Kahramanmaraş oluşturulan ve yaklaşık doksanın üzerinde vakıf ve derneğin katılım sağladığı Kahramanmaraş platformu bu gün saat 11.30 da özel idare binası önünde bir araya gelerek Doğu Türkistan'daki Müslümanlara Çin Hükümetince yapılan ve insanlık onuruna yakışmayan bu zulmü kınamak için bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına yaklaşık 150 kişi katıldı. Basın açıklaması, platformun dönem sözcülüğünü yapan İnsani Yardım Derneği'nden Avukat Yusuf BÜLBÜL tarafından okundu. Sık sık kesilen konuşma arasında Çin hükümeti aleyhine sloganlar atıldı. Basın açıklamasının sonunda Memur-Sen il başkanı Sayın Abdurrahman ACER tarafından Çin mallarından olan saat ve oyuncakların ayaklar altında kırılması gerçekleştirildi. Daha sonra dağılan topluluk Ulu Camiinde kılınan öğle namazından sonra tüm cemaatle birlikte DOĞU TÜRKİSTAN'DA şehit edilen Müslümanlar için gıyabi cenaze namazı kıldılar. KAHRAMANMARAŞ PLATFORMU BASIN AÇIKLAMASI Bugün burada Kahramanmaraş Platformuna üye sivil toplum örgütleri olarak, zalim Çin devletinin Doğu Türkistanlı kardeşlerimize uyguladığı sistematik devlet terörünü, vahşi soykırım ve asimilasyon politikalarını bir basın toplantısıyla protesto etmek amacıyla biraraya gelmiş bulunuyoruz. Bilindiği üzere 5 Temmuz Pazar günü Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi şehrinde başlayan gösteriler sırasında yüzlerce Uygur Türkü, Çin devleti tarafından acımasız, vahşi ve barbar bir şekilde katledilmiştir. Bu bir devlet terörüdür ve bu terör hala devam etmektedir. Bundan daha üzücü olanı ise, uluslararası kamuoyunun bu olaylar karşısındaki kahredici sessizliğidir. Yaşanmakta olan bu insanlık dramı ve bu dram karşısında uluslararası toplumun sessizliği bizlerin yüreğini sızlatmaktadır. Çin devletinin uyguladığı bu terör ve sindirme politikası aslında yeni bir olay değildir. Doğu Türkistan'da yaşayan 35 milyon Uygur Türkü 100 yılı aşkın bir süredir Çin işgali ve zulmü altında ezilmektedir. Son 60 yıldır ise Uygur Türklerine uygulanan bu zulüm, sistematik bir şiddete, etnik, dini ve kültürel bir soykırıma dönüşmüştür. Tüm dünyanın gözü önünde Müslüman Uygurlar hunharca katledilmektedir. Dünya bu katliama sessiz kaldığı müddetçe de terörist Çin devleti katliamlarına devam edecektir. Resmi kaynaklar aksini söylese de, şu ana kadar Çin'in katlettiği insan sayısı 3000'i bulmuştur. Doğu Türkistan'daki kardeşlerimiz ne yazık ki, Endülüs'teki Müslümanlar gibi toptan bir soykırımla karşı karşıyadır. Sürgün cezaları, zorunlu kürtaj politikaları, eğitim ve sağlık hizmetlerinin engellenmesi, ekonomik ambargo, işgücü sömürüsü, nükleer denemelerde bölge halkının kobay olarak kullanılması, din ve düşünce özgürlüğünün yasaklanması gibi insanlık dışı uygulamalarla, bölge halkı yıllardır dini, etnik ve kültürel bir soykırıma tabi tutulmaktadır. Yarım asrı aşan bir süreden beri Doğu Türkistan'da yaşayan müslümanları çoluk, çocuk, genç, yaşlı kadın, erkek, suçlu, suçsuz ayrımına tabi tutmaksızın öldüren, asimile eden, göçe zorlayan Çin hükümetine karşı başta ABD , AB ülkeleri ve Birleşmiş Milletler Örgütü olmak üzere, duyarsız kalan uluslararası toplumu, insan hakları savunucularını, müslüman ülkelerin devlet başkanlarını da ayrıca kınıyor ve bu insanlık dramına karşı biran önce harekete geçmeye çağırıyoruz. Türkiye'ye de uluslararası alanda her zamankinden daha fazla görevler düşmektedir. Doğu Türkistan Türkiye'nin tarihi sorumluluğu altındadır. Başta BM Teşkilatı, uluslararası kurum ve kuruluşlar, özellikle üyesi bulunduğumuz Güvenlik Konseyi acil olarak toplantıya çağrılmalı, kalıcı ve etkili çözümler üretilmelidir. Türkistan'dan Türkiye'ye sığınanlar, Çin ya da üçüncü ülkelere asla teslim edilmemelidir. Söz konusu kıyım BM gündemine taşınmalı, Çin hükümeti, BM nezdinde soykırım yaptığı konusunda protesto edilmelidir. Ticari antlaşmalar gereği Çin'den ithal edilen malların girişi engellenmeli ya da gümrük vergileri artırılarak girişi zorlaştırılmalıdır. Çin Hükümeti ile geçmiş koalisyon hükümetleri döneminde 23 Aralık 1998 tarihinde çıkarılan, Doğu Türkistan'la ilgili her türlü yardım faaliyetlerini engellemeye yönelik, Türkistanlıları dünyada yalnızlaştıran 36 sayılı Başbakanlık Genelgesini'nin acilen kaldırılması yönünde de hükümet yetkililerini uyarıyoruz. İslam Konferansı Örgütü de bütün İslam ülkelerini Doğu Türkistan için bir araya getirmelidir. Çin malları ve Çin'de üretilen mallar tüm İslam ülkelerinde BOYKOT edilmelidir. Doğu Türkistan uluslararası medyaya açılmalı, uluslararası gözlemciler, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, siyasi partiler ve kanaat önderleri Doğu Türkistan'a gitmelidir. Türk milletine büyük görevler düşmektedir. Her zaman olduğu gibi mazlumlar ve mağdurlar için yine öncü bir ses olmalıyız. Gazze için göstermiş olduğumuz tepkinin aynısını, hatta daha fazlasını Doğu Türkistan için de aynı şekilde göstermek zorundayız. İşte bizler 50'ye yakın gönüllü sivil toplum örgütünün bir araya geldiği Kahramanmaraş Platformu olarak; dünyanın gözleri önünde cereyan eden bu soykırımın, vahşetin ve her türlü insanlık dışı uygulamaların sona ermesi için vicdanı, aklı, gücü ve yetkisi olan herkesi, Doğu Türkistan'daki kardeşlerimiz özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşana kadar; sessiz kalmamaya, elimizle, dilimizle ve kalbimizle tepki göstermeye, yardım etmeye, Çin mallarını ve Çin zulmünü boykot etmeye davet ediyor, bütün zalimleri, vahşileri ve barbarları şiddetle kınıyoruz. KAHRAMANMARAŞ PLATFORMU Adına Dönem Sözcüsü Av. M.Yusuf Bülbül [URL=http://www.haber46.com.tr/gallerydetails.asp?id=540#]KAHRAMANMARAŞ PLATFORMUNDAN DOĞU TÜRKİSTANDAKİ MÜSLAMANLARA DESTEK MİTİNGİ | FOTOGALERİ[/URL]