Meme kanseri kadınlarda yaşamsal kaygıya neden olan belki de en önemli hastalık. Bu durum aynı zamanda memeyi kaybetme endişesine neden oluyor. Ancak, meme kanserinin tanı ve tedavisindeki yeni yaklaşımlar ve erken tanı bu kaygıları neredeyse ortadan kaldırıyor.

Memenin kadın olmanın sembolü olarak kabul edildiğini ve meme sağlığının kadın sağlığından ayrı düşünülemeyeceğini anlatan Acıbadem Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Demircan, meme kanserinin, kadının yaşamının yanında kadınlık kimliğini de tehdit ettiğini anlattı. Amerika’da her 8 kadından birinin, Türkiye'de ise yakın zamana kadar her 12 kadından birinin meme kanseri olma riski taşıdığını dile getiren Prof. Demircan, ancak ülkede kadının iş ve sosyal yaşamın içerisine girmeye başlamasıyla beraber bu rakamın bugün gelişmiş ülkeler seviyesine geldiğini söyledi. Meme kanserinin kadın kanserleri içerisinde birinci sırada yer aldığını ve kadın ölümlerinin en önemli ikinci nedeni olduğunu anlatan Prof. Demircan, Türkiye'de her yıl yaklaşık 30 bin yeni meme kanseri tanısı konulduğunu belirtti.

ERKEN TANI İLE YÜZDE 90’LARA VARAN İYİLEŞME SÖZ KONUSU

Meme kanserinde erken tanının, meme kanseri sıklığının artmasına karşın ölümlerin azalmasını sağladığını anlatan Prof. Demircan, “Temel hedef, kadınları meme sağlığı konusunda eğitip, meme kanseri konusunda bilgilendirerek meme kanseri riski hakkında farkındalık yaratmaktır. Çünkü erken tanı alan meme kanserlerinde yüzde 90’lara varan oranda iyileşme sağlanabilmektedir. Erken evre hastalarda meme, koltukaltı koruyucu ameliyatlar yapılabilmekte ve bu şekilde yaşam kalitesi yükselmektedir.” dedi.

ERKEN TANI İÇİN BELİRTİLER NELER?

Memede ele gelen şişliğin meme kanserinin en önemli belirtisi olduğunu vurgulayan Prof. Demircan, “Meme başında kanlı akıntı, meme başında kaşıntılı bir lezyonun bulunması, meme cildinde veya meme başında çekinti meme kanserinin diğer belirtileridir. Koltuk altında şişlik, memede ödem, memede yaranın bulunması ise ileri hastalık bulgularıdır.” ifadelerini kullandı.

“Kadınlarımızda yanlış olarak bilinen bir algı vardır. Risk faktörü olmadığında meme kanseri olmayacağını düşünürler. Ancak meme kanserli hastaların yüzde 80’inde risk faktörlerinin hiçbirisi yoktur.” diyen Prof. Demircan, kadınların risk faktörlerini bilmeleri gerektiğini vurguladı.

Prof. Demircan, 20-40 yaş arasında her ay kendi kendini muayene, 3 yılda bir hekim muayenesi, 40 yaşından sonra ise her ay kendi kendini muayene, her yıl mamografi ve hekim muayenesinin erken tanı açısından gerekli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Demircan, “Bu anlatılanlar hiçbir meme yakınması bulunmayan kadınlar için geçerlidir. Yüksek oranda meme kanseri riski bulunan kadınlar ise meme hastalıkları konusunda deneyimli bir hekimle iletişim kurmalıdır. Bu yöntemlerin kullanımının toplumda yaygın hale getirilmesi meme kanserinde erken tanı sağlanmasın için etkili olmaktadır. Erken tanının sağlanmasındaki en büyük sorun meme hastalıkları konusunda uzmanlaşmış meme merkezlerinin eksikliğidir.” diye konuştu.