Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili Saadet Becerikli, Suruç’ta meydana gelen patlamada güvenlik zafiyeti olduğunu belirterek, polis muhabirlerinin olay yerinde olmayışının düşündürücü olduğunu söyledi.

HDP Batman Milletvekili Saadet Becerikli, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde yaşanan bombalı saldırı olayıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Bu patlamaya sebep olan veya zemin hazırlayanların artık aklını başına toplaması gerektiğini ifade eden Becerikli, “Artık akıllarını başlarına toplamaları gerekiyor. Kimse bizim sabrımızı sınamasın. Adalet, barış ve demokrasi felsefemizden vazgeçmeyeceğiz. Ama sabrımızı taşırırlarsa savaşsa savaş ki bu en son seçeneğimizdir. Ölümlerin yaşanmasını istemiyoruz. Ama dayatılırsa sabrımızı sınarlarsa, 6-7 Ekim olaylarında gördünüz, insanlar nasıl sokağa çıktı. Yine böyle olursa durulmayacak. Türkiye’yi yönetenlerin kişisel hırsı, Türkiye’yi Suriye’ye benzetmeye götürecektir.” diye konuştu.

“CANLI BOMBAYA GÖZ YUMULDU”

Suruç’ta yaşanan patlamada güvenlik zafiyeti olduğunu dile getiren HDP’li Becerikli, “Bir nefes alsak işlerine gelmeyen nefesimizi kesmek için tüm güçlerini kullanıyorlar. Oraya giden gençler didik didik aranmış, gözaltına alınmaya çalışılmış ama ne yazıktır ki canlı bombanın orada olacağını tespit edememişler. Orada güvenlik zafiyeti olmasa canlı bombanın kitle içerisine girmesi mümkün değildir. Normal şartlarda yapılan bir basın açıklamasında onlarca polis muhabiri olur. Ne yazık ki basın açıklaması yapıldığı sırada tek polis muhabiri yoktu. Bu da düşündürücüdür. Hiçbir zaman polissiz bir basın açıklaması yapılmaz. Ciddi anlamda bir güvenlik zafiyeti olduğunu düşünüyorum. Canlı bombanın kitle içerisine girilmesine göz yumulduğunu düşünüyorum.” dedi.

“DEVLETİN GÜVENLİĞİNE GÜVENMİYORUZ”

Devletin güvenliğine güvenmediklerini dile getiren Becerikli şunları kaydetti:
“Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın bir çağrısı oldu. Kendi güvenliğimizi zaten alacağız. Ama onların havuz medyasının çarpıttığı gibi silahla kalkıp kendi güvenliğimizi oluşturacağımız gibi değil. Her birey, her kurum, partimiz ve örgütümüz kendi güvenliğini sağlamak zorundadır. Çünkü biz devletin güvenliğine güvenmiyoruz.”