‘Güllerin Savaşı’nda ‘Gülfem’ karakterine hayat veren Canan Ergüder, yeni sezonda rolünde değişimler olacağını söyledi. Oyuncu, “Gülfem’i çok yalnız ve bir o kadar da hırçın izleyececeğiz. Çevresine karşı bütün duvarlarının kalkmış olduğunu göreceğiz. O kadar fazla katmanı var ki” dedi. 
 
Hayat verdiği karakterin yaşamın narsist halini temsil ettiğini anlatan Ergüder, “Bu durum nasıl değişir bilmiyorum ama karşılaşacağı badireler ‘Gülfem’e farklı yerden bakmayı öğretecek. Onu oynamaktan sıkılmıyorum, seviyorum. Değişimini oynamak nevrozunu oynamak kadar eğlenceli olacak” şeklinde konuştu. 

Yazı nasıl geçirdiniz, dinlenebildiniz mi?

Muhteşem bir yaz geçirdim. Bol bol seyahat ettim, ailemle vakit geçirebildim, yüzdüm... 
Çok uzun ve yorucu bir çekim temposundan  sonra dinlenebildim.

İzleyici sabırsızlıkla yeni bölümleri bekledi. Aynı heyecan sizde de var mıydı?
 
Tabii ki bütün ekibim gibi ben de  heyecanlıyım. Dizide yeni yeni hikayeler izleyicilerimizi bekliyor. Umarım ikinci sezonumuz da birincisi gibi seyirciyi cezbeder. 

Yeni bölümlerde nasıl bir ‘Gülfem’ izleyeceğiz? Maskesini indirecek mi?

Sezonun başında ‘Gülfem’i çok yalnız, geçirmiş olduğu dönemin sonrasında izliyor olacağız. Bu, ‘Cihan’in intihar girişiminden sonra iyileşme sürecinde geçirdiği dönem. Çevresine karşı bütün duvarlarının kalkmış olduğunu göreceğiz. Artık bir ilişki yaşadığı ‘Onur’a karşı bile... Bu yalnızlığın getirdiği bir hırçınlık. Seyircimize haksızlık etmemek için daha fazla bilgi veremeyeceğim ama maskesinin yavaş yavaş düştüğünü göreceğiz diyebilirim.

Güllerin Savaşı’nın ‘Gülfem’i Canan Ergüder

‘Gülfem’ aşkın narsist halini temsil ediyor.  Siz ne düşünüyorsunuz?

‘Gülfem’ sadece aşkın değil yaşamın narsist halini temsil ediyor bence. Bu hali ne kadar değişir bilmiyorum ama karşılaşacağı yeni badireler hayata farklı bir yerden bakmayı öğretebilir.

Karakterinizin değişimi sizi nasıl etkiledi?

Bu karakteri oynamayı çok seviyorum. O kadar fazla katmanı var ki, onu oynamaktan hiç sıkılmıyorum. Dolayısıyla, değişimi oynamak nevrozunu oynamak kadar eğlenceli olacaktır. Oynadığım karakterler konusunda benim için en önemli şey kompleks bir yapıya sahip olmaları. Bu olduğu sürece, ben de bir oyuncu olarak tatmin oluyorum, pozitif yönde etkileniyorum.
 
‘Gülfem’ size neler öğretti? 

‘Gülfem’in hayata karşı sertliği, gerginliği, kontrolcülüğü benim kendi hayatımda istemediğim unsurlar. Bu tabii ‘Gülfem’ öncesi de böyleydi ama onunla birlikte pozitif bir tutumun ne kadar yapıcı olabileceğini insan daha net görebiliyor. 

‘Kendimle gurur duyuyorum’

Sigarayı bırakmıştınız diye hatırlıyorum. Yediğinize, içtiğinize dikkat ediyor musunuz?

Evet, 7.5 aydır sigara içmiyorum. 

Her ne kadar yemeğime dikkat etsem de, metabolizma yavaşladığı için insan biraz kilo alıyor. Bunu göze almak gerekiyor sigarayı bırakırken. Ben bunu çalıştığım ve formda görünmem gereken bir zamanda yaptım. Kendimle gurur duyuyorum. Çok şükür yaz aylarına girdik ve kendimi biraz rahat bırakabildim. Ama şimdi toparladım, eski halime döndüm. Yapabildiğim zamanlarda spor yapıyorum ve en önemlisi doğru yiyorum. İyi bir dönemdeyim. Sağlıklı olmaya devam...

Cildiniz için özel bir şeyler yapıyor musunuz?

Benim cilt konusunda yaptığım en etkin ve faydalı hareket sigarayı bırakmak oldu. Cildim artık nefes alıyor. Mümkün olduğu kadar doğal halinde bırakıyorum. İş haricinde pek makyaj yaptığım söylenemez.

 ‘Durgun bir hayat tercihim’ 
 
Çekimler  nasıl geçiyor?

Dizilerimiz  maalesef gereksiz uzun. Biz de beş günde bir uzun metraj film çeker konumdayız. Çekimlerimiz zorlu ve yorucu. Buna rağmen sezonumuza güzel bir disiplinle başladık. Yönetmenimiz Emre Kabakuşak önderliğinde birbiriyle güzel anlaşan bir ekibimiz var. Bunun sayesinde yorucu tempomuzu göğüsleyebiliyoruz.

Rol arkadaşlarınızın hayatınızdaki yeri nedir? Özlemiş misiniz?

Tabii ki özlemişim. ‘Güllerin Savaşı’nın belki de en çarpıcı özelliği  güçlü oyuncu kadrosu. 
Benim sahnelerim çoğunlukla Damla (Sönmez), Sercan (Badur), Barış (Kılıç) ve Arsen Abla’yla (Gürzap). Onlarla oynamaktan büyük bir haz alıyorum. Güzel paslaşıyoruz. Birbirimizi  güzel tamamlıyoruz. 
Diğer arkadaşlarımla  sahneler yazılınca da aşırı mutlu oluyorum. Çünkü sayelerinde ‘Gülfem’in farklı yüzlerini göstermiş oluyorum. 
Özellikle Yiğit (Kirazcı) ve Berk’le (Yaygın) olan sahnelerde. O zaman oyunuma komedi de giriyor ve ‘Gülfem’ hafifliyor. Hepimiz iyi arkadaş olduk. Eminim arkadaşlıklarımız dizinin de ötesine gidecektir.

Şu sıralar hayatınızda sizi heyecanlandıran başka neler var?

Set dışında pek bir hayatım olduğu söylenemez. Bana kalan günlerde güncel hayatımda yapmam gereken şeyleri yapmaya çalışıyorum.  Şu an durgun bir hayatı  tercih ediyorum.

Oyunculuk sizin için  bir tutku mu?

Elbette. Bence  her iş  tutkuyla yapılmalı. O zaman anlamlı bir şeyler çıkıyor ortaya. Zaten sevmeden yapılacak bir iş değil oyunculuk. Zorlu bir yolu var oyunculuğun.

Oyuncu olmasaydınız  ne olurdunuz?

Aşçı olmak isterdim  ya da arkeolog...
 
Senem Aydın Fotoğraflar: HÜSEYİN ÖZDEMİR - milliyet