Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, “Yargıtay’ın yıllardan beri baktığı davalardan edindiği deneyim, zengin içtihat birikimi, üyelerin yetişme biçimleri dikkate alındığında Yüce Divan görevinin Yargıtay’a verilmesi uygun olacaktır.” dedi.

Yargıtay Başkanı Cirit, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve çok sayıda davetlinin katıldığı 2015-2016 Adli Yıl açılışı konuşmasını yaptı. Cirit’in konuşmasında şu ifadeler yer aldı: “Akıl ve bilimle sabittir ki bir ülkenin sosyali, ekonomik, ve bilimsel gelişmişliğinin temelinde kaliteli adalet hizmeti yatmaktadır. Türk yargısının sorunlarının çözülememesi nedeniyle yaşanan güven bunalımı milli ekonomiyi de doğrudan etkilemektedir. Doğru ve güvenli yargılanma hakkının tüm yurttaşların en temel hakkı olduğunun bilincinde olarak kutsal adalet duygusu biz hukukçuların ellerinde ete ve kemiğe bürünecektir.

Demokrasinin önündeki en büyük tehditlerden biri de terördür. Terörün nihai biçimde sosyal ve siyasal hayatımızdan çekilmesini beklediğimiz bir dönem ardından son zamanlarda maalesef ülkemiz yeni bir terör dalgasının hedefi olmuştur. Fikri silahla susturmak toplum hayatını ve siyaseti bombayla şekillendirmek isteyenler yeniden sahne almaktadır. Tasavvurlarındaki dünya resmini kanla çizmeye yeltenenler tarih boyunca hayal kırıklığı yaşamış, perdeyi hüsranla kapatmışlardır.

Hukuk devleti veya hukukun üstünlüğü arayışı bugün gelişimini tamamlamış, herkesin anlaştığı mükemmel bir yaşam biçimi sunar aşamaya gelmemiştir. Devletin müdahale alanlarını artırması toplumsal yaşamdaki değişim ve teknolojik gelişmeler hukuka olan ihtiyacı her zamankinden daha fazla ve önemli hela getirmiştir. Hukukun üstünlüğüne ulaşmak için insanlık çok ağır bedeller ödemiş ve hala ödemektedir.

HAKİM VE CUMHURİYET SAVCILARININ TUTUKLANMASI, İFTİHAR TABLOSU OLAMAZ

Hukuk devleti, yargı da dahil olmak üzere her üç egemenlik erkinin de hesap verebildiği, hukuk için herkesten hesap sorulabildiği bir düzenin adıdır. Elbette hakim ve cumhuriyet savcılarının tutuklanması, adli ve idari soruşturmalara uğraması, görevden el çektirilmesi veya başkaca disiplin tedbirlerine muhatap olması bir hukuk devleti için iftihar tablosu olamaz. Ancak her türlü cemaat-cemiyet çıkarının toplum çıkarının yerine ikame edilmesinin, hukukun bireysel veya grupsal ihtiraslara feda edilmesinin de hiçbir mazereti, açıklaması olamaz. Bazı üzücü gelişmelerin, bu çerçevede bir sebep olmaktan çok sonuç olduğunu unutmamak gerekmektedir. Adil bir yargılanmayla gerçeklerin aydınlatılması en tabii ve en büyük beklentimizdir.

YÜCE DİVAN GÖREVİNİN YARGITAY’A VERİLMESİ GEREKLİDİR

Ceza hukuku diğer hukuk dalları gibi kendine özgü kavram ve müesseseleri olan bir alandır. Yargıtay’ın yıllardan beri baktığı davalardan edindiği deneyim, zengin içtihat birikimi, üyelerin yetişme biçimleri dikkate alındığında Yüce Divan görevinin Yargıtay’a verilmesi uygun olacaktır. Uzmanlık ilkesinin gereği olarak yargılanacak kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması zorunludur. Diğer yandan da suçların cezasız kalmaması için gerekli toplumsal savunma mekanizmasının işletilmesi ve aynı suçu işleyenler arasında ayrım yapılmaması bakımından da Yüce Divan görevinin Yargıtay’a verilmesi gereklidir.”