Kocaeli Barosu Başkanı Sertif Gökçe, 17-25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu soruşturan savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara, Mehmet Yüzgeç ve Muammer Akkaş ile Hakim Süleyman Karaçöl'ün meslekten ihraç edilmesine tepki gösterdi. Gökçe, "Kısa istikballeri için bunu yapan ve Türk hukuk sistemini bu kadar katleden insanların gelecekte ne çocuklarına, ne yakınlarına, ne de bu ülkeye hesap veremeyecekler. Türk hukuk tarihine kara leke olarak geçecekler." dedi.

Gökçe, yaptığı açıklamada, savcıların meslekten ihraç edilmelerini sert bir dille eleştirdi. Gökçe, şöyle devam etti: "Biz bu saatten sonra HSYK'nın verdiği hiçbir kararın hukuki olduğuna inanmıyoruz. Çünkü HSYK hükümetin bir kurumu. Hükümetin talimatıyla çalışan bir kurum. Hatta İstanbul'daki iki hakimin görevden alınmasında gecikmeden dolayı özür dileyen bir HSYK'nın bu saatten sonra vereceği bütün kararlar tartışmalıdır. Hukuki değildir. Bu kararda olduğu gibi. 3 sene öncesine kadar HSYK'nın ve Türkiye'nin göz bebeği olarak görülen savcıların 3 sene sonra 'vatan haini' imiş gibi ilan edilerek meslekten ihraç edilmesi bence kamu vicdanını zedelemiştir. Buna hiç kimse de inanmayacaktır. Çünkü bu saatten sonra Türkiye'deki bu yargılamaların, özellikle HSYK'nın işlemlerinin tamamının siyasi olduğunu, hiçbir şekilde hukuki mevzuata göre yürüdüğüne inanmıyoruz. Hiç kimse de inanmıyor, kendileri de inanmıyor. Türk hukuk sistemi olağanüstü bir halden geçiyor. Türk hukuk sistemi tamamen çökertilmiştir. Bunlarda onun sonuçlarıdır. Bedellerini çok ağır ödüyoruz. Gelecek dönemlerde bu ödenecek. Ama her zaman söylediğimiz gibi kurtuluş ve tek çarenin hukukun normalleşmesidir. Bunun da bu şekilde olacağı konusunda umudumuzu halen koruyoruz."

"ORTA ÇAĞDAKİ ENGİZİSYON MAHKEMELERİ GİBİ TALİMATLA KARAR VEREN HAKİMLER..."

Gökçe, yargıçların vicdanlarına göre değil, talimatla karar verdiğini ifade etti. Gökçe, şunları kaydetti: "Vicdanına göre, hukuka göre karar vermeyip, iktidarın memuruymuş gibi bugün karar veren özellikle Sulh Ceza Hakimi ve HSYK'nın vicdanlarının rahat olmadığını ve ülkeye en büyük kötülüğü onların yaptığını düşünüyorum. Kısa istikballeri için, kısa gelecekleri için bunu yapan ve Türk hukuk sistemini bu kadar katleden insanların, gelecekte ne çocuklarına, ne yakınlarına, ne de bu ülkeye hesap veremeyeceklerdir. Türk hukuk tarihine kara leke olarak geçeceklerdir. Bugün Sulh Ceza Hakimlerinin hakim olduklarına bile herkesin şüphesi var. Bunlar orta çağdaki engizisyon mahkemeleri gibi talimatla karar veren hakimler olduğuna herkes hem fikir. Artık aleni ve açıklar. Bu kadar net. Olağanüstü halden geçiyoruz. Her şey normalleşti. Her şeyi normal gibi karşılıyoruz. HSYK, Sulh Ceza Hakimleri, bir kısım hakimler de buna alet oluyor. İşin acı tarafı yargının bir kısmı, yargının öbür kısmının eliyle yapılıyor bu iş. O daha acı. Kendi arkadaşlarının ihracını isteyen de bir yargıç. Kendi arkadaşlarının tutuklanmasını isteyen ve tutuklayanlar da yargıç. Bu kadar yargının ikiye bölündüğü, aynı mahkemede, aynı adliyede görev yapıp da birisi hakkında soruşturma açan, tutuklama kararı veren bir yargının bu saatten sonra aynı adliye çatısı altında çalışmalarının ne kadar sakıncalı olduğunu siz düşünün. Çok vahim durumlar. Yargı da kendi içerisinde ikiye, üçe bölündü. Çok ciddi anlamda siyaset bulaştırıldı yargıya. Tarihte hiçbir zaman böyle olmamıştı."