Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Atilla Sertel, demokrasi ve medyaya darbe operasyonu sonucu hukuksuz olarak tutuklanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’ya bir mektup gönderdi. Sertel mektubunda, “Sayın Karaca, sizinle aynı görüşleri savunmuyor olabiliriz. Aynı düşünce ve yaşam kültürümüz de olmayabilir ama bütün bunlar, sizin özgürlüğünüzü savunmaktan bizi alıkoyamaz. Biz sizin ‘çete ve terörist’ suçlaması ile tutuklanmanızın, son yıllarda yaptığınız muhalefeti bastırmak ve insanları yıldırmak için uygulanan faşizan bir baskının sonucu olduğunu biliyoruz.” ifadelerine yer verdi.

Atilla Sertel, geçen hafta Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Karaca’yı ziyaret etmek için Adalet Bakanlığı’na başvurmuş ancak Bakan Bekir Bozdağ izin vermemişti. Bunun üzerine Karaca’ya bir mektup kaleme alan Sertel, “İGC olarak biz, üyemiz olan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’yı Silivri Cezaevi’nde ziyaret etmek istedik. Adalet Bakanlığı’na dilekçe yazdık fakat bu dilekçe bize geri döndü ve izin verilmedi. Biz de, ‘Bu iznin verilmemesinin gerekçesi nedir?’ diye sorduk, ‘Sayın Bakan uygun görmedi.’ denildi. Hidayet Bey, 1996 yılında İGC’ye üye olmuş. O dönemde Zaman Gazetesi’nin Ege Bölge Temsilcisi olarak görev yapan bir üyemiz. Kendisine hem geçmiş olsun ziyaretinde bulunmak istedik hem de bizim, üyemizin zor anında yanında olmak gibi bir görevimiz var. Tutukluluk halinin devamı süresince de kendisini ziyaret etmek için zaman zaman bakanlıktan gerekli izni isteyeceğiz. Ben vereceklerini umuyorum.” diye konuştu.

ATİLLA SERTEL’İN MEKTUBU

Atilla Sertel, Hidayet Karaca’ya yazdığı mektupta şu ifadelere yer verdi: “Sayın Hidayet Karaca, öncelikle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu acı günlerinizin geçeceğini bilmenizi istiyorum ve sabır diliyorum. Sayın Karaca, sizinle hiç oturup dertleşmedik, konuşmadık. Ne siz benim düşüncelerimi ne de ben sizin fikirlerinizi yüz yüze dinleme fırsatı bulamadık ama kadere bakın ki size mektup yazmak ve acınızı paylaşmak gibi bir anı yaşıyorum. Benim başkanlığımdan önceki dönemde, 1996 yılında cemiyetimize üye olmuşsunuz. Üyeliğiniz hala sürmektedir. İGC’nin tutuklu bir üyesini ziyaret etmek, onun acı gününde yanında olmak istedik. Bunu meslek örgütünün başında olan ve üyesinin acı ve sıkıntılı anlarında yanında olmaktan başka hiçbir düşünce taşımadan yerine getirmek istedik. Bu nedenle Adalet Bakanlığı’na dilekçe ile başvurarak açık görüş izni istedik. Geçmişte Ergenekon davaları sırasında uzun süre hücrelerde tutulan ve eziyet çektirilen gazeteci arkadaşlarımızı da ziyaret etmiştik. Adalet Bakanlığı, birkaç istisnai uygulama dışında bu ziyaret taleplerimize izin vermişti ancak bakanlık, bu kez sizi ziyaret etmemize izin vermedi. 'Niçin?' sorusuna ise, ‘Bakanımız öyle uygun gördü.’ yanıtı verildi. Sayın Karaca, sizinle aynı görüşleri savunmuyor olabiliriz. Aynı düşünce ve yaşam kültürümüz de olmayabilir ama bütün bunlar, sizin özgürlüğünüzü savunmaktan bizi alıkoyamaz. Biz sizin çete ve terörist suçlaması ile tutuklanmanızın, son yıllarda yaptığınız muhalefeti bastırmak ve insanları yıldırmak için uygulanan faşizan bir baskının sonucu olduğunu biliyoruz. Sayın Karaca, bugünler geçer ve gerçekler bir gün tüm çıplaklığıyla ortaya çıkar, bundan eminim. Tutukluluğunuzun bir an önce sona ermesi için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazırız. 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' diyenlerden olmadık, olmayız. Sizi suçlayanlar, sizinle ilgili delilleri ortaya koymalıdır. Koyamadıkları zaman iftiraları içinde onlar yok olur giderler. Tarih daima gerçekleri günyüzüne çıkaracaktır. Bir an önce ailenize, sevdiklerinize ve yayın grubuna kavuşmanız dileğiyle. Sevgilerimle.”