Türkiye'yi hukuk devletinden uzaklaştıracak olan iç güvenlik paketine yönelik tepkiler artarak sürüyor. Tasarıyla ilgili Samsun Barosu'ndan yapılan açıklamada hukukun üstünlüğüne vurgu yapıldı. Tasarının mevcut haliyle mülki amirlere ve kolluğa geniş bir takdir yetkisi ve inisiyatif alanı tanıdığını belirten Samsun Barosu Başkanı Av. Kerami Gürbüz, "Oysa anayasal güvence altında bulunan kişi hak ve hürriyetleri yasal düzenlemelerle asla herhangi bir kamu görevlisinin inisiyatifine bırakılmamalıdır." dedi.

Son günlerde kamuoyunu fazlasıyla meşgul eden ve 'iç güvenlik paketi' olarak isimlendirilen tasarının günlük politik söylem ve değerlendirmelerin ötesinde 'anayasal devlet' tanımı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatan Gürbüz, "Anayasal devlet, tüm kurum ve kuruluşlarıyla hukukun üstünlüğünü benimseyen, insan haklarına dayanan, demokrasinin ve hukuk devletinin evrensel kurallarına uyan ve onları özümseyen devlet demektir. Ancak, demokrasinin, hukuk devletinin evrensel kurallarına uymayan ve bu kuralları özümsemeyen devlet ise anayasal değil olsa olsa anayasalı bir devlet olur." diye konuştu.

'KEYFİ OLARAK YAPILAN ARAMA VE DİNLEMELERİN YASALLIK KAZANACAK'

"Zaten tamamı hukukçulardan oluşan barolardan da bunun dışında bir değerlendirme yapması beklenemez" vurgusu yapan Gürbüz, "Kısaca amacımız muhalif bir tavır sergilemek değil, bilakis insani ve mesleki sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmektir. 43 maddeden oluşan iç güvenlik reformu tasarısı yasalaşırsa; keyfi olarak yapılan arama ve dinlemelerin yasallık kazanacağı, yargı kararı olmadan polisin kişileri 48 saate kadar gözaltına alma yetkisinin olacağı, istihbari konularda yargı merci olarak Ankara'da süper yetkili bir Ağır Ceza Hakimi'nin görevlendirileceği, vali ve kaymakama gözaltına almak için emir verme yetkisinin tanınacağı ve yine mülki amirlerin adli soruşturmada fiilen savcıların üzerinde yetkili hale geleceği, adeta savcılık makamının by-pass edildiği toplamda 21 kanunda değişiklik yapacak bir torba kanun hayatımıza girecektir. Tasarının bu haliyle mülki amirlere ve kolluğa geniş bir takdir yetkisi ve inisiyatif alanı tanıdığı tartışmasızdır. Oysa anayasal güvence altında bulunan kişi hak ve hürriyetleri yasal düzenlemelerle asla herhangi bir kamu görevlisinin inisiyatifine bırakılmamalıdır." dedi.

Siyasi ve sosyal sorunlara siyasi ve sosyal araçlar ile çözüm aranması gerektiğini vurgulayan Baro Başkanı Gürbüz, "Ağırlaştırılmış polisiye önlemler, uzun vadede hukuk devleti olarak kullanılan kavramın karşıtı olan polis devletine doğru gidişat için zemin oluşturur. Polis ile vatandaş karşı karşıya geldiğinde ise bunun yan etkileri çok ağır olur" şeklinde konuştu.