Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği başkanlık sistemini ‘istibdat dönemi’ne benzetti. Kalaycıoğlu, “Türkiye’de demokrasi olarak bir başkanlık sistemi istenmiyor. Referandumla, direk halkla, Meclis’i es geçerek, kendini de imparator ilan edecek. Bonapart’ın yaptığı gibi yönetsin. Nereye gideceksek gideriz. Onlara ne olduysa bize de o olur. Bu yolun sonu savaştır.” dedi.

Bilim Akademisi tarafından Beyoğlu’nda bir otelde ‘Türkiye’de Başkanlık Sistemi
ve Demokrasi’ konulu panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile Prof. Dr. Yılmaz Esmer katıldı.

Panelde başkanlık sistemi üzerine konuşma yapan Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği başkanlık sistemi modelinin Türkiye’de uygulanamayacağını anlattı. Meclis’in devreden çıkarılarak referandumla başkanlık sisteminin getirilmek istendiğini belirten Kalaycıoğlu, “Eğer merkezi bu kadar güçlü tutma durumundaysanız merkezde birtakım düzenlemelerin çok daha önemli olduğu bir sistemi göz önünde bulundurmanız gerekir. Böyle bir sistem başkanlık sistemi değil. Başkanlık sisteminde kilitlenme rizikosunu peşinen kabul edeceksiniz. Nasıl kuracaksınız neyin üzerine inşa edeceksiniz bu sistemi? Onun için demokrasi olarak bir başkanlık sistemi istenmiyor. Türkiye’de bir istibdat rejimi olarak başkanlık sistemi isteniyor. Bunu popüler oyla istiyor. Bonapart’ın 1799’da yaptığı, referansı yanlış. Osmanlıyı değil Bonapart’ı referans alması gerekiyor. Referandumla, direk halkla, Meclis’i es geçerek, kendini de imparator ilan edecek. Bonapart’ın yaptığı gibi yönetsin. Nereye gideceksek gideriz. Onlara ne olduysa bize de o olur. Bu yolun sonu savaştır. Savaşın sonucunda da ne olacağı gayet açık. Girerseniz bu yola ağır bir bedel ödersiniz. Bu yönde oy veren herkes de peşinen satın almayı kabul eder. Dolayısıyla rizikolar bunlar. İstiyorsanız bu rizikoya katlanmayı buyurun katlanın. Şunu da kabul etmek lazım. Kuvvetler ayrılığı bir şekilde uygulanmıyor. Çok farklı şekillerde uygulanıyor.” ifadelerini kullandı.

‘İNGİLTERE’DE YARGI BAĞIMSIZLIĞI MÜKEMMEL ÇALIŞIYOR’

İngiltere’deki sistemden örnek veren Kalaycıoğlu şöyle devam etti: “Tarihsel süreç kültürü de belirliyor. Belirleyen temel tarihin getirmiş olduğu sonuç. Şimdi bu kurumlar İngiltere’de farklı şekilde çalışıyor. İngiltere’deki denge ve denetimi sağlayan temel unsurlardan bir tanesi siyasi partinin kendisi. Aynı zamanda yargının bağımsız olması. Yargı bağımsızlığı mükemmel çalışıyor. Ama yazılı bir anayasa yok. Anayasa yargısı da yok. Yavaş yavaş o yola girdiler. İngiliz sistemi de değişiyor. Oradaki temel varsayım şudur; İngiltere’de parlamento halkın yokluğunda halktır. Onun için yazılı anayasa yoktur. Parlamentonun temel işlevi budur. Parlamento üstünlüğüne dayanan bir modelleri var. Kuvvetler ayrılığının Türkiye’de işlememesinin nedenleri arasında halktan gelen tepkinin son derece zayıf olmasıdır. Halkın demokrasi ile temel bağlantısı oy vermeden ibarettir. Demokrasi o zaman çalışmıyor. Problem burada.”