Görev yaptığı Mersin'de Cihan Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan Şişman, resmi olarak açığa alınmasının kendisine tebliğ edilmediğini ifade ederek, kararı, bazı basın mensuplarından öğrendiğini kaydetti.

Görevini yaptığı için pişman olmadığını anlatan Şişman, hukuk devletinde görevlilerin görev tanımının belli olduğunu ifade ederek, "Ben terör ve örgütlü suçlardan sorumlu savcı olarak zaten görev bölgem olan Hatay ve Osmaniye'den sorumlu idim. Daha önceki tüm terör soruşturmalarında yaptığım titizlikle burada doğruyu tespit etmek amacı ile yasaların bana verdiği yetkiyi kullandım. Ama burada kullanmam engellendi. Benim bütün amacım, yanlış yapan varsa devlet içerisinde sivil ya da kimse, yanlış yapan varsa bunu tespit edip yargı önünde hesap vermesi. Doğrunun ortaya çıkması. Bütün amacım bu idi. Burda herhangi bir kurum herhangi bir şeyi sorumlu tutmuyorum. Cezalar şahsidir. Kim yanlış yaptı ise hesap vermesi gerektiğini düşünüyorum. Halen aynı şeyi düşünüyorum." şeklinde konuştu.

Yanlış yaptığını düşünmediğini belirten Şişman, "Hele hele 'vatan haini' falan gibi bunları söylüyorlar, ben orda ne kadar farklı casusluk soruşturmaları, terör soruşturmaları, bölgedeki terör yoğunluğu ciddi şekilde artmıştı, bunları yaptım. Reyhanlı patlama dosyasını yaptım. Cilvegözü patlaması ile ilgili soruşturmayı yaptım. Albay Harmuş ve Kassum isimli kişinin Suriye istihbaratına teslim edilmesini ve bunlarda bazı kamu görevlilerinin yardım ettiğini gördüm. Tespit ettim. Bunlar, normal hukuk devletinde karşılaşabileceğimiz, olmaması gereken durumlardır. Bunlarla ilgili gereğini yaptım. Yapabileceğim kadar gereğini yaptım. Ondan sonra yine Özgür Suriye Ordusunun avukatı olan bir şahsın, Suriye istihbarata elemanları ve bazı Türkiye'den yardım edenlerle kaçırıldığını tespit ettim. Polisin yaptığı operasyonda bu şahsı yakaladık. Bununla ilgili dosyalar, davalar açıldı. Adana'da yine çok büyük örgütlü dosyalara baktım. Bunların içinde çok üst düzey kamu görevlileri de vardı." diye konuştu.

"HUKUKUN GEREĞİN NE İSE DOĞRU NE İSE ONU YAPTIM"

Bütün bunları yaparken; zerre kadar başına ne gelir, yarın karşısına ne çıkar, bunları hiç düşünmediğini vurgulayan Şişman, "Hukukun gereğin ne ise doğru ne ise onu yaptım. Kimseden herhangi bir çekincem, korkum yok. Bunu, şunu niye yaptın diye sorarlarsa hesabını veremeyeceğim bir konu yok. Adana'da 5 buçuk yıl boyuncu soruşturduğum bütün dosyaları sırtımda getirmedim, hepsi Adana'da kaldı. Giderler, bakarlar, araştırırlar, hepsinin hesabını veririm. Bu konuda alnım ak, görevimin gereğini yaptım. Bana hain diyenlerin, öyle görmek isteyenler olduğunu düşünüyorum. Beni tanımayanlar olduğunu düşünüyorum. Beni tanısalardı utanırlardı. Yüzleri kızarırdı. Öyle düşünüyorum. Allah'tan başka kimseden korkmuyorum. Mesleğimden olacaksam da milletime hizmet ettiğim için olurum. Bu konuda hiçbir tereddüdüm yok. Milletimizi nbeni böyle tanımasına istiyorum." ifadelerini kullandı. 

"AMACIM DELİLLERİN DOĞRU TESPİT EDİLMESİ İDİ"

Bazı karalama basınında, hain olduğu ve benzeri gerekçelerle açığa alınacağı yönünde haberler bulunduğunu anlatan Şişman, onun devamı olarak bu tasarrufun yapıldığını düşündüğünü kaydetti.

Görevden alınma gerekçesini bilmediğini, TIR olayı ile ilgili olduğunun basında yazdığını ifade eden Şişman, şöyle dedi: "Ben 1 Ocak 2014 tarihinde arama için El Kaide terör örgütünün Suriye'deki unsurlarına götürüldüğü iddia edilen, bu yönde ihbar olan mühimmat götürüldüğü ihbarı olan konuda TIR'ın durdurulması, öncü aracın doğru çıkması üzerine arama yapılamayınca, olay yerine gitmek durumunda kaldım. Burdaki amacım, delillerin en doğru şekilde tespit edilmesi, yargının doğru işlemesi, amacım buydu." 

