Çanakkale’de Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ı eleştiren temizlik işçisi hakkında, "Gizli" ibareli talimatla işlem yapılması istendi. İl Halk Sağlığı Müdürlüğü'nün temizlik şirketinde taşeron işçi olarak çalışan A.S., 17-25 Aralık operasyonlarının ardından bir sosyal paylaşım sitesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu eleştirmişti.

Söz konusu eleştiri yazılarını gören bazı kişiler, Sağlık Bakanlığı’na ihbarda bulundu. Bunun üzerine Çanakkale Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü, taşeron işçisi A.S. hakkında gerekli işlemin yapılması için taşeron firmaya "Gizli" damgalı resmi yazı gönderdi. Halk Sağlığı Müdürü Dr. Burhan Kütük imzalı yazıda şunlar kaydedildi: “Şirketiniz bünyesinde, ilimiz Toplum Sağlığı Merkezi'nde temizlik personeli olarak görev yapan A.S.'nin, internet sosyal paylaşım sitesinde (Facebook), Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız ile ilgili yayımladığı mesajlar, ihbar olarak Halk Sağlığı Müdürlüğümüz'e intikal ettirilmiş olup yazımız ekinde gönderilmiştir. Konunun 4857 Sayılı İş Kanunu'na göre değerlendirilerek en geç 18.12.2014 tarihine kadar müdürlüğümüze yazılı bilgi verilmesi hususunda, gereğini rica ederim.”

İÇTEN ÇIKARMAYAN ŞİRKET, İHALEYİ KAZANAMADI

Bu yazıya rağmen A.S.'yi işten çıkarmayan taşeron firmanın, yenilenen ihaleyi kazanamadığı öğrenildi. Şirket avukatı Mehmet Bülent Ötkün, yeni gelen firmanın A.S.'yi işten çıkardığını duyduklarını söyledi. Söz konusu resmi yazı üzerine Çanakkale Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne cevap gönderdiklerini belirten Av. Ötkün, cevabi yazıda şu ifadelere yer verdi: “İfade özgürlüğü, günümüzde demokratik toplumlara bu özelliğini veren en önemli temel haklardan birisidir. Bu temel hak ve özgürlük, hemen tüm demokratik devletlerde anayasalar ile güvence altına alınmıştır. Bunun yanısıra ifade özgürlüğü, birçok uluslararası sözleşmede de yer almış ve korunmuştur. Bu belgelerin en önemlilerinden birisi de kuşkusuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'dir (AİHS). Gerçekten sözleşmede yer alan ve korunan haklara yönelik ihlaller, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce (AİHM) somut olarak denetlenebilmekte ve yaptırıma tâbi tutulabilmektedir. Böylelikle ifade özgürlüğü başta olmak üzere sözleşmede yer alan hakların korunması, ciddi ve etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Gerçekten mahkemenin kararları, sözleşmeye taraf olan ve mahkemeye bireysel başvuru hakkını kabul eden devletler için bağlayıcıdır. Böylelikle taraf devletler, iç hukuklarını AİHM kararlarına göre düzenlemekte veya yorumlamaktadırlar ki bu, AİHS hükümlerinin doğrudan etkisi olarak kabul edilmektedir.”