Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Engin Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlık yaptığı dönemde görevini ve makamını kötüye kullandığını savunarak, "Akan kandan, patlayan bombalardan PKK kadar Recep Tayyip Erdoğan da sorumludur." dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis'te gazetecilerin sorularını cevapladı. 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çözüm sürecinde terör örgütü PKK'nın silah yığınağı yaptığına ilişkin açıklamaları ve MHP'nin yaptığı suç duyurusunun' sorulması üzerine Altay, şu cevabı verdi: "Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlık yaptığı dönemde görevini ve makamını kötüye kullandığını kendisi şimdi Cumhurbaşkanı sıfatıyla ikrar etmiştir, doğrudur. Çözüm süreci adı altında yürüyen bir süreç içinde PKK'nın şehirlere, kasabalara, ilçelere, dağlara, tepelere doçka silahlar, şehirlere bombalar, C4'ler, TNT'ler stokladığı çok bariz bir şekilde görüldü. Burda devleti idare ederken iyi şeylere nasıl sahip çıkılıyorsa; yanlışların da bedelinin ödenmesi lazım. Günü vakti gelince bütün bunların hesabı hukukun üstünlüğünün tesis edildiği bir düzende, ortamda teker teker sorulacaktır. Bu yönüyle Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlık döneminde görevini kötüye kullanmıştır. Akan kandan, patlayan bombalardan PKK kadar Recep Tayyip Erdoğan da sorumludur."

BU KONGREDE TASVİYE EDİLEN DAVUTOĞLU'DUR

'AK Parti'nin kongresine' ilişkin bir soruya da Altay, yeni seçilen genel başkan ve yöneticilere başarılar dileyerek, "Kongre aynı zamanda bir tasviye kongresiydi. Bu kongrede tasviye edilen Ahmet Davutoğlu'dur." ifadelerini kullandı. 'Cumhurbaşkanı'nın seçim zamanı yeniden meydanlara ineceğine' ilişkin iddiaların sorulması üzerine Altay, Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'da belirlenen görevleri olduğunu hatırlattı. Meclis'te namusu ve şerefi üzerine ettiği bir yemin olduğuna dikkat çeken Altay, "Bu yemini hatırlatırız seçim kampanyası boyunca, bunun dışında kendisini muhatap almayız. Bizim muhatabımız herşeye rağmen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanıdır." diye konuştu. Hiçbir sebeple Cumhurbaşkanı'nın seçim sürecine müdahale etmemesi gerektiğini vurgulayan Altay, "Eğer namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini ayağını kaldırarak etmediyse." ifadesini kullandı.

17/25 ARALIK KAMU VİCDANINDA KANAYAN BİR YARADIR

'Başmüfettiş Mehmet Eryılmaz'ın, 17-25 Aralık Yolsuzluk Operasyonu'nun kilit ismi Reza Zarrab ile ilgili hazırladığı ve Zarrab'a ait şirketlerin yurt dışı ilişkilerinin şüpheli olduğu ve ilgili kurumlarca incelenmesi gerektiğinin belirtildiği raporun Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı tarafından doğrulmasına' ilişkin bir soruya karşılık Altay, şöyle dedi: "Bakanların çocuklarıın yatak odalarındaki para kasaları, para sayma makineleri, çikolata ve ayakkabı kutularıyla ortaya saçılan paralar, Reza Zarrab'ın AKP menşeili kimi bakanlarıyla ve aileleriyle yakın bir ilişki içinde olduğunu zaten çok açık olarak ortaya koymuş idi. TBMM'de parmak çoğunluğuyla yargıyı hukuku siyallaştırmak suretiyle şimdilik bu 17/25 Aralık süreçleri durmuş gibi görünsede 1 Kasım'dan sonra Zarrab ile birlikte ona devlet imkanlarını sağlayan, kullanan, nüfus ticareti yapan, rüşvet alan veren her türlü kirli ilişkiye girmiş bütün siyasetçilerin ve ailelerinin, çocuklarının hukukun üstünlüğünün tesis edildiği bir ortamda CHP iktidarında kör kurşunun hesabı sorulacaktır. Kamu vicdanında hem AKP'li 4 bakan ve çocukları hem de Zarrab zaten kamu vicdanında mahkum olmuşlardır. Bir yerde adliyenin olması orda adaletin olduğu anlamına gelmez. 17/25 Aralık Türkiye'de kamu vicdanında kanayan bir yaradır. Bunun hesabını sormak CHP'nin namus borcudur."

ERDOĞAN'A KARŞI LAF SÖYLEMEK, ELEŞTİRMEK SUÇ HALİNE GELİYOR

'Nokta dergisine yapılan baskına' ilişkin soruya da Altay, şu cevabı verdi: "Diktatörler gücü kaybetmeye başladığını hissetiği anda daha sertleşirler, daha gerginleşir daha tahammülsüz hale gelirler. Erdoğan'ın zaten üslubu, öfkesi, tarzı ve tavrı tahammül sınırlarının çok üstündeydi. Medyaya yönelik bu tür devlet gücüylü yapılan baskıları kabul etmek mümkün değildir. Tayyip Erdoğan'a karşı laf söylemek, eleştirmek Türkiye'de nerdeyse artık büyük suç haline geliyor. Bu şekilde toplumu sindirmeye, baskı altında tutmaya çalışıyorlar."

'CHP ile Vatan Partisi ittifak iddialarıyla ilgili bir soruya Altay, "Seçimlere giderken bu tür rivayetler olur. CHP'nin hiç bir siyasi partiyle ve teşekkülle kurumsal ittifakı benim bildiğim kadarıyla sözkonusu değildir; olsa da haberim olurdu." karşılığını verdi.

PKK TERÖR ÖRGÜTÜ DERHAL SİLAH BIRAKMALIDIR

'Seçim güvenliğiyle' ilgili bir soruya ise Altay, Türkiye'nin bir bölgesinde kan, gözyaşı, acı, bombalar ve kurşunlar olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "PKK terör örgütü derhal ama derhal silahları bırakmalıdır. Onların sıktığı her kurşun, patlattıkları her bomba 7 Haziran'da ortaya çıkan barış ve demokrasi iradesine sıkılmış kurşundur. Türkiye'nin bir bölgesinde seçim güvenliğiyle ilgili ciddi kaygılar var. Umarım bunlar kısa bir sürede devlet, devlet olmanın gereğini yerine getirir ve seçimi Türkiye'nin her bir metrekaresinde, her sandık çevresinde sağlıklı birşekilde yapılması sağlanır. Bir ülkede seçim güvenliğinden, kaygısından bahsediliyorsa orada orta yerde hükümet yok demektir. Varolan hükümet muktedir değil demektir, acz içindedir demektir. Türkiye 1 Kasım'da seçimlerini gerçekleştirecektir."

Altay, toplantı sonrası kalkarken elini masaya vurarak, "Davutoğlu tasfiye edilmiştir. Adamı koltuğa oturtmuşlar, bütün ekibi Davutoğlu'nun istemediklerinden oluşmuş." ifadelerini kullandı.