Konya, İzmir, Erzurum'daki peş peşe depremler akıllara 6 Şubat'taki felaketi getirdi. Özellikle deprem açısından son derece güvenli bir yer olarak görülen Konya'da, 5 büyüklüğünde meydana gelen sarsıntı uzmanlar açısından 'beklenmedik' olarak değerlendirildi.
"Beklenmedik ancak endişeye gerek yok" diyen Ankara Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Bülent Kaypak'la, 6 Şubat depremlerinin ardından yaşanan süreci konuştuk.
Geçtiğimiz zaman içerisinde, yüz yıllık dönemlerden bugüne kadar baktığımızda bu bölgenin oldukça sakin olduğunu görüyoruz. O bakımdan sürpriz gelen kısım burası. Yani bu deprem beklenen bir deprem mi? Kesinlikle değil.
Deprem Bilimci Prof. Dr. Bülent Kaypak ilk olarak Konya'da meydana gelen depremi değerlendirdi.
"Burası biraz deprem açısından büyük fay sistemlerini içermeyen ama küçük boyutlarda kırıkları da içeren bir bölge. Ama belki Türkiye'nin en güvenilir alanlarından biri."
Bülent Kaypak, Konya'yı bu şekilde tanımlıyor. Peki, bu kadar güvenli görülen bir yerde 5 büyüklüğünde bir depremin meydana gelmesi normal mi sorusunu yöneltiyoruz kendisine. Kaypak, Konya'daki depremin neden sürpriz olarak nitelendirildiğini bölgenin deprem geçmişini anlatarak açıklıyor.
"Geçtiğimiz zaman içerisinde, yüz yıllık dönemlerden bugüne kadar baktığımızda bu bölgenin oldukça sakin olduğunu görüyoruz. O bakımdan sürpriz gelen kısım burası. Yani bu deprem beklenen bir deprem mi? Kesinlikle değil. Sıra dışı deprem denilmesinin nedeni de bu. Üç olur, üç buçuk olur, dört olur ama beş olması biraz bizim için de sürpriz oldu. Ama bu hiçbir zaman Konya'da deprem olmayacak anlamına gelmiyordu zaten.
Zaman zaman Konya'da bunu yaşıyoruz aslında. Geçtiğimiz yıllarda da çok sürpriz denilen, kimsenin beklemediği, aynı yerde değil ama biraz daha Konya'nın batısına doğru bir bölgede deprem olmuştu. Sakin gördüğünüz bir yerde bir daha deprem olmayacak anlamına gelmiyor. Biz orada da ileride deprem olabilecek gözüyle bakarız. Aynı şekilde Trakya mesela sakin bölgelerden birisi. Bunlar platodur, düzlükleri içeren yerlerdir. Demek ki buralarda da zaman içerisinde gerilmelere bağlı olarak kırılmalar yaşanabiliyor."
Kaypak bu bölgelerde bu tür sürprizlere rağmen, daha büyük çapta depremlerin beklenmediğini vurguluyor:
"Mesela 6 - 6,5 olursa çok daha büyük bir sürpriz olur. Buralarda büyük çapta depremler beklemek biraz zor. Çünkü fayların ya da kırılmaların boyutları ona yetecek kadar değil. Mesela Tuz Gölü fayı var. Mesela Tuz Gölü fayında 5 ve üzeri beklenebilir ama Konya içerisinde bunların meydana gelmesi gerçekten sürpriz olur."
Bundan sonra yine Konya'da bu tür depremler oluyorsa bir nedene bağlanma şansımız olabilir. Deriz ki Maraş depremlerinden sonra bu bölgede de bir aktivasyon başladı denilebilir. Ama korkulacak bir şey yok.
Peki, akıllardaki soru Maraş depremleri olmasaydı bu deprem yine olur muydu? Yoksa hiç mi olmayacaktı? Bülent Kaypak bu soruya net bir cevap vermek için erken olduğunu dile getiriyor:
"İnanın bu bir belirsizliktir. Bunu gerçekten bilmek ya da öngörmek çok zor. Ama şu da tabii söylenebilir. Konya bugüne kadar bunları yaşamıyordu ama bundan sonraki safhalara da bakacağız. Bundan sonra yine Konya'da bu tür depremler oluyorsa bir nedene bağlanma şansımız olabilir. Deriz ki Maraş depremlerinden sonra bu bölgede de bir aktivasyon başladı denilebilir. Ama korkulacak bir şey yok. Çünkü Konya gerçekten bunları yaşıyor ama müstakil olarak yaşıyor."
