Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Beşiktaş’taki terör saldırısıyla ilgili, Daha önce Ankara’daki terör saldırılarını gerçekleştiren teröristler de Suriye’den gelmişti. Bugün Kerry’e de söyledim bunu. Taziyelerini dile getirdi. Ben de kendisine çok açık net söyledim: ‘Bu teröristlerden bir tanesinin Suriye’den geldiği anlaşılıyor. Daha önce Ankara’daki iki saldırının sorumluları da Suriye’den gelmişti. Yani PYD kamplarından geliyor. PKK, PYD Aynı şeydir” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Çavuşoğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Suriye rejiminin, 6 yıldır Suriye’nin değişik şehirlerinde insanları ölüme terk ettiğini dile getiren Çavuşoğlu, Halep’te yaşanan insanlık dramına değindi. Halep’te uzun zamandır değişik boyutlarıyla acı bir perde sergilendiğini kaydeden Çavuşoğlu, “Her geçen gün durum daha da kötüleşiyordu. Rejim ve destekçileri özellikle okulları, hastaneleri vurdular ki, insanlar burada tedavi olmasınlar. İnsanlık tarihinin en acı uygulamalarını burada görüyoruz. Halep stratejik bir şehir, çok fazla insan yaşıyor. Rejim, 6 yıldır bu tür uygulamalarını Suriye’nin değişik kasabalarında ve şehirlerinde sürdürdü ve kuşatarak insanları ölüme terk etti. Aç bırakarak öldürdü insanları. İnsanlığın inanamayacağı her türlü vahşeti Suriye’de gördük. Sorunun çözülmesi için sadece son 24 saatte veya 48 saatte değil epeydir gayret serf ediyoruz. Uluslararası platformdaki çabalar dışında fikirdaş ülkeler toplantısı, Suriye Destek Grubu Toplantısı, Uzmanlar Grubu Toplantısı gibi toplantıların dışında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla ben Dışişleri Bakanı olarak bizim ekibimiz ikili düzeyde de çok çaba sarf etti. Rusya’yla, İran’la, Katar’la ama bu noktaya geldik maalesef. Şimdi oradaki tabloyu görüyoruz, yürekler dayanmıyor. Dünyada da bir sessizlik var” diye konuştu.

“Herkes susar, biz susmayız”
İslam dünyasından yeterli desteği alamadıklarını kaydeden Çavuşoğlu, “Herkes susar, biz susmayız. Çabalarımızı devam ettirdik. Sayın Cumhurbaşkanımız Putin’le bugün bir görüşme yaptı. Esasen dün gece itibariyle bir mutabakat sağlanmıştı. Fakat sabah gördük ki rejim ve diğer destekçileri engel çıkarmaya çalıştı. Tahliyeye engel çıkardılar. Bunu da muhalefetin yaptığını söylediler ama bu doğru değil. Bunu Cumhurbaşkanımız Putin’e anlattı. Dün gece tüm gelişmeleri Rus heyeti ile bizim heyetimiz beraber takip etti. Onlar da biliyorlar ki böyle bir durum olmadı. İnsanlar kendilerini güvede hissedemeyince otobüsler de bu sefer ayrılmak istediler. Bu gece akşama kadar bir taraftan Cumhurbaşkanımız bir taraftan biz bir taraftan müsteşarlarımız ve bakanlıktaki arkadaşlarımız ve istihbaratımız, askerimiz yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Başarı elde etmek zorundayız çünkü burada başka şansımız yok. ‘Bu gece artık netice alalım’ dedi Sayın Cumhurbaşkanımız. Muhaliflerin sanki bunu engellediğine dair bilgi geldiği söylendi ama bu doğru değil. Sayın Cumhurbaşkanımız yeni atanan Genel Sekreter Guretes’le de görüştü. Aynı şekilde biz dün akşam Lavrov’la görüştük. Bugün İran Dışişleri Bakanı Zarif’le iki defa görüştüm. Kerry’le bir görüşme gerçekleştirdik” açıklamalarında bulundu.
Suriye’de ateşkesin uygulanmadığına dikkat çeken Çavuşoğlu, şunları ifade etti:
“Dünden bu yana görüşmeleri devam ettiriyoruz. Suudi Arabistan ve Katar Dışişleri Bakanları ile de görüştük. Suriye’de muhaliflerle de görüştük. Bu akşam Koordinatör Riyad Hicab’la görüştük. Eski Suriye Başbakanı oradaki zulümleri görünce Başbakanlıktan istifa etti ve muhalif gruba katıldı. Salih Müslim ile PYD’nin gerçek yüzünü Riyad Hicab herkese gösterdi. PKK ile YPG’nin hiçbir farkı olmadığını herkese anlatıyor. Riyad Hicab gelmeden önce dile getirdiğim endişelerin hepsini kendisi araziden gelen birisi olarak teyit etti. Dönüm dedim ki ‘Biz kendisiyle istişare ettik. Aynı şeyleri söyledi.’ Bu mantalite ile fikirdaş ülkeler toplantısından bir sonuç çıkmaz. Rejim ne istiyorsa biz orada fikirdaş ülke olarak kendi insanımızı değil, onların taleplerini nasıl karşılarız onu konuşuyoruz.”
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile yaptığı telefon görüşmesini anlatan Çavuşoğlu, “Kerry ile Halep’teki durumu görüştük. Bazı konsolosluk meseleleri vardı, onları görüştük. Ayrıca Cenevre’de siyasi müzakereler tekrar başlayabilir mi, rejim hazır mı, muhalifler ne istiyor, bunları konuştuk” diye konuştu.

