Ege ve Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nın sonuç bildirgesinde hukuk devleti, demokrasi ve ülke bütünlüğü mesajı verildi. Çanakkale'nin Bozcaada ilçesindeki toplantının ardından 21 baro adına yapılan açıklamada, “Çanakkale geçilmez, vatanın bir karış toprağından, hukuk devletinden ve demokrasiden vazgeçilemez. Anayasa çiğnenemez.” denildi.

Ege ve Marmara’dan 21 baro başkanı, toplantının sonunda Türkiye’nin içinden geçtiği kritik günlerle ilgili Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesi, temel yurttaşlık görevi ve topluma karşı olan sorumlulukları gereği hazırladıkları bildirgeyi kamuoyuna açıkladı. Bildirgede ülkenin çok sıkıntılı günlerden geçtiği, hızla bir kardeş kavgasına ve bölünmeye, parçalanmaya, kaosa sürüklendiği belirtildi. Açıklamada, şu tespitlere yer verildi: “Emperyalist bir planlama içerisinde aayasal sisteme, üniter devlete, ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı sözde ‘özerklik’ ilanlarıyla fiili, eylemli bir kalkışma ve ayaklanma söz konusudur. Daha vahimi, Anayasa ve hukuk bizzat ülkeyi yönetenler tarafından askıya alınarak, yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliği yok edilmiş, hukuk devleti büyük yara almıştır.”

'ANAYASAL SİSTEMİN UYGULANMAYACAĞI İTİRAF EDİLMİŞTİR, MECLİS VE SAVCILAR BUNUN GEREĞİNİ YAPMALIDIR'

Anayasa’ya bağlı kalacağına, hukukun üstünlüğünü gözeteceğine ant içmiş olan Cumhurbaşkanı’nın, Anayasa'dan kaynaklanmayan yetkileri kullandığı, rejimin fiili olarak değiştirildiğini açıkça ikrar ettiği iddia edilen açıklamada şunlar kaydedildi: "Anayasa’ya göre hiç kimse, Anayasa’dan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamaz. Her ne kadar Cumhurbaşkanı'nın seçilme usulü değişmişse de yetkilerinde yasal bir değişiklik olmamıştır. Bu durumda hukuki bir değişiklik olmadığı halde fiili olarak Anayasa’nın değiştirildiği, anayasal sistemin uygulanmayacağı itiraf edilmiştir. Bu ciddi bir hukuksuzluktur. Meclis, cumhuriyetin savcıları ve yargı bunun gereğini yapmalıdır.”

Ayrıca vatandaşların hak ve özgürlüklerinin güvencesi, koruyucusu ve kollayıcısı olan avukatların pek çok sıkıntısı bulunduğu, bunların esasen şahsi olmaktan çok, hukuk güvenliği bakımından bütün vatandaşların sıkıntısı olduğu belirtildi. Açıklamanın devamında, “Bununla birlikte devletin ve milletin varlığının, cumhuriyetin büyük bir tehdit altında olduğu, hukukun askıya alındığı bir ortamda avukatlık mesleğine ilişkin sorunların çözümü mümkün görülmemektedir. Gerçekten hukukun ve hukuk devletinin, Anayasa'nın fiilen ortadan kaldırıldığı bir ortamda avukatların da görevlerini etkin bir biçimde yapmaları olanaksız hale gelmiştir.” denildi.

'TERÖRLE, DEVLET OLMANIN SORUMLULUĞU İÇİNDE MÜCADELE EDİLMELİ'

Türkiye’deki 21 baronun ortak açıklamasında, terörle kararlılıkla ancak devlet olmanın sorumluluğu ve hukuk sınırları içinde kalınarak mücadele edilmesi gerektiği belirtilerek, bu mücadeleden taviz verilmemesi istendi. Emperyalizmin dayattığı terör ve bölünmeye karşı tarihi gerçeklerden ders çıkararak etkin bir tavır sergilenmesi gerektiği vurgulandı. Etnisite, mezhep veya bölge gibi hiçbir ayrım gözetilmeksizin, herkes için daha fazla demokrasi ve özgürlük talep edilmesi gerektiği de kaydedildi.

Yaşananların, hukuk güvenliğinin herkes için bir gerekli olduğunu gösterdiği ifade edilerek, şu görüşlere yer verildi: “Hiçbir gücün yargıya egemen olmasına izin verilmemelidir. Ülkeyi yönetenlerin Anayasa'ya, hukuka, yargı denetimine, ülkenin bölünmez bütünlüğüne bağlı olarak hareket etmesi bir zorunluluktur. Bu nedenle hızla hukuk devletinin temeli olan kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne geri dönülmelidir. Bununla birlikte avukatların, yargının kurucu unsuru ve hak arama özgürlüğünün güvencesi olduğu gözardı edilmemelidir. Bir zamanların hukuk tanımaz, bazı ‘kudretli’ savcılarının ülkeyi kaçarak terketmesi, özellikle elinde bulundurduğu yargısal yetkilerini başka güç odakları adına farklı amaçlarla kötüye kullanan tüm hâkim ve savcılar için bir ders olmalıdır. Üniter devletten, Misak–ı Millî ile belirlenen sınırlardan, Anayasa'nın değiştirilemez ilk dört maddesiyle beliren anayasal sistem ve ilkelerden, hukuk devleti ve demokratik rejimden, ülkenin bir karış toprağından hiçbir şekilde vazgeçilemez ve taviz verilemez. Türkiye’yi kanlı bir boğazlaşmaya götürecek birtakım provokasyonlara karşı uyanık olunmalı, etnik veya mezhepsel ayrımlar reddedilmeli, kardeşlik ve birlikten uzaklaşılmamalı, millî birlik ve beraberliğe, hukukun üstünlüğüne sımsıkı sarılınmalı, emperyalizme karşı bir bütün olunmalıdır. Siyaset arenasında belirli bir seviye ve üslup muhafaza edilmeli, ülkenin ve ulusun çıkarları, cumhuriyet değerleri ortak payda ve yol gösterici olmalıdır.”

Bildirgeye Adana, Ankara, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Bursa, Çanakkale, Edirne, Isparta, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Manisa, Mersin, Muğla, Uşak, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova baro başkanları imza attı.