Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili ve İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken, kendilerinin masadan kaçan taraf olmadığını belirterek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bu saray darbesini topyekun bir tasfiye konsepti ile çatışma, kaos ve savaş gündemi üzerinden belli ki Türkiye halklarına dayatmaya çalışmaktadır. 7 Haziran'da halktan alamadığı onayı savaşla, çatışmayla, kaosla, kanla, korkuyla yeniden halklarımızın önüne getirme ve zorla kendi darbe pratiğini meşrulaştırma içindedir.” dedi.

HDP Grup Başkanvekili ve İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken, Bursa’da açıklamalarda bulundu. HDP Bursa il binasında düzenlenen basın toplantısına İdris Baluken’in yanı sıra, Bursa milletvekili Asiye Kolçak ve il başkanı Yüksel Akgün katıldı.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Bursa’da düzenleyecekleri halk toplantısı öncesi yaşanan çatışmalara yönelik açıklamasında, “Maalesef ülkemiz ve genel olarak bölgemiz çok sancılı, yakıcı bir gündemle karşı karşıya, neredeyse her gün cenazelerin kalktığı, her gün genç bedenlerin toprağa verildiği, her gün anaların ağladığı çok ağır bir siyasi tabloyla karşı karşıyayız. Bir topyekun savaş konseptiyle karşı karşıyayız ve bu topyekun savaş konseptine karşı bir topyekun barış direnişi partimiz tarafından Türkiye’nin dört bir tarafından hayata geçirilmiş durumda.” dedi.

TOPYEKUN SAVAŞ KONSEPTİ KARARI 30 EKİM 2014 MGK’SINDA ALINDI

Topyekun savaş konseptinin devreye konduğu günden itibaren çatışmasızlık sürecinin kim tarafından bozulduğunun halktan saklandığını anlatan İdris Baluken, şunları söyledi: “Aslında bu topyekun savaş konsepti 30 Ekim 2014 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ile hayata geçirildi. Cumhuriyet tarihinin en uzun MGK toplantısı yapıldı ve yaklaşık 10,5 saat sürdü ve bu toplantı sonunda yapılan açıklamalar incelenirse önümüzdeki dönemin nasıl geçeceğine dair planlamalar orada kararlaştırıldı. Yine bugün kendisini sarayda başkomutan ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan da ilk kez o Milli Güvenlik Kurulu'nda o toplantıya başkanlık yapmıştı. O toplantıdan sonra da bu savaş konseptini hayata geçirecek olan pratik bir takım somut adımlarda o tarihte hayata geçirildi.”

O toplantıdan hemen sonra hayata geçirilen ‘İç Güvenlik Yasası'nın’ bunun temelini oluşturduğunu anlatan Baluken, “Aslında 7 Haziran seçiminden önce bu topyekun savaş konseptinin fragmanın izledik. 7 Haziran seçimiyle de beraber AKP hükümeti çok kanlı bir savaş filmini Milli Güvenlik Kurulu'nda senoryosu hazırlanmış şekilde şu anda bütün ülkemizin, bütün halklarımızın gündemine getirmiş durumdadır.” dedi.

Kendilerinin asla masadan kaçan taraf olmadığının altını çizen HDP’li İdris Baluken, şöyle devam etti: “Bizler çözüm sürecindeki ısrarımızı 28 Şubat darbesinin yıldönümünde Dolmabahçe mütabakatı ile 10 maddelik bir demokrasi manifestosuna dönüştürdük. Dolmabahçe mutabakatından hemen sonra 10 maddede somut adımların atılması ile ilgili hükümet karşı karşıya geldi. Bu mütakabakta belirlenen somut adımlar atılmış olsaydı muhtemeldir ki Mart ayı içinde PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı 30 yıllık bir silahlı mücadelesini tamamen devre dışı bırakacağı ve demokratik, siyasi bir mücadeleyi önceleyeceği bir kongre toplantısı yapılacaktı ve bunun çağrısı da İmralı’da bulunan Öcalan tarafından Mart ayı içinde kamuoyuna ifade edilecekti. Ama maalesef hükümet Dolmabahçe mutabakatından sonra somut adımlar atmadı ve mütabakatı boşa çıkaracak bir takım yaklaşımları önümüze getirmeye çalıştı.”

AK Parti hükümetin 7 Haziran seçiminde halkın verdiği mesajı anlamadığını ifade eden Baluken, şöyle konuştu: “Ama maalesef 8 Haziran sabahından itibaren tek başına iktidar olamayan, başkan olamadığı için büyük bir öfkeye kapılan bu anlamda da halk iradesini boşa çıkarmaya çalışan bir sivil darbe süreci ve o sivil darbe sürecinin sonunda da topyekun tasfiye konsepti bütün ülkemize ve halkımıza dayatıldı. Dün Rize’de yaptığı açıklama açık bir şekilde bu saray darbesinin bir itirafı niteliğindedir. Türkiye’de fiili olarak yönetimin değiştiğini söylemek, 7 Haziran seçiminde ortaya çıkan iradeyi esas almadığını söylemek, bu konuda bu fiili darbe sürecini meşrulaştıracak olan anayasal bir takım düzenlemeleri talep etmek 8 Haziran'dan itibaren HDP’nin söylediği saray darbesi söyleminin ne kadar haklı olduğunu üzülerek söylemek, belirtmek ki bugün Türkiye ve dünya kamuoyuna açık şekilde göstermiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu saray darbesini topyekun bir tasfiye konsepti ile çatışma, kaos ve savaş gündemi üzerinden belli ki Türkiye halklarına dayatmaya çalışmaktadır. 7 Haziran'da halktan alamadığı onayı savaşla, çatışmayla, kaosla, kanla, korkuyla yeniden halklarımızın önüne getirme ve zorla kendi darbe pratiğini meşrulaştırma içindedir.”

Operasyonların bir an önce durdurularak çözüm ve müzakere masasına geri dönülmesini isteyen İdris Baluken, “HDP olarak bu gün barış bloğa dinamikleri ile beraber yaptığımız bu çift taraflı çağrılara KJK ve PKK yönetimi cevap verip çatışmasızlığa hazır olduklarını, ateşkese hazır oldukların ve bunun için operasyonların durması ve müzakerelere dönülmesini açık bir şekilde ifade etmişlerdir. Bu gün çağrı saraya ve AKP hükümeti üzerinde yoğunlaştırılmalıdır.” şeklinde konuştu.

'Sağlık Bakanı'nın PKK ile IŞİD’i aynı kefeye koyduğunun' hatırlatılması üzerine ise HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, şu cevabı verdi: “Bunu bir tek Sağlık Bakanı ve AKP hükümeti dillendiriyor ve böyle bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Ama bütün dünyada IŞİD denince, El Nusra denince, Ahram El Şam denince Erdoğan ve AKP akla geliyor. Böyle bir özdeşleşme süreci bütün dünya kamuoyunda bitmiş durumda. Zaten pratiği ile de bu anlayışı devam ettirdiğini AKP hükümeti ortaya koyuyor. Bakın 6 yaralı YPG’li tutsağın Cilvegözü sınır kapısından El Nusra ve ona bağlı çetelere teslim edilmesi şu anda Avrupa ve dünyada en önemli gündem maddelerinden biri. Biz de HDP olarak çok kapsamlı bir dosyayı hazırlayıp çok büyük bir uluslararası diplomasi çalışması başlatmayı planlıyoruz.”