Gittiğinde; adli kolluk görevlileri, valilik ve yürütme yetkilileri tarafından emrinden alındığı için arama yapılamayacağını gördüğünü vurgulayan Şişman, "Arama yapamayınca da arama yapamadığıma dair tutanağı düzenledim ve döndüm. Dolayısıyla ben TIR'ın içinde ne vardı, gerçekten iddia edildiği gibi insani yardım malzemesi mi idi yoksa ihbarda olduğu gibi mühimmat ya da bomba mı idi bunu bilemiyorum. Arama yapamadığıma göre, bununla ilgili mesuliyetimin olmadığını düşünüyorum. Ben terör ve örgütlü suçlar savcısı olarak görev yapıyordum. Daha öncesi tüm terör ihbarlarında olduğu gibi bu olayda da olayın doğrusunu araştırmak üzere hareket ettim. Engellendim. Dolayısıyla benim açımdan yasaya aykırı herhangi bir durum yoktur. Müdahale edenler yönüyle ilerde sorumlular ortaya çıkacaktır. Niye yaptıklarını izah edeceklerdir. Ben burda açıkça yargıya müdahale edildiğini düşünüyorum." diye konuştu.

"GERÇEKTEN YARDIM MALZEMESİ VARSA BU SUÇ DEĞİL"

Eğer iddia edildiği gibi gerçekten yardım malzemesi varsa, bunun suç olmadığını, bunun ülke kamuoyuna ve uluslararası kamuoyunu izah edilemeyecek bir konu olmadığını düşündüğünü belirten Şişman, şöyle devam etti: "Çünkü, zaten Suriye'den ülkemize sığınan bir çok Suriyeli insanlar var. Devletimiz zaten elinden geldiğince burada bu insani yardımı yapıyor. Orda olanlara da götürülmesinin, ben izah edilemeyecek bir konu olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla TIR'da ne olduğunu bilmediğim için şu vardı, bu vardı diyemiyorum. Gerçekten bir terör olayı mıydı onu da bilmiyorum. Araştırmamız mümkün olmadığı için yorum yapamam. Ancak orada görevli olduğunu söyleyenler, bana herhangi bir görev kağıdı ya da kimlik ibraz etmediler. Sadece devletin bilgisi dahilinde gittiğini söylediler. Ben oraya gidene kadar da bu kişilerin gerçekten devlet görevlisi mi yoksa terör unsuru mu olduğunu bilmiyordum. Halen de bilmiyorum. Bu insanların yarısının örgüt unsuru mu yarısının devlet görevlisi mi bundan hala emin değilim. Çünkü kolluk görevlilerinin, ordaya gitmeden önce bana bildirdiklerinde, öncü sivil aracın kayıtlı olduğu, sahibinin El Kaide ile irtibatlı olduğu yönünde araştırmaları olduğunu söylemişlerdi. Ben bu amaçla gittim. Bunun dışında benim yanlış yaptığım bir şey yoktur."

"EL KAİDE'NİN TERÖR KAMPI ADME KAMPININ YANINA MALZEMELERİ BIRAKTIĞINI BİZE İZAH ETTİ"

Daha sonra kamuouyuna yansıdığı şeklinde, Adana'da da benzer TIR'lar durdurulduğunu, arama yapan kolluk görevlileri ve vaziyet eden cumhuriyet savcısının bir kısım malzemelerin bulunduğunu söylediğini ve kendisinin de tutanakları gördüğünü söyleyen Şişman, şunları ifade etti: "Görüntüleri izledim. Evet, orada mühimmat vardı. Ben bunun nereye, niye gittiğini bilmiyorum. Ondan önce de 7 Kasım 2013 tarihinde yine görüntüler basına yansımıştı. Bizim takip ettiğimiz bir teknik takip dosyasında, Konya'dan Suriye'ye, Konya'da ürettirilip Suriye'ye götürülen füze ve benzeri malzemelerin sirküle edildiği yönünde telefon tapeleri düşmüştü. Bu işlerle uğraşan şüphelileri takip ettiğimiz sırada paniklediklerini, ciddi bir eylem hazırlıkları olduğu kuşkusuna vardık. Reyhanlı patlaması, benzeri bir saldırıyı Adana'da yapabileceklerinden kuşkulandık. Bulundukları noktayı sel bilgilerinden tespit edip, operasyon yaptık. Orda bir kısmı TIR'da, bir kısmı da sanayideki bir depoda füze başlığı ve füze rampası olarak kullanılabilecek roket başlıkları olarak kullanılabilecek malzemeler olduğunu tespit ettik. Bu TIR sürücüsü tutuklandı. Savunmasında da daha önce de benzer malzemeleri aynı kişilerin yardımı ile Suriye sınırına götürüp bıraktığını söyledi. Ben de adli kolluktan bunun araştırılmasını, bu güzergahta belirtilen tarihlerde aracın gidip gitmediğinin kontrol ettiğimde aracın gittiğini tespit ettik. Şahsı cezaevinden çıkarıp, nereden nereye götürdüğünü, yer göstermesini istedik. Suriye sınırında, diğer tarafın El Kaide'nin terör kampı olarak bildiğimiz Adme kampının yanına bu malzemeleri bıraktığını bize izah etti. Dolayısıyla bir kısım unsurların Suriye'ye buna benzer malzemeleri götürdüğü yönünde zaten elimizde kuşku ve bir kısım doneler vardı. Devlet görevlilerinin olacağına ihtimal vermemiştim, ben son yaşadığımız olayda. Onların da hangi amaçla götürdüğünü söylediğim gibi bilemiyorum. Gerçekten ne malzemesi idi onu da bilmiyorum."