Aktif Eğitim-Sen Aydın İl Temsilcisi Ömer Küçükgüldal, yetkili sendikanın, üyelerinin haklarını koruyamadığını ve alamadığını iddia etti. Sendika ile hükümet yetkililerinin, ahbap çavuş ilişkisinde olduğunu savundu.

Sendikaların işverenin değil, öncelikle temsil ettiği çalışanların haklarını savunan ve birbiriyle dayanışma içerisinde olması gereken sivil toplum kuruluşları olması gerektiğini ifade eden Küçükgüldal, “Milyonlarca memur adına hükümetle pazarlık masasına oturan yetkili sendika ile geçici hükümet arasında, geçtiğimiz yıllarda da izlediğimiz 'ahbap çavuş7 adlı tiyatro oyununun, dostlar alışverişte görsün adlı yeni bir perdesini daha izledik. Yetkili sendika Memur-Sen 2016 yılı için yüzde 16, 2017 için yüzde 14+seyyanen zam (taban aylığa 150 lira)+enflasyon farkı+refah payı gibi taleplerde bulunmuş, diğer maaş kalemlerinde istedikleri oran da hesaplandığında, iki yıl için istenen maaş zammı toplamda yüzde 50 oranını geçmiştir fakat her nedense bir anda 2016 için yüzde 11, 2017 için yüzde 7 gibi çok küçük bir meblağa imza atılmıştır. Geçici hükümetle birlikte yine milyonlarca memurun kaderiyle oynanmış, memurun iki yıl boyunca çoluk çocuğuyla birlikte yiyeceği nafakasının hakkına girilmiştir. Yaşanan bu komedinin ardından kamuoyunda, acaba yine birilerine bilmediğimiz sözler mi verildi şeklinde bizlerde endişelere yol açılmıştır.” dedi.

Memurun, 2014-2015 yılında da aynı sendikanın yaptığı anlaşmayla kaybettiğini söyleyen Aktif Eğitim-Sen İl Temsilcisi Küçükgüldal, “Son iki haftada sadece döviz ve altındaki fiyat artışından kaynaklı alım gücü kaybını bile karşılamayacak seviyede, göstermelik bir zam teklifine imza atılmıştır. Millet olarak başımıza ne geldiyse 'mış' gibi yapmaktan gelmektedir. Yetkili sendika tarafından öğretmenlerin nöbet ücreti, eş yardımı, çocuk yardımı, sendika ikramiyesi, gelir vergisi kaybının önlenmesi, kamu görevlilerine siyaset yasağının kalkması ve benzeri teklif ettikleri konuların birçoğunda istedikleri gibi bir anlaşma sağlanamadığı halde kendilerinin, adeta yüzde 100'e yakın başarı elde etmiş gibi medyada zafer naraları attıklarını görüyoruz. Ülkemizde 2002 yılında yüzde 34 olan en zengin yüzde 1’lik kesimin milli gelirden aldığı pay her geçen gün artarak bugün yüzde 54’leri geride bırakmış, bunun karşılığında nüfusun geri kalan yüzde 99’luk kesiminin aldığı pay, yüzde 66’dan yüzde 46’ya gerilemiştir. OECD ülkeleri arasında Meksika’yla birlikte doğrudan ve dolaylı olarak yoksul kesimden en çok vergi alan ülkeyiz. 2004 yılında işçi, memur ve esnafın oluşturduğu yoksul kesimin milli gelirden yeterince pay alamadığının farkında olduğunu ancak bunun yakın zamanda telafi edileceğini söyleyen siyasiler, hala iktidarda yer almaktadır fakat durumun her geçen gün daha da kötüye gittiğine şahit olmaktayız. Biz sendika olarak her zaman çalışanların ortak sorunlarında, sendikaların birlik ve beraberlik içerisinde olması gerektiğini ifade ettik, bu konuda gayret gösterdik, bizlere yapılan tekliflere de her zaman olumlu karşılık vermeye çalıştık, böyle de olmalıydı. Halen açlık sınırında çalışan devlet memurunun, işvereni olan devletten hakettiği adil gelir payını alabilmesinin tek yolu da birlik ve beraberlikten geçer diye düşünüyoruz. Bütün bunlar için hiçbir siyasi, ideolojik, etnik vb. yapının koşulsuz yanında ya da karşısında olmayan bir sendikal anlayışın yetkili olması gerekecek. Bu yüzden Aktif Eğitim-Sen ailesi olarak milletimize, meslektaşlarımıza ve öğrencilerimize karşı sorumluluğumuzun gereği olan ilkeli mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir.” şeklinde konuştu.