Sulh Ceza Hakimliği kararıyla polis tarafından basılan Antalya Rasanet Gençlik Vakfı çalışanları ve yöneticileri bir basın toplantısı düzenleyerek, yapılan operasyona tepki gösterdi.

Vakfın hangi şartlarda kuruluğunu, bugüne kadar kimlere destekler verdiklerini açıklayan Vakıf Başkanı Hasan Yılmaz, isnat edilen suçun kendilerini derinden yaraladığını söyledi. 40 yıla yakındır öğrenci yetiştirdiklerini aktaran Yılmaz, bunların içinde bir tane bile kötü insan çıkmadığını ifade etti. 20'den fazla yurt ve okul binalarını eğitim hizmetine sunan vakıf, Kutlu Doğum etkinlikleri ve öğrencilere sağladığı burs imkanlarıyla biliniyor. Yapılan açıklamada daha düne kadar Menderes Türel, Mustafa Köse, Vecdi Gönül gibi birçok siyasetçinin Rasanet Vakfı'nı ziyaret ederek destek verdiği belirtildi.

70 yaşında bir insan olarak hayatında yolda kontrol için durduran trafik polisinden başka bir polisle işi olmadığını söyleyen Vakıf Başkanı Hasan Yılmaz, takınılan tavra ve maruz bırakıldıkları duruma karşı "Çok ağırıma gitti." dedi. Yılmaz, "Sanki esrar arıyorlardı. Her tarafı didik didik ettiler. Adam öldürmüşüz gibi muamele yaptılar. Yasalar uygun basılan kitaplar suçmuş gibi zabta alındı." dedi. Eşinin ve kendisinin ciddi sağlık problemleri olduğunu belirten hayırsever işadamı Yılmaz, polislerin başlarına dikilerek kımıldamalarına bile müsaade etmediğini aktardı.

Maddi imkanları bulunmayan çocuklara barınma ve burs desteğinin yanı sıra dini bilgiler de vererek onların gelişimine katkı sağladıklarını belirten Yılmaz, vakfın sunduğu hizmetlerden faydalanarak yetişen insanların toplumun her kesiminden takdir topladığını dile getirdi. Yılmaz, "Biz bunu bir karşılık bekleyerek yapmadık. İnsanının değerli bir varlık olması, sahip çıkılması sebebiyle bu hizmetleri yaptık." dedi. Yılmaz, hükümete yakın medyada "Fethullah Gülen terör örgütüne yakınlığıyla bilinen vakfa baskın düzenlendi" haberlerine dikkat çekerek, "Çok ağırıma gitti. Bu operasyonları yaptıranlar bizi çok iyi bilir. Karşımıza geçip, 'Abi var mı bir emrin' diyen bu insanlar bize bunları yapıyorlar. Yazıklar olsun." diyerek operasyonun arkasındaki eski dostlarına ağır sitemlerde bulundu.

"BOĞAZIMIZDAN HARAM GEÇMEDİ"

Arama kararında kendilerine hizmet görevini kötüye kullanma diye bir suç yöneltildiğini anlatan Yılmaz, "Biz öğrenciler için topladığımız paraların kılına bile dokunmadık. İçtiğimiz çayın parası 50 kuruşsa biz oraya 50 lira bırakıp gittik. Eğer vakıftan bir lokma yersek 100 katı karşılığını yerine bırakarak bu günlere kadar geldik. Biz bir zerrenin bile ahirete hesabını vereceğimizi düşüncesiyle hareket ediyoruz. Gelinen noktada 'milletin malını gasp ettik, yedik içtik' muamelesi gördük." ifadelerini kullandı.

Kendilerine bu muameleyi yapanları Allah'a havale ettiklerini belirten Yılmaz, böyle bir şeyi yapamayacaklarını, yapamadıklarını söyledi. Yılmaz, "Bunu herkes çok iyi bilir. Bunu başımıza salanlar da çok iyi bilir. Bizim boğazımızdan haram geçmedi. Geçmeyecektir de Allah'ın izni ve inayetiyle." şeklinde konuştu.

Suçlu pozisyonunda evlerinin ve vakıflarının basılmasının çok ağırlarına gittiğini anlatan Yılmaz, "Buna tahammül edemedim. Bunu göreceğime, keşke ölseydim dedim. Bizi bununla itham edenler belki hırsızlar. Ama bizi hırsız yerine koyuyorlar. İnsan yaptığı şeylerde kendini görürmüş. Onları havale ediyorum. Ahirette iki elimiz yakalarında olacak. Kendi adıma değil, onları bu hizmeti lekelemeye çalıştıkları için Allah'a havale ediyorum." diye tepki gösterdi.

Yılmaz, bu baskınları planlayanların geçmişte kendilerine farklı şekillerde hürmet gösteren insanları olduğunu da sözlerine ekledi.

"RASANET'TE YETİŞENLERİN SUSKUNLUĞU ÜZÜYOR"

Vakfın onursal başkanı Hüseyin Tulpar da yaşanan hukuksuzluklara ses çıkarmayan talebelerine seslenip, "Sizlere dünyada ve ukbada söyleyecek sözüm var." dedi.

Antalya'da 1970'li yıllarda yaşanan gençlik çatışmalarının gençleri kutuplara ayırdığını hatırlatan Tulpar, yaşanan bu olumsuz tablo karşısında birkaç hayırseverin kendi mallarını ve paralarını gençlerin kurtuluşu için harcamaya başladığını dile getirdi. Sokakta çaresiz ve başıboş kalan insanların yapılan hizmetlerle kendilerini bulduğunu kaydeden Tulpar, bu halkaya anne ve babaların da dahil olmasıyla iyilik halkasının genişlediğini söyledi. Vakıflarının sunduğu hizmetlerden faydalanarak belli makamlara gelen öğrencileriyle gurur duyduklarını aktaran Tulpar, "Değişik makamlarda, yetkili mevkilerde bulunan, müesseselerimizde bizzat kendisi okumuş, yakınlarını, çocuklarını okutmuş, okullarımızdaki yüksek kaliteden memnun ve müteşekkir olan insanların şu anda sus pus olmaları bizi cidden üzmektedir. Onlara karşı dünyada da ukbada da sözlerimiz var. Bu işleri yapanları Allah'a havale ediyoruz." şeklinde konuştu.

Vakfın çalışanlarından Özcan Kıvırdım Hanım da iş yerlerine yapılan baskının kendilerini çok üzdüğünü, ancak hiçbir şeyin kendilerini 'iyi insanlar' yetiştirme gayelerinden vazgeçiremeyeceğini anlattı.

VAAZ CD'LERİ, KUR'AN, CEVŞEN SUÇ DELİLİ OLDU

Yapılan açıklamalarda kanunda ve arama kararında sadece isnat edilen suçla ilgili eşyaların aranması gerekirken, evlerde ve vakıf merkezinde, bandrollü kitaplar, vaaz CD'leri, orta öğretim ders CD'leri, Kur'an'ı Kerim, Cevşen, karalama şeklinde şiir çalışmaları, yatak başucu komidininde bulunan dekoratif tabaklar gibi isnat edilen suçla ilgisi olmayan şeyler hakkında tutanak tutulmasının operasyonun içinin ne kadar boş ve algıya dönük olduğunu göstermektedir denildi.