Sabah Gazetesi'nde 9 Ocak 2015 tarihinde yayınlanan ‘Operasyon başladı imam firar etti’ ve 10 Ocak 2015'de yayınlanan ‘Bursa imamı polis zoruyla milyonlar toplamış’ başlıklı haberlere mahkemeden yayın yasağı geldi. Cansun Sarıyıldız'ın, avukatı Orhan Tekoğlu aracılığıyla yaptığı müracaatı değerlendiren Bursa 1. Sulh Ceza Hakimliği, ‘Kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu’ gerekçesiyle haberlerin internet yayınının durdurulmasına hükmetti.

Banka Asya'nın Bursa Yıldırım Şubesi'ne iftira mektupları üzerine düzenlenen hukuksuz baskınların ardından Sabah Gazetesi 9 Ocak 2015'te ‘Operasyon başladı imam firar etti’ ve 10 Ocak 2015'de ‘Bursa imamı polis zoruyla milyonlar toplamış’ başlıklı haberlere yer verdi. Haberlerde, Cansun Sarıyıldız ile ilgili iddialara yer verildi. Sarıyıldız, avukatı Orhan Tekoğlu aracılığıyla olayı yargıya taşıdı. Tekoğlu, dilekçesinde, ‘Müvekkilim hakkında bazı internet sitelerinde hiçbir dayanağı bulunmayan iftira ve karalama mahiyetinde gerçek dışı soyut iddiaların yer aldığı, yayınlanan haberlerin müvekkilinin kişilik haklarının ihlal edilmesi insanlık nedeniyle dilekçesine ekli internet adreslerindeki yayınlara 5651 Sayılı Yasanın 9 ve devamı maddeleri gereğince erişimin engellenmesi karar verilmesi, bu internet sitelerindeki müvekkili hakkında yer alan yazı, yorum ve görüntülerin kaldırılmasına karar verilmesini’ talep etti.

Bursa 1. Sulh Ceza Hakimliği, kişi ve kişilik tanımlarına yer verdiği kararda şunlara dikkat çekti: “Kişilik, kişiyi ve onun sıfatıyla haiz olduğu tüm hakları ifade etmektedir. Kişinin kişi olması dolayısıyla taşıdığı hakların tamamına ise kişilik hakları denir. Kişinin ismi, resmi, özel hayatı, vücut tamlığı, ekonomik varlığı, şeref ve haysiyeti, sırları, kişilik hakları kavramı altında ele alınmaktadır. O halde kişilik hakkı dediğimiz kavram; kişiyi var eden, kişiliğini serbestçe geliştirmesini sağlayan, diğer kişilerden farklılığını temin eden bütün değerler üzerindeki haktır. Ancak teknolojik gelişmelerin paralelinde insan ilişkilerinin artması kişilik hakkına yapılan müdahaleleri de beraberinde getirmiştir. Özellikle medya araçları yoluyla yapılan açıklamalar geniş kitlelere hitap etmekte ve inandırıcılıkları açısından insanlar üzerinde daha güçlü etki yapmaktadır. Böylece kişi yüz yüze yapılan ihlallere oranla daha fazla zarar görmektedir.

Anılan ihlaller, özel hayat çevresine giren olayların öğrenilmesi, başkalarına anlatılması ve hayatından bahsedilen kişi hakkında bazen bir değer hükmünü içeren beyanlarda bulunulması şeklinde olacaktır. Belirtmek gerekir ki her insan başkalarıyla birlikte yaşar, onlarla temasta bulunur, konuşur. Fakat hiçbir insan bütün hayatını diğer insanlarla paylaşamaz. İnsanın yaşadığı hayatta öyle bir saha vardır ki bunu sadece kendisi bilmek ister (gizli saha). Bunun yanında bir de bütün insanlarla değil, sadece yakınları ve arkadaşlarıyla paylaşmak istediği hayat sahası vardır (ortak saha). İşte kural olarak bu iki sahaya dair olayların yayımlanması hukuka aykırı olacak ve kişinin özel yaşamı ihlal edilecektir. Bu ihlallerden doğan maddi ve manevi zararın telafisi ise hukuk düzeni tarafından sağlanacaktır. Ancak hukuk düzeni bir taraftan bireyin maddi ve manevi kişisel değerlerini tanıyıp koruma altına alırken, diğer yandan da düşünce ve ifade özgürlüğü ve bunun uzantısı olan basın özgürlüğüne (Anayasa md. 26, 28) de yer vermektedir.

Görüldüğü üzere kişilik hakkı ihlali korunması gereken başka bir değerle, basın özgürlüğü ile çatışma halindedir. Belirtmek gerekir ki hukuk düzeninin çatışan bu iki değeri aynı anda koruması mümkün değildir. Bu durumda çatışan değerlerden biri objektif açıdan hukuka uygun kabule edilecektir. Böylece daha az üstün olan değer, daha üstün olan değer karşısında o olay için hukuk düzenince korumasız kalacaktır. Bu bağlamda, basın özgürlüğü kamuoyunu aydınlatmanın ötesine geçer ve kullanılan araç da amaca uygun olmazsa, kişinin şeref ve haysiyetinin korunması değeri basın özgürlüğünden üstün tutulacaktır. Böylece kişilik hakkı ihlal edilen kişi Medeni Kanun, Ceza Kanunu, Basın Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun gereği koruma altına alınacaktır. Haber verme hakkı basın özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Nitekim Anayasa'nın 28/2. maddesi de “Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır” demek suretiyle kişilerin haber alma ve haber verme haklarını korumuştur.

