Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco’nun, “20. yüzyılın ilk soykırımı Ermenilere yapıldı.” açıklamasının ardından alevlenen tartışmalara akademik bir bakış, İzmir Üniversitesi’nde düzenlenen, “1915 Olaylarının Analizi” panelinde getirildi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen, moderatörlüğünü Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sertif Demir’in yaptığı panelde Prof. Dr. Kemal Arı “Ermeni Tehcirinde Genel Sorunlar ve Ermeni Malları”, Prof. Dr. Ergün Aybars ise “Ermeni Tehcirinin Sebepleri ve Günümüze Kadar Sonuçları” başlıklı bir konuşma yaptı.

'ULUSLARARASI HUKUK SORGULANMALI'

Konuşmasında, jenosid (soykırım) kavramının 1940’lı yılların ikinci yarısında tanımlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Arı, “Ortaya çıkarılan bir kavram, geriye doğru işletilebilir mi? Hiçbir mahkeme kararı ve yasal temel yokken bunu bir jenosid olarak kabul etmek ve kabul edilmesini talep etmek, dünyanın da buna destek vermesi, uluslararası hukukun sorgulanmasını gerektirmektedir.” dedi. Ermeni diasporasının, soykırım iddiasını kimlik edinme aracı olarak kullandığını vurgulayan Arı, Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Hak yok, kuvvet vardır.” sözünü hatırlattı. Türkiye’nin bu meseleyi çözebilmesi için iyi yönetilmesi, sağlam bir ekonomiye, orduya ve dış politikaya sahip olması gerektiğini söyledi.

Konuşmasına Kızılderililere yapılan Amerikan vahşeti, Fransa’nın Cezayir’deki katliamları, Balkanlar’da 2 milyona yakın insanın sadece Müslüman olduğu için soykırıma tâbi tutulduğu ve sürüldüğünü hatırlatarak başlayan Prof. Dr. Aybars ise, “Papa bunu söylemedi ama eğer soykırım söz konusu ise esas soykırım, Balkan Savaşı'nda yapılanlardır. Papa da Haçlı kafasından kurtulamamış.” diye konuştu. 1915 olaylarının bir soykırım olarak sayılabilmesi için planlı programlı bir kurguya sahip olması gerektiğini ancak tarihin böyle bir projelendirmeyi yansıtmadığını dile getiren Aybars, bu durumu belgeleyecek Ermenice kaynakların, Genelkurmay arşivinde bulunduğunu söyledi: “Ortada, 27 Mayıs 1915’te yapılmış bir Ermeni tehciri var. Neden Osmanlı’nın savaşa girdiği 1 Kasım 1914’te değil? Soykırım yapmak üzere planı projesi olan bir devlet, neden bunu savaşa girdiğinde yapmasın ve altı ay beklesin? Savaşın başında, Ermeniler ellerine silah almadan toplama kamplarına toplanabilirdi. Ermeni ileri gelenleriyle anlaşmak için görüşme ocak ayında yapıldı. 24 Nisan 1915 günü Ermeni ileri gelenler tutuklandı. Çeteci olan Hınçak ve Taşnak örgütleriyle işbirliği yapmak suçuyla yargılandılar. Ev ve işyerlerine yapılan baskınlarda ele geçirilen belgeler, bugün Genelkurmay arşivinde duruyor. Bu Ermenice belgeler yakında yayımlanacak, yani Osmanlı Devleti hukuk dışı bir işlem yapmadı.”

Ermeni tehciri kadar Ermeniler tarafından Türklere ve Kürtlere uygulanan zulmün de trajik olduğunu vurgulayan Ergün Aybars, Papa Francesco’nun tarafsız olmadığını belirterek, “Jenosid kelimesinin kullanıldığı yerde, mutlaka mahkeme kararının olması lazım. Türkiye’de, 'Soykırım vardır' dediği için hiç kimse ceza almıyor, serbest. Avrupa ülkelerinin parlamentolarında alınan kararlar, hukuki değil ancak ahlâki içeriğe sahip kararlardır.” dedi.