İpek Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bestami Bilgiç, Yunanistan’da yaşanan kriz ile ilgili ödenecek miktarın Türkiye için büyük olmadığını belirterek, “Türkiye bu borcu ödeyebilir, ama karşılığında siyasi bir talepte bulunursa verecekleri tepkinin çok pozitif olmayacağını düşünüyorum. Ters tepebilir.” dedi.

Balkan Tarihi ve Siyaseti ile Türk-Yunan İlişkileri üzerinde çalışmalarını sürdüren Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bestami Bilgiç, Yunanistan’daki ekonomik krizin neden kaynaklandığını açıkladı. Yunanistan’ın kendisine verilen fonları iyi kullanamadığını ifade eden Bilgiç, “Fonların israf edildiği 2010 yılında ortaya çıktı. Şöyle iddialar var. Rakamlarla oynadıkları. Bütçeyi belirlerken, aldıkları fonların nerelere gittiği ile ilgili rakamlarla oynadıklarına dair çok ciddi iddialar var. 2010 yılında ülke, ekonomiyi çeviremez hale geldiğini ilan etti. Dışarıdan yardıma muhtaç olduğu anlaşıldı.” ifadelerini kullandı.

Yunanistan’ın şu anki ekonomik durumda hiçbir siyasi meseleyi Türkiye ile konuşmayacağını belirten Bilgiç, Samaras hükümeti zamanında da bununla ilgili açıklama yaptığını söyledi. Yunanistan hükümetinin daha önceki ‘Kimse bizim içinde bulunduğumuz ekonomik krizden faydalanmaya çalışmasın.’ sözünü hatırlatan Bilgiç, “Bu mesaj biraz doğudaki komşuya yani bizeydi. Kıbrıs meselesi ve Ege meselesi ile sizinle bir şey konuşmayız. Türkiye bu borcu ödeyebilir, ama karşılığında siyasi bir talepte bulunursa verecekleri tepkinin çok pozitif olmayacağını düşünüyorum. Ters tepebilir.” şeklinde konuştu.

YUNANİSTAN’IN BORCU TÜRKİYE İÇİN CİDDİ RAKAMLAR DEĞİL

Yunanistan’ın borcunun Türkiye için çok ciddi rakam olmadığını kaydeden Bilgiç, ama Türkiye’nin Yunanistan’ın neden borcunu ödeyeceğini sordu. Ege Adaları için Yunanistan’ın borcu ödenirse bunun Türk seçmenine izah edilmesi gerektiğinin altını çizen Bilgiç, “Ada denilen şeyden ne anlıyoruz, bunun ekonomik getirisi, siyasi getirisi ne, bunlara da bakılması lazım.” diye konuştu. Türkiye’nin Yunanistan’ın borcunu ödeme karşılığında 'şunu alalım' dediği zaman sempatiyi kaybetme riskinin çok yüksek olduğunu ifade eden Bilgiç, “Yunan kamuoyu şunu diyebilir. Bunun adı yardım olmuyor zaten. Bunun adı başka bir şey oluyor. Eğer Yunan kamuoyunda iyi bir hava estirilecekse o hava esmez, tersi bir hava esebilir.” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN YUNANİSTAN’DAKİ GELİŞMELERİ TAKİP ETMESİ GEREKİR

Türkiye’nin Yunanistan’daki gelişmeleri takip etmesi gerektiğini ama dikkatli adım atması gerektiğini vurgulayan Bilgiç şöyle devam etti: “Bu pazarlıklar öyle beklendiği sonuçları doğurmayabilir. Ortadoğu’daki politikada da iyi niyetli politikalar söyleniyor ama sonuçları negatif olabilir. Hesabı kitabı iyi yapmak lazım. Türkiye ile Yunanistan’ın iyi komşuluk ilişkilerinin sürdüğü 1930-54 arası bir dönem vardır. Ona baktığımızda iki ülke birbirinin düştüğü zor durumdan faydalanmayı değil de ortak sorun alanları belirleyip bunu beraber nasıl çözeriz diye masaya oturmuşlar ve masrafları kısmışlar. Savunma harcamalarını kısmışlar. İkisi de birbirinden tehdit gördüğü için silahlanıyor. İkimiz de birbirimize tehdit olmayalım. Bu durumda masrafları kısalım deyince bunu yapabiliyorlar. Bu durumda da belki bunlar konuşulabilir. Neticede Yunanistan’da silahlanırken Türkiye’yi düşünüyor. İkisi de NATO üyesi olmasına rağmen ilginç bir şekilde birbirlerine karşı pozisyon alıyorlar.”