“Halep demek aynı zamanda Suriye demek”
Çavuşoğlu, Halep’te yaşanan olaylara dair açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin Halep ve Suriye’deki stratejisinin ne olduğu sorusuna cevap veren Çavuşoğlu, “Halep demek aynı zamanda Suriye demek. Bizim Halep’le, Suriye’yle ilgili stratejimiz son derece net. Terör örgütleriyle kararlı şekilde mücadeleye davam edeceğiz. Acil şekilde Halep’teki insani drama çözüm bulmamız lazım. Masum insanları buradan alıp tedavilerini gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu insanların ihtiyaçlarını karşılamamız gerekiyor. Halep’te ve tüm Suriye’de ateşkesi sağlamamız gerekiyor. Siyasi çözüm, müzakere, Suriye’nin seçime hazırlanması konusunda adımlar atmalıyız. Seçime hazırlanırken de herkesin güveneceği bir geçiş hükümetinin olması gerekiyor. Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması gerekiyor. Herkesi kapsayacak bir yönetimin oluşması lazım. Irak’ta da bu hatayı gördük; sadece bir mezhebi değil tüm Suriye’yi kapsayacak bir yönetimin olması. Herkesin inancını garanti altına alan, demokratik anlamda seküler bir sistem diyoruz. Bir kere daha söylüyoruz; Suriye’nin sınır ve toprak bütünlüğü önemli. Biz bu konudaki ilkelerimizi ortaya koyuyoruz ve bizim gibi düşünen ülke de çok” değerlendirmelerinde bulundu.

“PKK’nın Türkiye’nin istikrarına kastettiğini çok iyi biliyoruz”
PKK ve diğer terör örgütlerinin başkaları tarafından kullanıldığını herkesin bildiğine dikkat çeken Çavuşoğlu, “PKK’nın Türkiye’nin istikrarına kastettiğini, Türkiye’nin büyümesini engellemek için kullanıldığını çok iyi biliyoruz. Yoksa bu kadar iyi niyetle başlattığımız süreçte PKK silahı bırakırdı. Bizim tüm çabalarımıza rağmen bunlar terörü tercih ediyor. Geçtiğimiz yıl DEAŞ’la PKK terör saldırılarını aynı gün başlattılar. Bu da tesadüf değil. Yok TAK’mış, başkasıymış fark etmez, hepsi PKK” şeklinde konuştu.

“Bu teröristlerden bir tanesinin Suriye’den geldiği anlaşılıyor”
İstanbul Beşiktaş’taki terör saldırısının faillerinden birinin Suriye’den geldiğini açıklayan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
“Daha önce Ankara’daki terör saldırılarını gerçekleştiren teröristler de Suriye’den gelmişti. Bugün Kerry’e de söyledim bunu. Taziyelerini dile getirdi. Ben de kendisine çok açık net söyledim: ‘Bu teröristlerden bir tanesinin Suriye’den geldiği anlaşılıyor. Daha önce Ankara’daki iki saldırının sorumluları da Suriye’den gelmişti. Yani PYD kamplarından geliyor. PKK, PYD Aynı şeydir. Bunu da bir kere daha size söylüyoruz.’ Kendisi de ‘anlaşılıyor ki PKK’ dedi. PKK’nın bir alt kuruluşu ama ne onun PKK’yla farkı var, ne PKK’yla PYD arasında fark var. ABD’ye özellikle niye söylüyoruz; çünkü Suriye’de onlarla işbirliği yapıyorlar. Hem de müttefikini hedef alan terör örgütüyle işbirliği yapıyorlar. Daha önce de silah verdiler ‘yok vermedik’ diyorlar. Bizim elimizde silah verdiklerine dair deliller var. Terörle en çok mücadele ettiğini söyleyen bir ülke, YPG gibi bir terör örgütüne silah veriyor. Dolayısıyla bunu söyleyeceğiz.”