Maraş depremlerinden önceki Türkiye deprem dağılımına, bir de 6 Şubat'tan sonrakilere deprem bölgesini hariç tutarak baktığımızda, Türkiye'nin farklı bölgelerinde aktivitelerin arttığını görüyoruz.
"Maraş depreminden sonra Türkiye'de deprem dağılımı arttı"
Kahramanmaraş'taki büyük depremlerden sonra Anadolu'da yeni faylar oluşmuş olabilir mi? Türkiye'de deprem bölgesi dışında farklı noktalarda meydana gelen sarsıntıların artması gündeme bu soruyu da getirdi. Bülent Kaypak depremlerde bir artış yaşandığını doğruluyor ve "Yerkürenin yapısında değişimler oldu" diye ekliyor.
Maraş'ta 6 Şubat'tan günümüze kadar kırk beş bin adet irili ufaklı deprem oldu. Bu kırk beş bin deprem demek her deprem bir kırığa karşılık gelir.
"Maraş depremlerinden önceki Türkiye deprem dağılımına, bir de 6 Şubat'tan sonrakilere deprem bölgesini hariç tutarak baktığımızda, Türkiye'nin farklı bölgelerinde aktivitelerin arttığını görüyoruz. Şu demek oluyor, biraz yerkürenin yapısında değişimler oldu. Çünkü büyük depremler, dokuz gibi dokuz üzerindeki depremler dünyanın eksenini bile oynatabiliyor. Dolayısıyla bu devasa enerji başka noktalarda birikimler yaparak, stres dağılım enerji transferleri yaparak o bölgelerde kırılmalara yol açabilir ileri ki safhalarda.
Yer kabuğunda bir enerji birikimi olduğu zaman en kolay zayıf noktalarından kırılırlar. Buralar aslında aday bölgelerdir. Yani bir sonraki depremin oluşabileceği potansiyel alanlardır. Beklemediğiniz bir yerde de kırılma oluşabilir yani beklemediğiniz yerde de yeni bir fay hattı oluşabilir. Dolayısıyla olmayan bir yerde de bir kırık yapısı oluşabilir. Mesela şimdi dönecek olursak Maraş'ta 6 Şubat'tan günümüze kadar kırk beş bin adet irili ufaklı deprem oldu. Bu kırk beş bin deprem demek her deprem bir kırığa karşılık gelir. Metre boyutunda da, kilometreler boyutunda da, santimetre boyutunda da var. Hep kırılmalar meydana geldi. Yani şunu demek istiyorum: İlla ki ana fay sistemleri boyunca kırılmalar meydana gelmez. Zaman zaman da olmayan yerlerde de kırılmalar ve kırılmalarla birlikte deprem açığa çıkar."
Maraş Türkiye'nin sismisitesini hareketlendirdi mi? Jeodinamik yapısını değiştirdi mi?
6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin ardından devasa bir enerji açığa çıktı. Kaypak, büyük depremlerin başka bir bölgede enerji birikimine yol açıp ileri ki bir zaman diliminde orada kırılmalara yol açabileceğini söylüyor. Ancak bu konuda hala çok sayıda bilinmez olduğunun da altını çiziyor. Prof. Bülent Kaypak kesin bir sonuca ulaşmak için önce Kahramanmaraş'taki artçı depremlerin sona ermesi, ardından birkaç yıl sürecek bilimsel araştırmalarla sonuca ulaşılabileceğini anlatıyor.
"Maraş depremlerinden sonra mesela Karadeniz'de Samsun açıklarında depremler olmaya başladı. Oluyordu belki ama çok seyrek nadirdi. Ama o dönem içerisinde Maraş depremlerinden sonra o Karadeniz içerisinde Samsun açıklarında bu depremlerin olması insanı biraz şüphelendiriyor. Çünkü bu depremde devasa bir enerji açığa çıktı ve hala açığa çıkıyor.
Şimdi bunların hepsini topladığımızda aslında bir çıkarma yapabiliriz. Acaba Türkiye'de Maraş Türkiye'nin sismisitesini hareketlendirdi mi? Jeodinamik yapısını değiştirdi mi sorusu gelebilir. Bunu ancak yapılacak çalışmalarla belki ortaya çıkartabiliriz."
Bu süreçte yanıt aranacak sorulara deprem öncesi ve sonrası hareketlilik karşılaştırılarak ulaşılacak. Böylece Maraş depreminin Türkiye'nin geri kalanında depremlerde artışa yol açıp açmadığı da netleşecek.