Yunanistan halkının şu anda çok hassas, çok duygusal olduğunu söyleyen Bilgiç, “İnsanlar canının peşindeler. Fotoğraflarda görüyoruz, insanlar ATM’lerde uzun kuyruklar oluşturuyorlar. İnsanlar paralarını çekemiyorlar, limit getirildi. Bu psikolojideki biriyle biraz onlara göre ikincil plandaki Türk-Yunan ilişkilerini konuşmak çok makul olmayabilir.” dedi.

YUNANİSTAN HALKI IŞİD GİBİ OLUŞUMLARA OLUMLU BAKMAZ

Çipras’ın Avrupa’yı IŞİD’le tehdit etmesi ile ilgili de açıklamalarda bulunan Bilgiç, “Biz Schengen veririz falan dedi. Ama ben Avrupalıların onu çok ciddiye alacaklarını düşünmüyorum. Yunanistan bunu yapar mı yapmaz mı bilmiyorum. Şuanda Syriza tipi bir hükümet daha önce Yunanistan’da ya PASSOG Merkez Sol Hükümetler iş başında olur ya da Merkez Sağ Hükümetler iş başında olur. Syriza da merkez sol hükümetin kaybettiği oyları geri alarak hükümete geldi. Seçmenin radikalleştiğini düşünüyorum. Sadece PASSOG yerine Syriza hükümetini tercih ettiklerini düşünüyorum. Syriza iktidara geldi, sanki sokak hareketi iktidara gelmiş gibi anlatılıyor. Ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. PASSOG’a kızan merkez sol seçmen gene sol söyleme sahip bir partiye oy verdi.” açıklamasını yaptı.

Yunanistan seçmeninin IŞİD gibi oluşumlara olumlu bakmayacağını veya onlara serbest geçiş kartının verilmeyeceğini kaydeden Bilgiç, hükümetteki bazı unsurların Avrupa’ya kendi öfkelerini anlatmak için bu tür şeyleri söylüyorlar gibi geldiğini ifade etti. Bilgiç, şöyle devam etti: “Yunanistan’ı batı kaybedebilir gibi şeyler söyleniyor ben onun da olası olduğunu düşünmüyorum. Yunanistan çok eskiden beri batı kurumlarıyla çok angajan bir ülke ve bunlardan çok faydalandı. Türk-Yunan ilişkilerinde Avrupa Birliği’ni çok güzel kullandı. Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde Yunanistan önemli bir faktördür, etkiler. En çok sorun yaşadığın ülkelere karşı böyle bir kozun var. Yunanistan’ın kısa vadede batı kurumlara sırtını çevirebileceğini, batılı kurumlardan çıkabileceğini sanmıyorum. Yunanistan batı ülkesi. Türkiye, Avrupa Birliği ile ne zaman müzakere etse Yunanistan gelip diyor ki gelin Ege Sorunlarını çözelim. Yunanistan 1990’ların sonundan itibaren şunu kendi lehine elde etmiş durumda. Türk –Yunan ilişkilerindeki sorunun alanlarını Türk-AB ilişkilerinde sorun alanları halinde getirmeyi başardı. Ankara ne zaman Atina’ya derse ki Ege Sorunlarını konuşalım, Kıbrıs Sorunlarını konuşalım, Yunanistan diyor ki bunlar Yunanistan ile Türkiye arasında değil, Ankara ile Brüksel arasında diyor. Onu elde etmiş durumdalar. Türk-Yunan ilişkilerinde bu sorun alanlarında Yunanistan daha avantajlı. Türkiye’de Yunanistan’a kıyasla çok büyük bir ülke. AB kartını Türkiye’ye karşı oynaması kısa vadede Ege veya Kıbrıs Sorununa Türkiye’ye bir şey kaybettirmez.”