Evet, İstanbul'umuzun Fethinin 560 Yıl Dönümü Kutlu Olsun. Fethi Gerçekleştiren Kutlu Ecdad'a selam Olsun. Selam sana Ey Büyük Fatih, Selam size Ey Fatih'in Askerleri. Bundan 6-7 sene önce kaleme alıp da, birinci şiir kitabımın 28 ve 29. sayfalarında yer verdiğim Feth-i İstanbul şiirini, İstanbul'umuzun Fethinin 560. yılı dolayısıyla siz değerli okuyucularıma sunmak istedim. Aşağıdaki şiirimde kısa kısa mesajlar var. Ancak asıl mesaj gençleredir. Gençler, İstanbul'a sahip çıkın ve Ayasofya'yı açın. Ayasofya camii olarak açılırsa, gülecektir, aksi hâlde hep mahzun kalacaktır. Ayasofya açılırsa insanımız huzur bulacaktır. Ayasofya elbet birgün camii olarak açılacaktır. İşte o zaman vatanımıza Nurlar saçılacaktır. Sözü uzatmaya gerek yok, şiir kısa ve öz olarak her şeyi anlatıyor. Anlayana selam olsun. FETH-İ İSTANBUL Bir Genç Sultan vardı, bir Genç Sultan vardı, İkinci Murad Han'ın oğlu, dünyalar ona dardı. İstanbul şuuruna, daha bir çocukken vardı. Sevdaya dönüştü şuur, alev alev benliğini sardı. Taht'a geçtiğinde, aklı-fikri, yalnız bir yerdeydi, Yoktu artık kendinde, ne gökte, ne de yerdeydi. “Ya Bizans beni alır, ya ben Bizans'ı” der dururdu. Kâlp atışları gün geldi, en yüksek zirveye vurdu. Öyle gerildi ki, boşalmalıydı artık ok yaydan. Atını denize sürdüğünde, nisandı aylardan. Bir büyük kuşatma ki, elli üç gün sürecek. Asırlarca bekleyen Aya Sofya, artık gülecek. Mayıs'ın yirmidokuzu, sabahına uyanır İstanbul. Mayıs'ın yirmidokuzu, felahına uyanır İstanbul. Mayıs'ın yirmidokuzu, Talihine kavuşur bir kent. Mayıs'ın yirmidokuzu, Fatihine kavuşur bir millet. Çağ açan o Sultan, Aya Sofya'dan girer içeri. Arkasında azamet timsâli binlerce yeniçeri. Bu sevinci beş asır yaşar Aya Sofya, dolu dolu. Günün birinde kapanır, artık Mabedimin yolu. Şimdi Aya Sofya sessiz, geçen günleri özler. Nur yüzlü gençlere bakar da, yiğidini gözler. Feth-i İstanbul demek, büyük deha ve kan-ter demek”¦ Feth-i İstanbul Demek, Ayasofya ve zafer demek”¦