Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, HDP’nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisinden beklendiği gibi barışa dair çalışmalarını yoğunlaştıracağını söyledi. Barış için her yolu tartışacak ve her yolu deneyeceklerini kaydeden Bilgen, “Ama basına yansıyan Merkez Yürütme Kurulu’muzda bir heyet oluşturulduğu ve Kandil’e giderek tek taraflı ateşkes çağrısı için görüşmeler yapılacağı iddiası spekülasyondan ibarettir. Bu konuda öneriler hem kamuoyuna açık bir biçimde hem de parti kurullarımıza iletilmekte, yansıtılmaktadır. Ama biz siyasi partiyiz.” diye konuştu.

HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Barışı önemseyen, barışı seçimle ilgili hesapların üzerinde bir yere oturtan bir parti olduklarını belirten Bilgen, “Bizim açımızdan barış vazgeçilmez bir önceliğe sahip. Bu konuda şüphesiz sadece konuya sandık güvenliği ekseninde bakmıyoruz. Biz sandık güvenliğini, seçmen iradesinin sandığa yansımasını son derece önemsiyoruz. Fakat barışı daha hayatın kendisi olarak görüyoruz. Diğer bütün özgürlüklerin hakların kullanılabilmesinin demokrasinin kurumsallaşabilmesinin olmazsa olmazı olarak görüyoruz.” dedi.

HDP’nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisinden beklendiği gibi barışa dair çalışmalarını yoğunlaştıracağını kaydeden Bilgen, şöyle konuştu: “Barış için elbetteki her yolu tartışacak, her yolu deneyecektir. Ama basına yansıyan Merkez Yürütme Kurulu’muzda bir heyet oluşturulduğu ve Kandil’e giderek tek taraflı ateşkes çağrısı için görüşmeler yapılacağı iddiası spekülasyondan ibarettir. Bu konuda öneriler hem kamuoyuna açık bir biçimde hem de parti kurullarımıza iletilmekte, yansıtılmaktadır. Ama biz siyasi partiyiz.” Kendileri açısından yaşama hakkını güvence altına alması gereken, yani savaşı durdurması gereken, çatışmalı ortama son vermesi gerekenin hükümet olduğunu ifade eden Bilgen, şunları kaydetti: “Ortada bir muhatap var ve bu muhatabında bu çatışmalı ortamdan çıkma konusunda bir irade ortaya koyması gerekiyor. Biz de bir siyasi parti olarak hem seçmenlerimize karşı sorumluluğumuz hem Türkiye toplumuna karşı görevimiz bu çatışmalı ortamdan çıkılması konusunda bir irade ortaya koyması için hükümete baskı yapmaktır. Bu konuda Kandil kendisi yaklaşımını ve bakış açısını, barışın nasıl olması gerektiğine dair yaklaşımını kamuoyuyla paylaşmıştır. Biz hem Türkiye toplumunun barıştan yana etkin bir tutum ortaya koymasını sadece cenaze ortamlarında değil, hayatın her yerinde, bütün platformlarda barış isteğini netleştirerek daha güçlü biçimde hissettirmesi gerektiğini düşünüyoruz. HDP olarak bu konuda hükümetin politikalarını yeniden gözden geçirmesini, buzdolabına kaldırdığı şeyin insan hakkı olduğunu, yaşam hakkı olduğunu, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü olduğunu dolayısıyla topyekün bir demokrasi ve barış talebi olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.”

BARIŞI BİR AHLAKİ SORUMLULUK OLARAK SAVUNDUK

Bir gazetecinin, 'Güvenliği sağlama noktasında yetki ve görevin hükümette olduğunu ifade ettiniz. Sokaklarda yaşanan tablodan gerçekleşmesinden sorumlu olan sizce kim?' sorusuna Bilgen, şu cevabı verdi: “Biz başından beri çözüm sürecinin neden terk edildiği, nasıl terk edildiği, kimin üzerine düşeni yapmadığı için bu noktaya gelindiği noktasında aşama aşama bütün merhaleleri, görüşmelerin devam ettiği dönemde kamuoyuna deklare edilenlerin neden yerine getirilmediğini paylaştık. Özellikle çok net bir biçimde Dolmabahçe’deki açıklamanın arkasındayız. Bu açıklamanın gereğini yapmayıp tam tersine o sürece kadar birlikte karar alınmış olmasına rağmen birlikte hareket edilmiş birlikte planlanmış olmasına rağmen sonraki geri adımda aslında savaştan medet uman, savaşın getirisini toplumsal psikolojideki belki milliyetçi tepkileri sandıkta oya devşirmeye çalışan bir eğilim olduğunu yada en azından barışın, demokratikleşmenin gereğini yapma konusundaki bir cesaretsizlik kararsızlık olduğunu düşünüyoruz.”

'İmralı’ya gitme konusunda herhangi bir gelişme tekrar bir başvuru var mı?' sorusuna karşılık Bilgen, şöyle dedi: “Hayır. Şu anda gündemimizde böyle bir şey yok. Parti Kurulu olarak böyle bir şey yok. Bu konuda galiba hükümet tarafında bir irade var. Biz barışı asla bir siyasi kazanç olarak görmedik. Araçsallaştırmadık. Barışı bir ahlaki sorumluluk olarak savunduk. Bir amaç olarak tarif ettik. Barış çalışmalarından kimin ne kazandığı ile ilgili hesap yapanlar bunu düşünmesi gerekiyor. Her gecikme, her erteleme, her küçük hesap insan hayatı olarak ağlayan analar ve çocuklar olarak bize geri dönüyor.”

'Son süreçte Kandil’e gitmiyorsunuz?' hatırlatması üzerine Bilgen, “Şu anda böyle bir karar yok. Evet.” dedi. 'Ama değerlendirme süreci mi var?' sorusu üzerine Bilgen, şunları kaydetti: “Buna dair öneriler var. talepler. Beklentiler var. Bizim barışa dair yaklaşımımızın gerçekçi ve sonuç alıcı olması gerekiyor. Sadece biz bir şey yaptık, kendimizi tatmin etmek ya da kamuoyu vitrin önünde bir şekilde kendi vicdanımızı rahatlatmak için çalışmıyoruz. Biz sonuç alıcı çalışmalar içerisinde olmak istiyoruz. Bizden beklenti gerçekçi adımlar atmak yönünde. Neyin mümkün olduğu ve öncelikle neyin olması gerektiği konusunda barışa dair hem dünya deneyimleri bizim önümüze net bir tablo koyuyor hem de Türkiye’deki söylemler. Hala ‘Son kişiye kadar öldürürüz, başlarını ezeriz, diz çöktürürüz’ açıklamalarıyla bu sıkılmış yumrukla diyalog ve barışçı çözüm mümkün olmaz. Bunun bedelini ne yazık ki Ankara’daki siyasetçiler değil yani cephedekiler karakoldakiler, sokaktakiler, kamu görevlileri, sivil halk gençler herkes ödüyor.”

'80 milletvekilinin katılacağı bir miting söz konusu mu?' sorusuna Bilgen, “Evet böyle bir etkinlik planlamamız olacak ama henüz somutlaşmadı. Buna dair bir talep var. Muhtemelen çatışmaların yoğun olduğu bölgelerde illerin birinde bir grup toplantısı, (miting değil) planlaması yapacağız.” cevabını verdi.