Vatan gazetesinden İlker AKGÜNGÖR'ün haberini duyarlı diğer medya kuruluşları da olduğu gibi yayımlamışlar. Görüşme yapılan polis memuru özetle şöyle diyor: “Biz göstericilere müdahale sırasında zırhlı aracımızla molotof atım mesafesine kadar yaklaşmadan müdahale ediyorduk. Ancak daha sonra bir evin çatısındaki göstericilere baktığımızda ellerinde bir Türk bayrağı olduğunu ve bayrağı bize doğru açıp gösterdikten sonra yakmaya çalıştılar ama bayrak ıslak ve çamurlu olduğu için yakmayı başaramadılar. Bu sırada aşağıda bulunan göstericiler çatının üstündeki gruba bir şeyler söyledi ve yüzü kapalı bir şahıs bayrağı aşağıdaki göstericilere attı. Aşağıda bayrağı alan bir başka yüzü maskeli eylemci bayrağı yerden aldı ve aracımıza doğru yürüyerek bayrağı kendilerinin kurduğu barikatın iç tarafında göreceğimiz şekilde diz hizasında açtıktan sonra kırıştırıp yere aıp.bizlere de bayrağı gelip almamız için eli ile işaret etti. Ancak bayrağı bıraktıkları yer molotof menzili içerisindeydi. Biz buna rağmen yanımızdaki arkadaşlarımızla ”˜bayrak yanacağına biz yanalım' dedik ve aracımızı yerdeki Türk bayrağını almak için barikatın ilerisine doğru sürdük. Araçtan inip bayrağı alacağımız esnada aracımıza molotof isabet etti ve aracımızın önü tutuştu. Bunun üzerine geri çekilmek zorunda kaldık. Aracımızı TOMA yardımı ile söndürdükten sonra tekrar denemeye karar verdik. Bu sefer aracımızı geride bırakıp bir arkadaş ile beraber yaya olarak gaz tüfeklerimizi kullanarak gösterici grubu püskürttükten sonra bayrağa doğru koşarak bayrağı yerden aldım. Su ve çamurunu silkeledikten sonra bayrağı aldığımı bilmeleri için havaya doğru kaldırıp göstericilere doğru tuttum ve bayrağı öptükten sonra geri çekilerek araca bindim. Akşam eve geldiğimde ilk işim bayrağı yıkamak oldu. Biz yanımızda bayrak taşımıyoruz. Nerede görev yaptığımızı biliyoruz(Bu cümle beni bir vatandaş olarak kahretti.Nerede denilen yer bizim yurdumuz değil mi?..) Bayrak taşıyıp göstericileri provoke etmek gibi bir şeyi asla yapmayız.” Evet, durum bu kadar acı. Rengini şehitlerimizin kanlarından almış şanlı Bayrağımız, vicdan yönünden sıfırlanmış büyükleri tarafından, kendi çocukları dışındaki kimsesiz ve gariban çocuklara maalesef, yerlere atıp yakabilecek hale getirilebiliyor. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında doğup nimetiyle beslenen, okullarında öğrenim gören, sağlık hizmeti alan ve kimliğini kullanan ama Türkçe-Arapça-Kürtçe gibi bir lisanı annesinden öğrenip günlük olarak konuşuyor olsa bile Türk Bayrağı'ndan nasıl rahatsız olur? Bir başka deyimle polis-asker gibi güvenlik kuvvetlerine saldırmak için kendisine Bayrağımız, nasıl tahrik edici unsur olabilmekte hala anlamış değilim. Buna benzer diğerleri gibi bu haberi okuyunca hemen yüksek okuldaki öğrencilik yıllarım aklıma geldi. 12 Eylül öncesinde Konya Selçuk Eğitim Enstitüsünde okuyoruz. O zaman Birinci Milliyetçi Cephe hükümeti var ve Türk Bayrağının Doğuşu, Fatih'in ordusuyla İstanbul'a girişi gibi tarihi tablolar ile Türk Büyüklerinin tabloları geleceğin öğretmenlerinin yetiştirildiği okul salon ve koridorlarında asılı idi. Hükümet değişince Milli Eğitim Bakanlığı, ilk icraat olarak hemen okullarda asılı olan bu tarihi tabloları kaldırmak için emir yayınlamıştı. Bakanlık emri gereğince de okullardaki her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına özellikle de gençlerimize gurur kaynağı olan bu tablolar maalesef kaldırılmıştı. Gerekçe ise “Bazı öğrenci gruplarını tahrik edeceği” idi. O gün, sadece tablolardan rahatsız olan ve kendileri için tahrik edici unsur olarak kabul eden o öğrencilerden yetişen çoğunluğu da kabak çiçeğinden daha kısa sürede mezun edilen öğretmenlerimizin(!) gayretleri ve siyasilerimizin de destekleriyle bugün şanlı Bayrağımız'dan rahatsızlık duyan bir nesil yetiştirilmiş görünüyor. Bir televizyon programında emekli bir komutan “Eskiden bir askeri konvoy güneydoğu veya Doğu Anadolu bölgesindeki bir köy kasaba içinden geçerken alkışlanır ve onlara çiçek atılırdı. Ama şimdi maalesef yuhlanıyor, taş ve molotof atılıyor” demişti. Günlük olarak bu olayların içinde canları pahasına ve demoralize bir şekilde görev yapan polis ve askerlerimizin her kademesindeki vatansever görevlilerimize sabır, güç-kuvvet ve sağlıklı bir şekilde görev yapmalarını yüce Allah'tan diliyorum. Olaylarda kullanılmak üzere kandırılmaya devam eden çocuklarımıza ve gençlerimize de akıl-izan ve vatan sevgisi vermesini diliyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun dua ve dileklerimle”¦