“Bundan sonra somut adımlar atmayan, o teröristleri barındıran ülkelere teröre destek veren ülke muamelesi yapacağız”
Bakan Çavuşoğlu, bazı Avrupa ülkelerinin PKK’ya destek verdiğini vurguladı. Avrupa’dan teröre karşı somut destek beklediklerini belirten Çavuşoğlu, “Taziye için arayan bakanlar oldu, Cumhurbaşkanımızı arayan liderler oldu, mesaj atanlar oldu. Yine taziye mesajları, terörü kınayan mesajlar da oldu. Hepsine de söylüyoruz: Biz tamam teşekkür ediyoruz, samimi olduklarına da inanıyoruz. Ama bu bizim için yetmez. Terör konusunda gerçekten samimiyseniz, sizden somut adımlar bekliyoruz. Biz de bir NATO ülkesiyiz. NATO üyesi müttefik bir devlet hedef alınıyor. Sadece bugün tehlikenin boyutu başka ülkelerden gelebilecek tehditlerle sınırlı değil. Bugün hepimizin karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit terördür. Niye NATO şimdi Irak’ta DEAŞ’a karşı yerel güçleri eğitmek için hazırlık yapıyor; çünkü en büyük tehdit terör. En önemli müttefiklerden bir tanesi hedef alınıyor, somut destek istiyoruz. Ayrıca bu terör örgütlerinin başka yerlerde destek görmesinin de önüne geçmemiz gerekiyor. Avrupa Birliği ülkeleri içinde bu terör örgütlerinin faaliyetlerine izin verilmemesi gerekiyor. DEAŞ’a izin veriyor musunuz? Peki PKK, DHKP-C’ye izin veriyorsunuz. Bugün de net şekilde büyükelçilere sorduk. Ötekine izin vermemenizin sebebi ne? Siyasi partilerin bazıları PKK’yı terör örgütleri listesinden çıkarmaya çalışıyor. Avrupa ülkelerinin bazılarında terör örgütlerinin sergileri açılıyor. Bir Çek milletvekili, Avrupa parlamenteri çok net bir tweet attı: ‘Artık PKK’ya AP’de AB’de tolerans gösterilmemeli’ diyor. Aşırı sol partilerden birçok milletvekilinin PKK’ya verdiği desteği biliyor, AP koridorlarında PKK’nın açtığı sergileri biliyor. Biz de kendisine teşekkür ettik. Sonra başka tepkiler de gelmeye başladı. Biz somut adımlar bekliyoruz. Bundan sonra somut adımlar atmayan, o teröristleri barındıran ülkelere teröre destek veren ülke muamelesi yapacağız” ifadelerini kullandı.

“Benim en önemli önceliklerimden bir tanesi, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın hakkını korumak”
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Avrupa’dan terör konusunda beklentilerin sıraladı. Terör örgütlerinin Avrupa’daki faaliyetlerine karşı alınacak önlemleri de anlatan Çavuşoğlu, şunları ifade etti:
“Bir kere oralarda terör faaliyetlerine izin vermeyecekler. İki; yasaklayacaklar. Üç; bizim istediklerimizi bize geri verecekler. Dört; o ülkelerde para toplamalarına izin vermeyecekler. Bugün rakamlarıyla beraber bunu tekrar paylaştık. Almanya’da yılda 13 milyon Avro para topluyorlar. Bu tespit edilen, bir de uyuşturucu ve diğer yasa dışı yollardan toplanan paralar var. Bunu her yerde adım adım takip edeceğiz. Oradaki PKK üyesi kişilerin isimlerini her seferinde muhataplarımızla paylaşacağız. Nasıl şimdi FETÖ’nün listesini paylaşıyoruz, istediğim iz kişileri her toplantıda önlerine koyacağız. Kınıyorsunuz, tepki gösteriyorsunuz ama bu kişiler sizde yaşıyor. Niye yaşıyor? Sorduk şimdi Almanya’ya, ‘İsviçre’nin terörist diye sınır dışı ettiği bir PKK’lı niye Almanya’ya gitti?’ Almanya niye kabul ediyor bunu? Ben bunları sormak durumundayım. Onlar taziyede, kınamada bulunuyorlar ama sonuç; bana bir faydası var mı bunun? Ayrıca yurtdışında bizim vatandaşımız olup da PKK’ya oralarda aktif destek verenlerle ilgili vatandaşlıktan çıkarma dahil her türlü tedbiri alacağız. Tek tek bunları takip ediyoruz. Ayrıca PKK’yı, terörü kınamak için demokratik şekilde tepkisini gösteren Türk kardeşlerimize saldıran PKK’lıları da tespit ediyoruz. Onlarla ilgili de her türlü yasal işlemleri yapacağız. Çünkü o ülkeler, o PKK’lıların vatandaşlarımıza saldırmasına göz yumuyor. Benim en önemli önceliklerimden, görevlerimden bir tanesi de yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu korumak, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenini onlara her zaman hissettirmek, onların oradaki şartlarını, can güvenliği dahil iyileştirmek için tedbiri her zaman almaktır. Ben oradaki vatandaşlarımı da, yurtdışında bize her süreçte, FETÖ darbe girişiminden sonra bize en güçlü desteği veren yurtdışındaki soydaşlarımız, Balkanlar’daki Türkler, Ahıska Türkleri gibi, yine Kırım Tatarları ve diğerleri gibi soydaşlarımızın hakkını korumak da benim en öncelikli görevlerimden bir tanesi.”