Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi'nde Türk Şiiri'nin Beyaz Kartalı Bahaettin Karakoç paneli ile başlayan şiir şöleninin akşamki bölümünde de şairler şiirlerini okudular.

Program açılış konuşmaları ile başladı ve ilk olarak kürsüye Şair ve Yazar Bahaettin Karakoç geldi.
Bahaettin Karakoç şiir yazmaya 9 yaşında başladığını ifade ederek: “ Her şeyin bir sevdası vardır. Şiirin de sevdası aynıdır. Şiir bir gönül oyunu, gönül avuntusu, oyuncağı değildir. Şiir kendi dalında bin bir ilim dalıdır. Ben şiire başladığımda ilkokul 3. sınıfa gidiyordum. O zamanlar şiirlerim dergilerde yayınlanıyordu. Ciddi bir şekilde ise 1942'de 12 yaşındayken Behçet Kemal Çağlar'ın gazetesinde yayınlandı. Aynı yıl şiirim Memleket Şiir Antolojisi'ne alındı. Bu hevesle ben kalktım, o zamanın magazin dergilerinden Yedi Gün vardı. Behçet Kemal Çağlar ve Nihat Sami Banarlı'nın ortak yönettiği bir dergiydi. Oraya da şiir gönderdim. Gerçek anlamda şiirin ne olduğunu bilmiyordum. Ne pratiğini ne de teoriğini 15 gün gibi sonra dergi elime ulaştı. Açtım, baktım ki Sedat Simavi şiirimle ilgili bana şunları yazmış ; “Sayın Bahaettin Karakoç, zengin bir hayal dünyanız var.heceyi iyi kullanıyorsunuz Çalışırsanız çok iyi bir şair olusunuz..” Vay ben şair değil miyim ? Bana hakaret mi ediyorsun ? diyerek sinirlendim. Kendime mesele yaptım. Tepelerde dolaşıyorum, dağlara bakıyorum, bulutlara bakıyorum ve dolu dolu konuşuyorum. Duyan da yok, işiten de yok, telkin eden de yok. Kendi kendime düşündüm ve açtım ellerimi Allah'a yalvardım. Dedim ki ; “Yarabbi, beni küçük görüyorlar. Ben büyük bir şair olacağım, bana güç ver. Sana söz veriyorum; senin rızanın dışında şiir yazmayacağım, sana söz veriyorum; şiiri şiir için yazacağım, sana söz veriyorum ; şiiri kültürü için yazacağım, sana söz veriyorum ; şiiri medeniyetim için yazacağım.” Yemin ederim ki o tarihten bugüne kadar şiiri ben başkası için yazmadım. Kimsenin gölgesine sığınmadım. Köyde doğdum, köyde büyüdüm, köy enstitüsünde okudum, köylerde hizmet verdim. Buna rağmen Ankara'da olsun, İzmir'de olsun, İstanbul'da olsun tüm metropollerde Cenab-ı Allah beni en öne çıkardı. Diyeceğim şu ki; insan bir şeye inanırsa, iman ederse ve kendine güvenirse başaramayacağı hiç bir şey yoktur. Ve şimdi ben, Türk Edebiyatı'nı yargılamaya çalışıyorum. Edebiyatımıza Tazminat'tan bu tarafa asla Türk Edebiyatı diyemiyorum, Türk Şiiri diyemiyorum,  Türk hikayesi diyemiyorum. Çünkü biz, Tazminat'la batıya ışınlandık, hala da devam ediyor. Bunu bir kişi de gündeme getirip meseleyi kurcalamaya çalışmıyor. Ben kurcalıyorum, ben belki ukalayım, ben şımarığım. Ne olursa olsun Allah'ım biliyor ki her ne yapıyorsam memleketim ve milletim için yapıyorum” diye konuştu.

Daha sonra kürsüye gelen Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, Dolunay'ın bir mektep olduğuna işaret etti. Başkan Poyraz: “Böyle bir güzel insanın, ömrünü şiire adamış yaşayan bir çınarın, 70-80 yaşına ulaşmış bir devin, biz bu şiir şölenini yapmak istiyoruz diye bize gelmeden önce bizim kendisine gidip, biz bu şöleni yapmak istiyoruz dememiz lazımdı. Ama o bize gelerek alicenaplığını gösterdi. Dolunay, bir mekteptir. Maalesef biz o mektepte okuma şansını elde edemedik. Biz biliyoruz ki şu anda aramızda bulunan. Genç arkadaşlarımızdan bazıları Dolunay Şiir Şölenleri'yle, Dolunay Dergileri'yle yetişmişlerdir. Biz Kahramanmaraş Belediyesi olarak kültürsüz, şiirsiz, düşüncesiz ve fikirsiz bir toplumun ayağı kalkmasının mümkün olmadığını biliyoruz. Bizler yerel yöneticiler olarak çeşitli konularda sempozyumlar yaptık, şiir şölenleri düzenledik. 17. Dolunay Şiir Şöleni'nde bir nebze de olsa yerine getirmenin, ben ve arkadaşlarım mutluluğunu yaşıyoruz, yaşayacağız. Bundan sonra da bu şölenle ilgili Bahaettin Ağabeyimiz ne söylerse yerine getirmeye hazırız. İnsanları vefatından sonra hatırlanmasını doğru bulmuyorum. Onların yaşarken kadri ve kıymeti bilinmeli. Bahaettin Ağabey, Allah sizlere uzun ömürler versin. Burada yaptığınız konuşmalarına bende imza atıyorum, buradaki hazirun  da imza atıyor. Kimseye yamulmadınız, hep başınız dik durdu. Bundan sonraki ömrünüzde Cenab-ı Allah sizlere sağlık ve sıhhat versin. Burada yurtiçi ve yurtdışından gelen 40 kadar şair arkadaşımıza hoş geldiniz diyorum, herkese mutlu ve huzurlu ömürler diliyorum”  diye konuştu.

Açılış konuşmalarının ardından şairlerin şiir okumalarına geçildi. Program sunuculuğunu TRT Sanatçısı Harun Yöndem'in yaptığı 17. Dolunay Şiir Şöleni, Ramazan Avcı'nın okuduğu geleneksel Dede Korkut duasıyla başladı. Daha sonra 37 şair alfabetik sıraya göre şiirlerini seslendirdi.

Şairlerin şiirlerini seslendirmelerinin ardından Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, Şair Bahaettin Karakoç'a günün anısına Madalya Beratı takdim etti.

Madalya Beratı takdiminin ardından şairlere Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, Belediye Başkan Yardımcısı Cevdet Kabakcı, Bahaettin Karakoç ve Milli Eğitim Müdürü Mesut Alkan tarafından plaketleri verildi.

Programa Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, Başkan Yardımcısı Cevdet Kabakcı, KSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Baş, Sağlık İl Müdürü Dr. İlker Çitil, İl Kültür ve Turizm Müdürü Seydi Küçükdağlı, İl Milli Eğitim Müdürü Mesut Alkan ile şiirseverler katıldı.

Plaket takdiminin ardından programa katılanlar topluca hatıra fotoğrafı çektirdiler.