Hür Dava Partisi'nin desteklediği Bingöl bağımsız milletvekili adayı Said Şahin, çözüm sürecinin sadece örgüt ile devlet arasına sıkıştırıldığını belirtti. Şahin, ''Çözüm süreci, geldiğimiz noktada çözüm üretmedi. Çözümden çok uzak bir aşamadadır. Kürt sorunu dediğimiz sorun, devlet ile örgüt arasına sıkıştırıldı. Çözüm süreci de iki taraflı bir cendere yaşadı. Süreç genelleştirilmedi, geniş tabana yaygınlaştırılmadı." dedi.

Hür Dava Partisi'nin (HÜDA PAR) desteklediği Bingöl bağımsız milletvekili adayı Said Şahin, Bingöl'de görev yapan yerel ve ulusal basın temsilcileriyle bir araya geldi. HÜDA PAR Bingöl İl Başkanı Hamdullah Tasalı ve İl Başkan Yardımcısı Vahit Eser'in de hazır bulunduğu basın toplantısında konuşan Şahin, "10 yıl öncesine göre istatiksel bilgileri ele alırsak, bugün gelinen noktada toplumun gidişatı alarm veriyor. Boşanma oranları ne durumda, psikolojik tedavi gören insanlar kaç kişidir, suç oranları ve uyuşturucu kullanma yaşları hangi durumdadır? Bunları biz ele aldığımız zaman korkunç rakamlar ile karşılaşıyoruz. Boşanma oranının yüzde 38 arttığını, 10 yıl önce cezaevlerinde 50 bin insan varken günümüzde bu rakam 160 bine ulaştı, suç işleme oranlarının ciddi rakamlara ulaştığı ve anti depresif ilaçların yazıldığı reçete sayısının 38 milyon adedi bulduğu, bu çerçevede korkunç rakamların oluştuğunu görüyoruz. Ancak topluma bunlar çok da yansıtılmıyor, meclis gündemine taşınmıyor. Birileri istatistiksel raporlar çıkarıyor ancak bunları meclise taşımıyor." ifadelerini kullandı.

"Devletin yapısı, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar gelinen noktada maalesef insanı merkeze alan bir anlayışa sahip değildir." diyen Şahin, şunları ifade etti: "Halkın vergileriyle finanse edilen devletten amaç, halka hizmet etmektir. Halkın rahat ve huzurlu yaşam alanlarını oluşturabilmektir. Ancak süreç içerisinde devlet, kendisini kutsamış, merkeze almış, vatandaşını da kendisi için var olarak gören, gerekirse devlet için vatandaş ölebilir, aç kalabilir, kurban edilebilir, bir toplum yok edilebilir. Bugün bu yaşanılan temel sorunların arkasında devletin yanlış anlayışından doğan sebepler kaynaklanıyor. Biz devletin tekrardan yapılanması gerektiğini söylüyoruz. Yeni bir anayasa ile adaletli, eşitlikçi ve halkların haklarını garantiye alan bir anayasa gerektiğine inanıyoruz. Devleti merkeze değil, vatandaşı merkeze alan bir anayasa gerektiğine inanıyoruz."