Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, sulh ceza hakimliklerinin iktidarın sopası olarak kurulduğunu söyledi. Feyzioğlu, “Türkiye’de özel görevli mahkemelerin kaldırılmasından sonra sulh ceza hakimlikleri iktidarın adeta sopası gibi kurulmuş hakimliklerdir. Güven telkin etmemektedir. Gelin sulh ceza hâkimliklerini iktidarın sopası olmaktan çıkaralım. Bildiğimiz denenmiş kıta Avrupa’sındaki yerleşik sisteme geri dönelim. ‘Tayyip Erdoğan ceza hukuku’ yerine ceza muhakemeleri usulünün evrensel ilkelerini hayata geçirelim. Kendi isteğiyle gelmiş teslim olmuş insanın tutuklanmasına her zaman karşı çıkmışımdır." dedi.

“UMUT KILIÇ KARARI BÜTÜN VATANDAŞLAR İÇİN EMSALDİR”
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin davetlisi olarak şehre gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, gündem ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan avukat Umut Kılıç’ın tahliye haberini aldığı için mutlu olduğunu anlatan Feyzioğlu, “Ankara’da bir toplantı yapmıştık. Biliyorsunuz dava açılmıştı. Yargılama yapılacak mahkemede sıfırdan adalete güveniyoruz cümlesiyle işe girelim dedik. Bu kapsamda Umut kardeşimin vekaletini aldık, müdafi olduk. Tahliye dilekçemizde söylenen sözlerin hakaret olup olmadığı noktasında ayrıntılı bir tartışmaya girmeksizin, kaçma ve delilleri karartma tehlikesi yoktur. Bu bütün vatandaşlar için emsaldir.” diye konuştu. Bu yanlış uygulamaya karşı mahkemenin bir doğru karar vereceğini inandıklarını ve nitekim mahkemenin böyle bir karar verdiğini hatırlatan Feyzioğlu, “Biz meslek örgütleri içinde mensupları içinde en katı disiplini uygulayan bir örgütüz. Dolayısıyla bize kayıtlı bir meslektaşın nerede olduğunu biliriz. Bize söylense ben başkan olarak şahsi kefaletimi verdim, ne zaman istense avukat duruşmaya gelecektir dedim. Ben Türk adaletine teşekkür ediyorum. Yargılama sürecinde konuyu esastan inceleyeceğiz. Savunmamızı esastan yapacağız.” ifadelerini kullandı.

“HAYATIMIN HER ALANINA KAMERA SOKANLAR MÜLAKATLARI KAMERASIZ YAPIYOR”

Türkiye’deki bütün mülakatların keyfi yapıldığı algısı olduğunu anlatan Feyzioğlu, “ Mülakatından şüphe etmeyen kameraya alır. Hayatımızın her alanına kamera sokanlar mülakatı kamerasız yapıyorlarsa bu ciddi bir güven eksikliği oluşturmaktadır. Kamera istiyoruz, 2007’ye kadar kamera vardı.” dedi.

“SULH HÂKİMLİKLERİ ‘TAYYİP ERDOĞAN CEZU HUKUKU’ SİSTEMİDİR”
Sulh ceza hakimliklerinin gündeme geldiğini anlatan Feyzioğlu, Türkiye’de özel görevli mahkemelerin kaldırılmasından sonra sulh ceza hakimliklerinin iktidarın adeta sopası gibi kurulmuş hakimlikler olduğunu kaydetti. Feyzioğlu, “ Güven telkin etmemektedir. Koskoca illere bir avuç sulh ceza hakimleri verilerek ve itiraz sistemi de kendi içinde döndürülerek yani Alman hukukundan bu yana bizim kaynak kanunumuz olan Alman kanunundan bu yana 250 yıllık dönemde sulh cezanın kararına asliyede itiraz edilirken yine sulh cezanın kararını bir başka sulh cezaya itiraz edilmesi sistemi çok açık söylüyorum, siyasi iktidarın ben yaptım oldu, kendime iş yaparım sistemidir. Ben buna Tayyip Erdoğan ceza hukuku diyorum. Bu ceza hukuku yerine artık evrensel kaidelerin getirilmesi lazımdır.” ifadelerini kullandı.

Sistemin yanlış olduğunu sulh cezaların sulh cezalar arasında döndüğünü ifade eden Feyzioğlu şöyle devam etti: “Bu sistemi kaldırmalıyız. Sistemin yanlışlığını ortaya koymamız gerekiyor. Bu sistem Tayyip Erdoğan ceza hukuku. Ben buna teoride uygulamada akla mantığa uygun nasıl çözüm bulayım. Zaten sistem mantıksız. Sulh cezanın kararına asliye ceza da itiraz edilmesi gerekiyor. Fakat bunu kaldırdılar kaldırılmaya sebebini de hepimiz biliyoruz. Sulh cezalar kendi içinde dönsün ve kendi sopaları olsun diye kaldırdılar.”

“KENDİ İSTEĞİYLE TESLİM OLMUŞ KİŞİNİN TUTUKLANMASI KARŞIYIM”
Aslolanın tutuksuz yargılama olduğunu belirten Feyzioğlu, “ Gelin sulh ceza hâkimliklerini iktidarın sopası olmaktan çıkaralım. Bildiğimiz denenmiş kıta Avrupa’sında yerleşik sisteme geri dönelim. Tayyip Erdoğan ceza hukuk yerine ceza mahkemelere usulünün evrensel ilkelerini hayata geçirelim. Adamına göre hukuk yazılırsa böyle olur. Kendi isteğiyle gelmiş teslim olmuş insanın tutuklanmasına her zaman karşı çıkmışımdır. Bu haksızlıklar Balyoz’da da KCK davasında da adını bilmediğimiz bir çok davada da yapıldı."

“FAİLİ MEÇHUL DAVALARIN BATI İLLERİNE NAKLEDİLMESİ HAKSIZLIKTIR”

Feyzioğlu, faili meçhul davaların da Batı illerine nakledilmesiyle ilgili soruya da şöyle yanıt verdi: “Olayın gerçekleştiği yerde görülmesi hem delillere oluşması ve halkın izleyici olarak gelip tatmin bulması açısından çok önemi vardır. Dava gözden uzağa götürüldüğü zaman kaçırıldı diye düşünür insanlar. Bu herkese de zorluktur. Devlet avukat ve mağdurların otel ve yol masrafını karışılıyor mu? Bu haksızlıktır.”