır ceza mahkemesini 'ihtisas mahkemesi' olarak belirleyecek ve yine kendi belirlediği yargıçları bu mahkemeler de görevlendirecek. İhtisaslaşmaya ticaret, aile, tüketici mahkemeleri gibi karşı değiliz. Ama HSYK'nın mahkemeleri ve yargıçları belirlemesi söz konusu olunca özel görevli, görevlendirilmiş mahkeme, yargıçlar döneminin yeniden başlayacağından endişeliyiz. Hukuku ve yargıyı, kurduğu totaliter sistem için bir araç olarak kullanan iktidarın özel görevli, görevlendirilmiş mahkeme ve yargıçlardan vazgeçmesi pek mümkün gözükmüyor.”

BAŞKANLIK SİSTEMİ BÖLÜNMEDİR

Eskişehir Barosu olarak ‘başkanlık’ sistemine karşı olduklarını da belirten baro başkanı Öztekin, şunları söyledi: "Başkanlık sistemi federal/federatif bir yapıdan bağımsız düşünülemez. Ülkemizin eyaletlere, özerk ve federe devletçiklere bölünmesi demek olan bu sistem şu an fiilen yaşadığımız teokratik faşizmi de hukukileştirecektir. Anayasa'nın değişmez maddeleri değiştirilmeden bu sisteme geçmek mümkün değildir. İktidar sözcüleri 2015 Genel Seçimleri'nde en büyük hedeflerinin bu olduğunu çekinmeden söylemektedirler. Yeterli çoğunluk olursa 367 ve üzeri tek başına, olmadığı takdirde kendilerine bu konuda destek vereceğinden kuşku duyulmayan ve aslında rejim karşıtlığında aynı kulvarda oldukları bir parti ile hedeflerini gerçekleştireceklerine dair kamuoyundaki algının haklı çıkmasını temenni etmiyoruz. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'e 'reklam arası' diyenler, aynı düşünceyle '100 yıllık parantez kapanacak' diyenler eninde sonunda yanıldıklarını, aslında reklam arasının kendileri olduğunu ve yine kapanan parantezin de kendi zihniyetleri olduğunu göreceklerdir. Mevcut Anayasamıza göre, yemin edip göreve gelenlerin kendilerini ve yeminlerini inkar ederek Anayasa'yı ve rejimi ortadan kaldıracak işlem ve eylemleri yaptırımsız kalmayacaktır. Hukuka ve adalete dayanmayan hiçbir sistemin, zihniyetin yaşaması mümkün değildir.”