İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Melahat Kızıl, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 65 yaş ve yukarı yaştaki kişilerin yaşlı nüfus olarak kabul edildiğini belirtti. Kızıl, "Yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak ülkemizde ve dünyada yaşlı nüfus oranı da gittikçe artmaktadır. Ortalama yaşam süresi, 20. yüzyılın başına göre iki katına çıkmıştır. Türkiye’de yaşlıların yüzde 64’ü, halen kendi evinde yaşamayı tercih etmektedir. Yaşlılık oranın hızla arttığı ve yaşamın doğal bir süreci olarak herkesin bir gün yaşlanacağı düşünülerek, yaşlılara yönelik ciddi devlet politikaları geliştirilmek durumundadır." dedi.

Her yıl 18 Mart ve haftasının Yaşlılar Haftası olarak anıldığını ifade eden Kızıl, ülkedeki yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 8 ile 10 arasında olmasıyla o toplumun yaşlı kabul edildiğini vurguladı. Melahat Kızıl, nüfusun yaşlanmasının yeni skıntıları beraberinde getirdiğini belirterek, şunları söyledi: "Türkiye’de 2013 yılında 100 çalışanın bakması gereken yaşlı sayısı 11 iken bu sayının 2030 yılında 19 olması beklenmektedir. Ülkemizde aile yapısındaki değişmeler, ekonomik zorluklar, kültürel değişiklikler sonucu yaşlıların bakımı, bir yük olarak algılanmaktadır. Bu durum yaşlıları yalnızlaşmaya, toplumdan uzaklaşmaya ve depresyona itmektedir. İzmir Ekonomi Üniversitesi olarak yaşlılar üzerine yaptığımız bir araştırmada, her üç yaşlıdan ikisinin ağır veya orta düzeyde depresyon yaşadığını gördük.”

Toplumun önemli bir kısmını oluşturan yaşlıların yoksulluk riski altında olduğuna da dikkat çeken Kızıl, yaşlı nüfusta yoksulluk oranının 2012 yılında yüzde 18,7'ye yükseldiğini belirtti. Sosyal güvence yoksunluğu, eğitimsizlik, kronik hastalıklar, kolay hareket edememe gibi etkenlerin yaşlıların önemli sıkıntıları arasında yer aldığını aktaran Kızıl, "Huzurevleri hala daha kimsesi olmayan, bakılamayan yaşlıların bakım aldıkları yerler olarak kabul edilmektedir. Son dönemlerde gündüz bakımevleri ve huzurevleri gibi kurumlar, özellikle özel sektörde artmış olmasına rağmen bu inanış nedeniyle yeterince rağbet görmemekte ya da sadece parası ve güvencesi olan insanlara hizmet etmektedir." diye konuştu.