Aslında basının kategorize edilmesine sadece Haber46 karşı sanıyorduk, ancak görüyoruz ki, kategorilere dahil edilen bazı isimler de bu sisteme karşı paylaşımlarda bulunuyorlar.

Pek çok arkadaşımız, basının itibarının ayaklar altına alındığı konusunda hemfikir.

Bence haklılar.

Keşke 29 Ekim ilanlarını yayınlamasalardı. O zaman bu tepki daha anlamlı bir hale gelebilirdi.

İlanı yayınlayarak “Kahramanmaraş’ta Faaliyet Gösteren Gazeteci Cemiyetleri Ortak Bildirisini” kabul etmiş oldu arkadaşlarımız.

O metinle ilgili değerlendirmeyi bir iki güne kadar yapacağım. Ancak, bugün basının itibarına kast edilen bu liste olayıyla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Kahramanmaraş basınının kategorize edildiği toplantıya sekiz isim katıldı.

Ak Parti Medyadan Sorumlu İl Başkan yardımcısı,

Büyükşehir, Onikişubat, Dulkadiroğlu Basın Müdürleri,

Kahramanmaraş’ta faaliyet gösteren 4 cemiyet temsilcisi.

Toplantıya sekiz isim katıldı ancak, ne garip ve acı bir durumdur ki sadece 4 isim imza attı.

Listeye son şeklini veren siyasi cenah bildiriye imza atmaktan imtina etti.

Bir kurumun temsilcileri kendi yaptıkları ya da katkı verdikleri bir metnin altına imza atmaktan neden korkar?

Metinde “Gazeteci Cemiyetleri Ortak Bildirisi” yazıyor.

Madem Gazeteci Cemiyetleri bildirisi, o toplantılarda siyasi parti ve belediye temsilcilerinin ne işi var?

Bir Allah’ın kulu demedi mi?

“Beyler bu meslekte dirsek çürüten yüzlerce gazetecinin temsilcilerine akıl mı veriyorsunuz? Biz kendi bildirimizi yazamayacak kadar aciz miyiz? Basın etiğini, gazetecilik görevinin nasıl yapılacağını sizden öğrenecek değiliz. Bir kenarda durun biz kendi bildirimizi yazar, kendi listemizi yaparız…”

Ha, diyeceksiniz ki, “parayı onlar verecek, elbette toplantıda bulunacaklar”

Parayı veren herkes gazetecinin işine karışma hakkına sahip oluyor mu? Kaldı ki, babalarının parasını vermiyorlar.

Ortada çok büyük bir hata yanlışlık yok mu sizce de?

Yarın ayda 400 liraya anlaşma yaptığınız A firması da sizin önünüze böyle bir listeyle gelirse ne yapacaksınız?

""Tüm toplantılarımıza katılacaksınız. Falanca ajansa abone olacaksınız. 3+1 büro tutacaksınız. Her gün firmamızla ilgili bir haber yapacaksınız vs."

Olmaz. Bu olmaz.

Ak Parti ve Belediyelerden gelen listenin altına neden imza attığınızı soranlara “mecbur kaldık” demeniz bu mesleğin itibarını kurtarmaz.

Neden mecbur kaldınız?

Sizi imza atmaya kim zorladı?

Yapanların bile imza atmadığı bir listeye imza atmanızın nedeni nedir?

Bugün basının itibarı yerle yeksan olmuş durumda.

Çıkın sokağa herkes kategoriye ayrılmış basını konuşuyor.

Dün biri diyor ki:

“Toplantılarda A kategorisi en önde, C en arkada olacakmış, doğru mu?”

Bir başkası soruyor:

“Diğer siyasi partilerle de bu tür bir anlaşma yapmayı düşünüyor musunuz?”

Bir başkası yazmış:

“Basın yine vurdu parayı… Siz de kafanızı taşa vurun, listeye giremedik diye.”

Vesaire.

Basın bu işin içinden nasıl çıkar, vatandaşa kendini nasıl anlatır, itibarını nasıl kurtarır bilmiyorum.

Basın üzerinde oynanan bir oyun vardı, görülüyor ki, oyunu kuranlar başarılı oldu.

Bırakın listeye girmeyenleri, girenler bile birbirine düştü.

Biz, listenin dışında olduğumuz için, bir araya geldiğinizde aranızda neler konuşuyorsunuz bilmiyorum.

Mutlaka, basının itibarını kurtaracak çok ciddi projeleriniz vardır.

Size kolaylıklar diliyorum.

Biz bu oyuna dahil olmamakta kararlıyız.

Neyse, bu hamur daha çok su götürecek gibi görünüyor.

Gelecek yazımızda “Kahramanmaraş’ta Faaliyet Gösteren Gazeteci Cemiyetleri Ortak Bildirisini” üzerinde duracağız ve konuyu daha derinlemesine işleyeceğiz.

Madde madde, basının itibarı nasıl bombalandı, anlatacağız.

Kolay gelsin.