Greenpeace İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Reşit Elçin, Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin şehit olduğu faciadan sonra bir yıl boyunca, kömürün tehlikelerini azaltmak için hiçbir adım atılmadığını söyledi.

Elçin, “Bu felaketin ardından herkes, ‘Bu felaket tekrar yaşanmamalı.’ dedi ama son bir yıl içinde benzer bir felaketi önlemek adına hiçbir somut adım atılmadı. Soma maden felaketinin ardından son bir yıl içinde Soma’ya ikinci kömürlü termik santral kurulması planlandı. Bölgenin tarım arazisine kömür santralı inşaatı planlanarak, Soma’nın alternatif gelir kaynaklarına kısıtlamalar gözetildi. Madenlerdeki güvenlik yetersizliği ve felakette birçok ölüme sebep olan rödövans sistemi hala devam ediyor ve Türkiye’nin kömür gibi kirli fosil yakıtları kullanan enerji projelerine ağırlık veren planında hiçbir değişim yok.” dedi.

Soma’da yaşananları asla unutmayacak ve sebeplerinin unutulmasına izin vermeyeceklerini belirten Elçin, “Kömür, yalnızca maden felaketleriyle can almıyor. Kömür yer altından çıkarılma, yakılma ve atıklarının depolanması başta olmak üzere her aşamasında çevreyi ve insan sağlığını tehdit ediyor. Geçtiğimiz yıl içinde, bu gerçeklerin farkında olan Soma’nın Yırca köyü halkı, madende ya da santralde çalışmak yerine tarım yapma haklarını sonuna kadar savunarak, köylerine kömürlü termik santral kurulmasına engel oldu, çünkü bütün dünyada kömür bölgelerinde yaşayan insanların bildiği ortak bir gerçek var. Kömürlü termik santraller, nereye kurulursa o bölgede milyonlarca ton taze su kaynağını sömürüyor, tarım arazisini yok ederek bölge halkını kömür işçisi olmaya mecbur bırakıyor ve ürettiği atıklarla havaya, suya, toprağa ve insan sağlığına geri alınamaz zararlar veriyor.” diye konuştu.

Elçin, yenilenebilir enerjilerin kömür gibi hem finans hem de insani maliyeti ciddi oranda yüksek olan bir enerji kaynağına karşı uygulanabilir bir seçenek olduğunu ifade etti: “Türkiye, bir dönüm noktasında. Soma’da yaşanan bu facia, çözümün temiz olması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Dışa bağımlılığı arttıran, uzun vadede pahalı, kirli ve tehlikeli olan fosil yakıtlardan uzaklaşıp yenilenebilir enerjiler ve enerji verimliliğine geçişi hızlandırmalıyız. Böylece havamız ve suyumuz temiz kalmaya devam edecek ve Soma’da yaşanan gibi trajik maden facialarının olması da engellenecektir.”

Elçin, Greenpeace’in Avrupa Birliği Yenilenebilir Enerji Konseyi ve Dünya Rüzgâr Enerjisi Konseyi ile birlikte hazırladığı "Enerji Devrimi" raporunun, Türkiye'nin 2040'a kadar elektrik ihtiyacının yüzde 85’ini yenilenebilir enerjilerden karşılayabilmesi için izlemesi gerektiği yolu gösterdiğini söyledi: “Aynı zamanda yenilenebilir enerji sektörlerindeki teknolojik gelişmeler ve ar-ge, sektöre binlerce yeni istihdam olanağı sağlıyor. Greenpeace olarak, Türkiye’nin kömürün oluşturduğu tehditten kurtulurken aynı zamanda küresel çapta daha avantajlı çıkması için bazı hedeflerin benimsenmesi gerekiyor. Yeni kömür yatırımları iptal edilmeli. 2040 yılına kadar kömür devreden çıkarılarak, elektrik üretimindeki payı sıfıra indirilmeli. Kömür sektöründe çalışan işçilerin, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi sektörlere geçişinin yapılması için bölgesel planlar hazırlanmalı. Kömüre verilen teşvikler sona erdirilip bu teşvikler yenilenebilir enerjilere kaydırılmalı ve yenilenebilir enerjilerin önündeki bariyerler kaldırılmalı. Elektrik enerjisi lisans başvurularında yerli kömür ve ithal kömür yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmeli.” diye konuştu.