Haber verme hakkı kullanılırken kişilerin bilgileri, görüntüleri, sesleri kamuoyuna sunulacağından habere konu olan kişilerin haklarının ihlal edilmesi de kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla, haber verme hakkını kullananların fiilleri bir hukuka uygunluk sebebine (ki, bu sebep MK. 24 de ifade edildiği üzere kamusal yarardır) dayandırılmaz ise hukuki ve cezai sorumluluklarının gündeme geleceğinden şüphe edilemeyecektir. Ancak haber verme hakkının bir hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilmesi ve kullanılması sınırsız değildir. Bu bağlamda medyanın, kamu görevinin bir parçası olarak devletin yasama, yürütme ve yargı faaliyetlerini duyurması, yorumlaması, eleştirmesi hukuk düzeninin müsaade ettiği sınırlar çerçevesinde gerçekleşecektir. Belirtmek gerekir ki medya yoluyla yapılan kişilik hakkı ihlallerinde en sık rastlanan örneklerden biri de mahkeme kararından önce bir kişinin suçlu ilan edilmesidir. Bu noktada kişilik hakkı üstün nitelikteki kamusal yararın önüne geçmiş olmaktadır.

Özellikle sansasyonel haber yapma amacı ile mahkeme kararından önce hukuken yasak olmasına rağmen (Basın Kanunu md. 14,19; Radyo ve Televizyon Yayınları Yayın Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik md. 5; CMK md. 157, 187; TCK md. 132 vd.) konuyla ilgili yayınlar yapılmakta, insanların özel yaşamlarına müdahale edilmektedir. Böyle bir durumda hukuka uygunluk sebebinden bahsetmek söz konusu olamayacaktır. Haber verme hakkının bir üstün değer olarak kişilik hakkı ihlallerinde hukuka uygunluk sebebi olması, davacının toplum içindeki statüsü ile yakından bağlantılıdır. Bu bağlamda toplum içindeki statülerine göre kişileri, kamuya mal olmuş kişiler ve anonim kişiler olarak ikiye ayırmak mümkün olacaktır. Kamuya mal olmuş kişiler, toplum içinde bulundukları konum sebebi ile kamuoyunun dikkatini çeken kişilerdir. Bu bağlamda devlet adamları, milletvekilleri, ünlü yazarlar, sporcular, gazeteciler, sanatçılar, bilim adamları bu kategoride değerlendirilebilecek kişilerdir. Bu kişiler, içinde bulundukları durum gereği daha ,şiddetli eleştirilere açık olmalıdır. Medyanın görev alanına giren olayla doğrudan veya dolaylı bağlantısı bulunmayan herkes ise anonim kişi kategorisindedir. Bu kişilerle ilgili olarak yapılan basın açıklamalarında kamusal nitelikte üstün yarar artık hukuka uygunluk sebebi olarak ele alınamayacaktır.”

Mahkeme, kararında, şikayetçi olunan her iki haberde de Cansun Sarıyıldız'ın kişilik haklarına saldırıda bulunulduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti: “Hakimliğimize bildirilen internet adreslerinin aşağıda belirtilen sitelerdeki haber ve yayınlarda; 09 Ocak 2015 tarihli "Operasyon başladı imam firar etti" ve 10 Ocak 2015 tarihli "Bursa imamı polis zoruyla milyonlar toplamış" başlıklı internet sayfalarındaki müvekkili Cansun Sarıyıldız aleyhinde beyanlarda bulunulmuş ve toplum nezdinde küçük düşürücü ve suçlayıcı ifadeler kullanılması asabiyle aşağıda hüküm fıkrasında belirtilen sitelerdeki haber ve yayınların talepte bulunanların kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı, "hUp://www.sabah.com.tr/ekonomi/2015/01/l0/paralcl-vali-vergi-salmis" ve "http://www.sabah.com.tr/ekonomi/2015/01 /09/operasyon-basladi-imam-firar-ctti’ internet sitelerinde talep eden Cansun Sarıyıldız hakkında kesinleşmiş mahkumiyet içeren mahkeme kararı bulunmaksızın bir suç örgütünün yöneticisi olarak gösterilerek kişilik haklarını açıkça ihlal edildiği anlaşıldığından, belirtilen sayfalara erişimin engellenmesine karar verilmiştir.”

Mahkeme, karar hükmünde ise şu görüşlere yer verdi: “İtiraz eden Cansun Sanyıldız'ın, bir suç örgütünün yöneticisi olarak dönemin Bursa Valisi ve Bursa Emniyeti içerisinde görevli polis memurları ile ilişkilerini kullanarak yasadışı amaçla kurulmuş olan örgüte haksız kazanç sağladığına, hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmamasına rağmen suçluluğuna dair kesin ifadeler ile yorum ve değerlendirmelerde bulunulmak suretiyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu anlaşıldığından talebinin kabulüne. http://www.sabah.com.tr/ekonomi/2015/01/10/paralel-vali-vergi-salmis" ve "http://www.sabah.com.tr/ekonomi/2015/01 /09/operasyon-basladi-imam-fırar-etti " adresli internet sitelerinde talep eden Cansun Sarıyıldız'ın kişilik haklarının ihlal edildiği anlaşıldığından; 06/02/2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6518 sayılı yasanın 92 maddesi ile değişik 5651 sayılı internet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 9/3,4 maddeleri gereğince, yukarıda belirtilen web sitelerindeki içereğe erişimin engellenmesine. Kararın bir suretinin kararın infazı ve internet içeriğine erişiminin engellenmesi için Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne gönderilmesine karar verildi.”