Işıkara, Türk Kızılayı tarafından düzenlenen, ''Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma Projesi ve Afet Zararlarını Azaltma Programı'' çerçevesinde geldiği Kahramanmaraş'ta kaymakamlara, kamu kurumlarının temsilcilerine brifing verdi. Işıkara, Türkiye'nin özellikle 1999 depremine çok hazırlıksız yakalandığını belirterek, şöyle konuştu: ''Anadolu'daki depremlere başta devletim olmak üzere ( bunu o dönemin Başbakanına da söyledim) özellikle İstanbul'da yaşayanlar uzaktan baktık. Ben 1991'de Kandilli'deki görevime başladım. İlk yaşadığım deprem 1992 Erzincan depremi. O depreme biz uzaktan baktık. Birinci gün manşetlerde ikinci gün iç sayfada üçüncü gün yok. Sanki oradaki benim vatandaşım değilmiş gibi. Biz İstanbul'da yaşayanlar Anadolu'daki deprem ve afetlere maalesef hep uzaktan baktık.'' Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünde göreve başladığında deprem zararlarını azaltmak için bir broşür hazırladıklarını anlatan Işıkara, şöyle devam etti: ''Bunu Türkiye'nin en iyi uzmanları hazırladı. Ben bunu aldım çok ünlü bir gazetemizin çok ünlü bir genel yayın yönetmenine gittim. Dedim ki şunu çoğaltın ve pazar ilavelerinde verin dedim. Aldığım cevap 'hocam sen İstanbul'a depremi nereden çıkarttın' dedi. Cehalete bakın. Dolayısıyla o broşür yayınlanmadı. Senesi de 1996. Depremden 3 yıl önce. Ondan sonra 1999'dan sonra ''aman hocam bunu ver'' dediler. Vermedim. ''Siz daha önce neredeydiniz'' dedim. Bu kadar can kaybının nedenlerden biri de sizsiniz. Çünkü bu topluma bu uyarıyı yapmadınız. Bu bilgilendirmeyi yapmadınız. Çünkü İstanbul'da yaşayanlar Anadolu'yu yok saydık. Anadolu'da olan afetlere (şu en son Afşin'de olanlar da dahil) hep uzaktan baktık. Halbuki bu olay bir bütün. Ülkemiz bir bütün. O bütüne hep birlikte el vermemiz gerekiyor. Ne zaman 17 Ağustos depremini İstanbul hissetti. Yaşadı demedim. Yaşayan Yalova'dır, Gölcük'tür, Düzce'dir, Sakarya'dır, Bolu'dur. O zaman biz ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğine maalesef çok geç farkına vardık.'' Denetimsiz şehirleşme konusunda en büyük kusurun yerel yönetimlerde olduğunu savunan Işıkara, ''Ama yerel yönetimler işi sıyırıyor. Bir afetten sonra hiç kimse bir büyükşehir belediye başkanını nerede diye soruyor mu? Kaymakam nerede, vali nerede diyor. Bu işte ne kaymakamın ne valinin günahı var. Bu işi buraya getiren belediye başkanı ama ortada yok. Dolayısıyla denetimsiz şehirleşmenin bedelini siz ödüyorsunuz. Devlet ödüyor. Maalesef bu da politik mülahazalardan kaynaklanıyor. Ne kadar çok oy alırım düşüncesi var'' diye konuştu. Işıkara, Türkiye'de yılda aletsel büyüklüğü 6.3 veya daha büyük deprem olma olasılığının yüzde 63 olduğunu, deprem sonrası konut yapımına ise 10 yılda bir 45 milyar lira ayırma olasılığının ise yine yüzde 63 olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, konuşmasının son bölümünde sel, heyelan, çığ konularına da değindi, katılımcıların sorularını cevaplandırdı.