94. Oscar Ödülleri için bu yıl Uluslararası En İyi Film dalına 93 ülkeden başvuru yapıldığı duyuruldu. Bu Oscar tarihi için bir rekor. Artık irili ufaklı çok sayıda ülke kendi sinemalarının Oscar yarışında karşılık bulacağına daha fazla inanıyor.

Türkiye’nin, Semih Kaplanoğlu’nun yönettiği "Bağlılık Hasan"la katılacağı yarışta Rusya Oscar Komitesi son iki yıldır Kafkas kökenli genç yönetmenlere şans veriyor. Geçen yıl Kantemir Balagov "Sırık" filmiyle aday olurken, bu yıl da Kira Kovalenko Cannes ödüllü "Unclenching The Fists" filmiyle yarışa katıldı. Bu gençler Aleksandr Sokurov’un, 2010 sonrasında Rusya’ya bağlı Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde açtığı yönetmenlik sınıfının mezunları. Sokurov, bu kursta birçok genç yönetmen mezun etmişti. Bu yönetmenler artık Rus sinemasında yer edinmeye başladılar.

SOKUROV'UN ÖĞRENCİLERİ SES GETİRMEYE BAŞLADI

2019’un en iyi Rus filmlerinden biri olan "A Russian Youth" filminin yönetmeni Alexander Zolotukhin, Sokurov’un kursuyla sinemaya başlayan yönetmenlerden biri. Zolotukhin bu filmde 1. Dünya Savaşı’nda gözlerini kaybeden bir askerin güçlenen duyma yetisiyle düşman uçaklarını erkenden haber vermesinin hikâyesini anlatıyor. Film, uluslararası festivallerde çok sayıda ödül aldı.

Vladimir Bitokov da mezuniyet için çektiği kısa filmden sonra ilk uzun metraj filmi olan "Derin Nehirler"i (Deep Rivers) 2018’de çekmişti. Çerkezcenin Kabardey diyalektiğinde çekilen film, oduncu bir ailenin doğanın zor koşullarında hem aile bağlarını yeniden inşa etme hem de doğayla baş etme mücadelelerini anlatıyor. Oldukça estetik bir film olan "Derin Nehirler", bölgenin yerel özelliklerini, kültürel kodlarını ve belki de en önemlisi dilini kullandığı için oldukça önemli bir çalışma. Film, geçen yıl TRT 2’de de gösterilmişti.

2020’de Oscar yarışında Rusya’yı temsil eden Sokurov’un en başarılı öğrencisi Kantemir Balagov’un "Sırık" (Beanpole) filmi, Cannes’da Belirli Bir Bakış Bölümü’nde Balagov’a En İyi Yönetmen Ödülü’nü ve FIPRESCI En İyi Film Ödülü’nü getirmişti. Rus coğrafyasını; 2. Dünya Savaşı sonrasında kaotik, umutsuz, galip ama sevinmeyi çoktan unutmuş bir tablo içinde güçlü bir sinematografiyle resmeden Balagov, 1991 doğumlu genç bir Çerkes yönetmen. İlk filmi "Yakınlık" (Tesnota) ile 2017 Cannes Film Festivali’nin "Belirli Bir Bakış" bölümünde En İyi Film Ödülü’nü almıştı. "Yakınlık"ta, Balkarya’da Sovyetlerin yıkılmasından sonraki kanunsuzluk döneminde Yahudi bir kızın yerel çeteler tarafından kaçırılması ve fidye sürecini anlatan yönetmen, kaotik Rusya imajının Batı’da karşılık bulduğunun farkında.

KAFKASLARDA KADIN OLMAK

Bu yıl Oscar yarışına çıkan Sokurov’un kadın öğrencilerinden Kira Kovalenko’nun da iki uzun metraj filmi var. 2016 yapımı "Sofichka" filmi, en tanınan Abhaz yazar Fazıl İskender’in romanından uyarlandı. 1930’ların Gürcistan’ında bir Abhaz köyünde başlayan hikâye; aşkı, ölümü, yalnızlığı ve kırsalın olanca kuşatıcılığını resmediyor. Abhazca çekilen film, Sokurov’un canlandırmaya çalıştığı Kafkas sinemasının özelliklerini taşıyor. Üstelik kadın yönetmenin bir kadın hikâyesi çekerek bölgenin anlatılmayan hikâyelerine odaklanması ve erkek egemen sinemanın içinde kadınların yaşamlarına odaklanması mutluluk verici. "Sofichka" filmi, renk kullanımı, detaycılığı ve sanat yönetimiyle adından söz ettirecek bir çalışma. Az sayıdaki Abhaz dilinde çekilen uzun metraj filmden biri. Bu yıl Rusya’yı temsil eden 2021 yapımı yeni filmi "Unclenching the Fists" de yine kadın odaklı bir hikâye anlatmayı sürdürüyor. Kuzey Osetya'daki eski bir madencilik kasabasında, ailesinin aşırı korumacı ve müdahaleci halinden fazlasıyla bunalan Ada’nın evinden ayrılma planları yapmaya başladığında, aile sevgisi ve özgürlük talepleri arasında kalmasını resmeden film, Adana Film Festivali’nde gösterilmişti. Kira Kovalenko iki filminde de hem kadın olma halini hem de doğduğu coğrafyanın kültürel kodlarını sinemasına yansıtmayı başarıyor.

Oscar’a yollanan çok sayıda Rus filminin yapımcısı olan Rusya’nın en önemli yapımcılarından Alexander Rodnyansky’nin bu genç yönetmenlerin de yapımcısı olması, Rus sinema camiasının bu gençlerde umut gördüğünün kanıtı sayılmalı. Kandemir Balagov’un "Sırık" filmi geçen yıl Oscar yarışında son 9 filme kadar yarışı sürdürebilmişti. Kira Kovalenko’nun Oscar yolunda Cannes’daki başarısını sürdürüp sürdüremeyeceği şimdilik bilinmez ama şurası kesin ki Rus sineması Sokurov sayesinde yerel kültürden farklı tonlarda izler taşıyan yeni yönetmenleri bünyesine ekledi ve ihtiyacı olan taze kana kavuştu.