Gazeteci Murat İde, planlanan bir psikolojik hareket ve algı operasyonunun medya üzerinden çok kolay yapılabileceğine dikkat çekti. İde, “Sektörümüzü doğru okuyup bazı bilgileri bir araya getirerek, takip ettiğiniz zaman çok başka sonuçlara ulaşabiliyorsunuz.” dedi.

Bengütürk TV Genel Yayın Yönetmeni İde, Adana Büyükşehir Belediyesi'nce, Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda düzenlenen ‘Medya Söyleşileri’ etkinliğinde ‘Benim Canım Medyam’ konulu sunum yaptı. Medyadaki patronaj sistemini düzenleyen yasalar uygulanmadıkça hiçbir şekilde bağımsız basından söz edilemeyeceğine işaret eden İde, ülkede medyanın 4. kuvvet olma özeliğini kaybettiğini söyledi.

Medyanın sermaye ve siyaset ilişkisi üzerinde duran İde, “Medyanın ne kadar özgür olup olmadığını tartışmadan önce patronaj yapısını bilmek gerekiyor. Dünyanın medeni bir çok ülkesinde medya patronlarının faaliyet alanlarını düzenleyen yasalar var. Bizde de var. Medya patronu kendi sektörü dışında bir şirkette ancak şu kadar pay sahibi olabilir. Onun üstüne çıktığı anda bu sorgulanır hale gelir. Yasal zorunluluklara başından beri hiç kimse riayet etmiyor. Bu kadar farklı işlerde büyük işler yapan medya patronlarının yönettiği ve sahibi olduğu gazetelerin bağımsız olabilmesi sizce mümkün müdür?” diye konuştu.

'DİZİDE MİT’İN BİNASI KULLANILIYOR'

Devlet televizyonundaki (TRT) bir dizide (Milat) MİT’in binasının kullanılabildiğini savunan Murat İde, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü: “Eğer bir dizi MİT’in binasını kullanabiliyorsa, onun imkanlarından faydalanabiliyorsa, (şundan eminim ki bunu aklı olan herkes düşünür), MİT bu dizinin senaryosunda etkilidir. Mutlaka yön veriyordur. Yön verebileceği bir senaryo değilse bu kadar kurumla iç içe göstermez. Bunu başka istihbarat servisleri de dünyanın bir çok ülkesinde yapıyorlar, yapılabilir de bir şeydir. Fakat benim geçmişten kalan bazı bilgilerim, o diziyle ve gündüz karşılaştığım Akkuyu Nükleer ilanlarıyla yan yana gelince ortaya başka bir şey çıktı. Şimdi her birimiz ‘Akkuyu’da bir nükleer santral devam ediyor. Onun tanıtımı yapılıyor’ böyle algıladık. TRT’de bir dizi başlamış. Milat adındaki bu dizi yürüyor. Milat dizi 3 Nisan günü başladı. Bu reklamlarda aynı gün asıldı her yere. O dizinin temel mesajı da ‘Türkiye nükleer enerjiye geçiyor. Büyüyen ve yeni bir Türkiye…’ Akuyu’nun sloganında zaten siyasi sloganı çağrıştıran ifadeler var.

Bazı dış mihraklar Türkiye’de operasyonlar yapıyor. Nedir o operasyonlar? Kargaşa oluşturmaya çalışıyorlar. Bir takım suikastlar hazırlığındalar vs… Kaseti 10-15 gün geriye sarın. Ülkemizde yaşananları bir hatırlayın. Burada asıl şey şu; insan bazı noktaları bilmediği zaman insan belki pazılı oluşturamaz. Ben şu bilgiye sahibim. MİT’in 4 yıl önce bir tanıtım filmi çekildi. Bu tanıtım filmini Ankara’da bir prodüksiyon ajansı çekti. Güzel de bir filmdi. Daha sonra Ankara'da genel yayın yönetmenlerine izletildi. Aynı şirket Akkuyu nükleer santralinin de PR (halkla ilişkiler) ve iletişim şirketi. Şimdi 4 yıl önce MİT’e tanıtım filmi çekmiş ve Hakan Fidan ile ajansın başında olduğu dönemden bu yana gayet iyi ilişkiler içerisinde olan bir şirket, aynı zamanda Akkuyu Nükleer santralinin de tanıtım ve medya şirketi. Bu iki bilgi yan yana geldiğinde ortaya çıkan şey şu; biri düğmeye basıyor.

Nükleer enerii konusunda toplumda soru işaretleri var. Programlanmış 3 Nisan günü biri bir düğmeye basmış, dizinin içerisinde nükleer enerji ne kadar iyi olduğunu görüyoruz. Bu arada dizi içerisinde ‘ya Allah bismillah diyerek, tekbir getirerek, hatta o dış güçlerle mücadele eden bir daire başkanı rukuye eğildiği esnada suikasta uğrayarak, muhafazakar ve o tertemiz mütedeyyin duygularımıza da bir takım göndermeler var. Dolayısıyla diziden çıkın sonuç şu; bu ülkenin temiz, namuslu, dürüst, imanlı insanları bir güçle mücadele ediyorlar. O güç de nükleer enerjiyi, yani enerji politikalarına karşı çıkan bir güç. Diziden bu çıkıyor. Gerçek hayatta bütün billboardlarda gözümüze bir Akkuyu Nükleer reklamı sokuluyor. Sinema ve televizyonda gizli bir 25. kare vardır. Aslında öyle bir görüntü yoktur ama sizin algınızda bıraktığı iz önemli. Aynı gün bu dizi ve reklamlar ve iki gün sonra da cumhurbaşkanımızın son 4 günlük konuşmalarını google amcadan bir tarattırsanız göreceksiniz. Pazartesi gününden nükleer enerjinin ne kadar kıymetli olduğunu ve enerji politikalarındaki değişikliği istemeyen bazı güçlerin (Allah mekânını cennet etsin, savcımızın şehit edilmesinden tutun da Fenerbahçe’nin aracına ateş edilmesine kadar) Türkiye’yi bu nedenle kaosa sürüklediğini anlatıyor. Yani aslında dizinin içinden çıkmış gibi Sayın cumhurbaşkanı. Dolayısı ile geçen cumadan bu yana reklam panosu, dizisi iletişim ekibinin hazırladığı konuşma metniyle tam bir iletişim operasyonu.”