Antikacı Cevat Altıgöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının 20 yıl önce verdiği kömürlü ütüyle antika işine başladığını, bu işi yapmadaki tek amacının; tarihin ihtişamını gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu söyledi. Üniversite yıllarında harçlığını antika malzeme onarıp satarak kazandığını dile getiren Altıgöz, şöyle konuştu: ''İlk başta hobi olarak başladığım bu iş bende bir meslek haline geldi. Artık her gittiğim yerde el emeği göz nuru olan tarihi eserleri araştırıp almaya başladım. Türkiye'nin her yerine gidip bulduğum tarihi eserleri hem Kahramanmaraş'a kazandırdım hem de meraklı kişilerin beğenisine sundum.'' Topladığı eserlerin tamiratını da yaptığını belirten Altıgöz, ''Antika fabrikası'' gibi çalışıp eserlere ''Hayat verip'' onları gelecek kuşaklara aktardığını ifade etti. Boş kaldığı her zamanı antika eserlerin tamirine ayırdığını dile getiren Altıgöz, ''Tarihi kurtarmanın yolu önce korumaktan geçiyor. Burada asıl amacım tarihi canlı tutmak ve gelecek kuşaklara aktarmaktır. Yeri geliyor bir plakçaları yeri geliyor bir sandığı tamir ediyorum'' şeklinde konuştu. -Film sektörünün antikaya ilgisi- Tarihi konu alan filmlerin ve dizilerin antika eşyaya olan ilgisine dikkati çeken Altıgöz, bu tür film ve dizilere çok sayıda antika eşya gönderdiğini söyledi. İş yerinde 5 binin üzerinde tarihi eşyanın bulunduğunu bildiren Altıgöz, ''Son zamanlarda tarihimizle ilgili belgeseller, diziler ve sinema filmleri yapılmaya başlandı. Film şirketleri de filmde kullanacakları mekan ve kostümlerde aslına uygunluk arıyor. Antik eserler konusunda bir çok film şirketi arıyor. Ben de yardımcı olmaya çalışıyorum'' dedi. Bir çok filme buradan ''mekan malzemeleri'', kılıç, silah ve kama gibi ürünler gönderdiğini anlatan Altıgöz, oluşturduğu web sitesiyle de bu ürünlerin teşhirini yapıp online olarak, internet üzerinden satışını gerçekleştirdiğini belirtti. Altıgöz, kendisinde çok sayıda silah, kama, kılıç, kağnı, sandık, iç ve dış mekan tasarımlarında kullanılacak malzemelerin yanı sıra Yeniçeri kılıçlarından, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim'in kullandığı tepsiye kadar ürünün bulunduğunu bildirdi.