Doç. Dr. Korkmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 180 kilometrelik alanda peş peşe bulunan 3 gölün bir zamanlar göçmen kuşların uğrak yeri olduğunu ancak 1950'den sonra başlatılan kurutma çalışmalarıyla birlikte bu göllerin kısa süre yağan yağmurların dışında adeta yok olduğunu söyledi. Korkmaz, 3 gölün belirli bölümünde model oluşturulması amacıyla çalışma yaptığını, bunu ilgililere sunduğunu belirterek, kurutularak yok edilen, kıtalararası öneme sahip sulak alanların birer modelinin yeniden oluşturularak bölge için jeostratejik öneme sahip kullanılabilir su kaynaklarının yeniden korunmuş olacağını bildirdi. Amik Gölü'nün 1954'te kurutulmaya başlandığını söyleyen Korkmaz, şöyle konuştu: ''Amik ve Gavur göllerinin arasında kalan Emen Gölü ise 1952-1958 yıllarında kurutma çalışmalarından nasibini aldı. Yine Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesinde bulunan Gavur Gölü de aynı dönemde kurutulmaya başlandı. Her üç sulak alan kurutma öncesi kendilerine yeterli ve iyi işleyen ekosisteme sahiplerdi. Bu ekosistemler varlıkları süresince insanları kendilerine çekmişler ve ekosistemin bir parçası haline getirmişlerdir. Aynı zamanda insanların bu ekosistemlerden yararlanma şeklinde belirleyici olmuşlardır. Çevrelerindeki insanlara kara avcılığı, balıkçılık, tarım, hayvancılık, saz ve kamış kesimi, su kaynakları ve ekoturizm gibi sosyoekonomik imkanlar sunmuşlardır. Aynı zamanda bulundukları ovaların iklimini stabilize etmiş, su rejimi ve dengesini korumuşlardır.'' Bu sulak alanların Afrika'dan başlayıp kuzeyde Avrupa ve Asya'ya doğru olan kıtalararası kuşların göç yolu üzerinde olduğunu belirten Korkmaz, şunları söyledi: ''Bu üç göl de kuşların konakladığı ve dinlendiği önemli birer istasyon görevini yerine getirmekteydi. Bu nedenle söz konusu sulak alanlar yerli ve yabancı türlerden oluşan zengin kuş popülasyonuna sahipti. Antakya-Kahramanmaraş grabeninde 1968 yılının ocak ayında 900 bin, 1969 yılının ocak ayında 101 bin kuş sayılmıştır. Graben alanındaki sulak alanların kurutulmasıyla Amik Gölü'nden 31 bin hektar, Emen Gölü'nden 2 bin 200 hektar, Gavur Gölü'nden 4 bin 703 hektar tarım arazisi elde edilmiştir. Kurutma sonrası kazanılan bu toprakların bir kısmı köylülere verilerek toprak sahibi olmaları sağlanmıştır.'' -Sulak alanlara küçük model- Kurutulan sulak alanların geri dönüştürülmesinden ziyade onların küçük işleyen modellerinin oluşturulmasının ve bunların sürdürülebilir yönetim anlayışıyla değerlendirilmesinin daha sağlıklı bir yaklaşım olacağına işaret eden Korkmaz, şöyle konuştu: ''Oluşturulacak model alanlar, her sulak alanın jeolojik, jeomorfolojik, klimatolojik, hidrolojik, arazi mülkiyeti ve sosyoekonomik özellikleri dikkate alınarak belirlenmelidir. Sadece biyolojik çeşitliliğin korunması ve kurtarılması değil bunun yanında sulak alan çevresindeki insan kültürünün de korunup geliştirilmesi ön plana alınmalıdır. Böylece Antakya-Kahramanmaraş graben alanında kurutularak yok edilen kıtalararası öneme sahip sulak alan ekosistemlerinin işleyen birer modelleri yeniden oluşturularak hem bölge için jeostratejik öneme sahip kullanılabilir su kaynakları korunmuş olacak hem de gelecek nesillere sağlıklı şekilde aktarılacaktır.''